22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

DÖRT DİRHEME DÖRT DUÂ<br />

Şöyle anlatılır: Bir genç fesad ve içki meclisi kurup, eğlenirdi. Birgün kölesine dört dirhem (gümüş)<br />

verip, meze almasını söyledi. Köle yolda giderken Mansûr bin Ammâr'ın meclisine uğradı. "Biraz<br />

oturup ne söylediğini anlayayım", diye düşündü. Mansûr, bir fakir için bir şey istiyor ve kim dört<br />

dirhem verirse, ona dört duâ edeceğim diyordu. Köle, bu dört dirhemi ondan daha iyi bir yere<br />

veremem deyip, elindekinin hepsini Mansûr'a verdi. Mansûr hazretleri nasıl duâ istersin deyince, köle:<br />

Birincisi; âzâd olmayı, kölelikten kurtulmayı, ikincisi; Allahü teâlânın efendime tövbe nasîb etmesini,<br />

üçüncüsü; dört dirhemin karşılığında dört yüz dirhem vermesini, dördüncüsü; bana, efendime, sana ve<br />

bu mecliste bulunanlara rahmet etmesini istiyorum." dedi. Mansûr hazretleri duâ etti. Köle evine<br />

döndü. Efendisi; "Nerede kaldın ve ne getirdin?" diye sorunca, köle de; "Mansûr bin Ammâr'ın<br />

meclisinde idim. Verdiğin dört dirhemle dört duâ satın aldım. Efendisi nasıl duâlar deyince, köle<br />

durumu efendisine anlattı. Efendisi: Seni âzâd ettim, bir daha içki içmeyeceğime Allahü teâlâya söz<br />

verip tövbe ettim, dört dirhem yerine sana dört yüz dirhem bağışladım. Dördüncü duân bana âid<br />

değildir, ben elimden geleni yaptım dedi. Efendi, gece rüyâsında bir sesin; "Sen elinde olanı, kendi<br />

eksikliğin ile yaptın, bana havâle ettiğini ise, eksiksiz yaptım: Sana, köleye, Mansûr'a ve meclisine<br />

merhamet ettim." dediğini işitti.<br />

1) Tabakât-üs-Sûfiyye; s.130<br />

2) Hilyet-ül-Evliyâ; c.9, s.325<br />

3) Nefehât-ül-Üns; s.64<br />

4) Risâle-i Kuşeyrî; s.23<br />

5) Ravd-ür-Reyyâhîn; s.92<br />

6) Tabakât-ül-Evliyâ; s.286<br />

7) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.3, s.259<br />

8) Tezkiret-ül-Evliyâ; c.1, s.296<br />

9) Dirâsât fi't-Tasavvuf-il-İslâmî; s.93<br />

MANSÛR EL-BETÂİHÎ;<br />

Büyük velîlerden. İsmi Mansûr'dur. On üçüncü asırda Irak'ta Betâih denilen yerde yaşadı.<br />

Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Kabr-i şerîfi, Betâih topraklarında bir nehir<br />

kenarındadır.<br />

Annesi, akrabâsı olan meşhûr evliyâ Muhammed Şenbekî hazretlerinin sohbetine giderdi. O<br />

içeri girince, Muhammed Şenbekî ayağa kalkardı. Sebebi sorulunca; "Ben ona hürmeten<br />

değil, karnındaki çocuğa hürmeten kalkıyorum. O doğunca, yüce bir şana sâhip olacaktır."<br />

diye onun geleceğini müjdeledi.Mansûr el-Betâihî hazretleri, MuhammedŞenbekî ve<br />

zamânının âlim ve velîlerinden istifâde ederek büyük bir velî oldu. Duâsı makbûl bir zât idi.<br />

Ebü'l-Berekât İsmâil Nişâbûrî anlatır: "Bir zamanlar Acem askerlerinin Bağdât'a hücûm<br />

ettiğini babamdan işittim. O zaman Mansûr Betâihî hazretleri bir dağ üzerine çıkıp Acem<br />

ordusunun hezîmeti için duâ etti. Sonra iki elini birbirine vurdu. O sırada Acem ordusunda<br />

karışıklık başlayıp birbirlerini kırarak geri çekildiler. Bağdâtlılar buna çok sevinip Mansûr<br />

hazretlerinin bereketi ile hem istilâdan kurtuldular hem de ganîmetlere kavuştular.<br />

Mansûr Betâihî hazretleri hikmetli sözleriyle meşhûr oldu.Kendisine dünyâ sevgisi hakkında<br />

soruldu. O; "Dünyâyı tanıyan, fânî olduğunu anlayan, ona düşkün olmaz. Allahü teâlâyı<br />

tanıyan her şeyi bırakıp, O'nun rızâsını kazanmaya bakar. Nefsini tanımayan, bilmeyen büyük<br />

aldanış içindedir."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!