22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

insanlar da ona hayır ve iyilik yapmaz." buyurarak, Peygamber efendimizin; "Kişinin<br />

mâlâyânîyi (faydasız şeyleri) terk etmesi, müslümanlığının güzelliğindendir." hadîs-i<br />

şerîfini rivâyet ederdi. İnsanların her sözünün kendisinin leh ve aleyhinde olduğunu<br />

bildirerek Peygamber efendimizin; "Bir kişi bir söz söyler de o sözden dolayı Cehennem<br />

ateşine düşeceği hatırına gelmez. Bir kimse de bir söz söyler, bu sözden dolayı Allahü<br />

teâlânın kendisini Cennet'e koyacağı aklına gelmez." hadîs-i şerîfini rivâyet ederdi.<br />

Müslümanlar arasında Allahü teâlânın rızâsına uygun sevgi ve muhabbetin bulunmasının<br />

gerektiğini bildirerek; "Müsâfeha ediniz, aranızdaki kin gider. Birbirinize hediye veriniz<br />

ki, sevişirsiniz ve aranızdaki düşmanlık gider." hadîs-i şerîfini naklederdi.<br />

Kibirli ve kendini beğenen kimselerden hoşlanmazdı. "Bir kimse kendini övmeye başlarsa,<br />

değeri düşer." buyururdu.<br />

İmâm-ı Mâlik hazretlerinin Peygamber efendimize karşı olan sevgi, saygı ve edebi sınırsızdı.<br />

Resûlullah efendimizin ismi anıldığı zaman, rengi değişir, yüzü sararırdı. Bu durum orada<br />

bulunanlara ağır gelirdi. Bir gün ona bu husûs söylenince, buyurdu ki: "Eğer siz benim<br />

gördüğümü görseydiniz, bu hâlimi hoş karşılardınız. Ben, Muhammed bin Münkedir'i<br />

gördüm. O hâfızların efendisi idi. Ona ne zaman bir hadîs-i şerîf sorulsa ağlamaya başlardı.<br />

Câfer bin Muhammed, güler yüzlü bir zâttı. Yanında Resûlullah anıldığı zaman yüzü<br />

sararırdı. O, Resûlullah'tan bahsettiği zaman mutlaka abdestli olurdu."<br />

Mâlik bin Enes kendisinden nasîhat isteyen zekî ve anlayışlı bir kimseye; "Allahü teâlâdan<br />

kork. Allahü teâlânın sana lutfettiği nûru günâh işlemek sûretiyle söndürme." buyurdu.<br />

Bir kimse gelip Mâlik bin Enes'den bâtın (kalp) ilimleriyle ilgili bilgi sordu. Mâlik bin Enes<br />

bu kimsenin suâlini hoş karşılamadı ve ona; "Bâtın ilmi zâhir ilmini öğrendikten sonra<br />

öğrenilir. Zâhirî ilimleri öğrenip onunla amel eden kimseye Allahü teâlâ bâtın ilmini açar.<br />

Bâtın ilmi ancak kalbin açık olup nûrlanması ile elde edilir." buyurup, suâli soran şahsa<br />

dönüp; "Sen açık ve zâhir olan şeylere sarıl. Bilinmeyen yollara girmekten sakın.<br />

Bildiklerinle amel et. Bilmediklerini, anlayamadığın şeyleri bırak." buyurdu.<br />

Mâlik bin Enes hazretleri devlet adamlarına gerekli nasîhatte bulunur, hatâlarını söylemekten<br />

çekinmezdi. Ancak hiçbir sûretle kimseyi devlete karşı ayaklanmaya teşvik etmezdi. Fitne ve<br />

fesâda aslâ râzı olmazdı. Her türlü isyândan ve ona teşvikten sakınmasına, fitnelerden uzak<br />

kalmasına rağmen Abbâsî halîfelerinden Ebû Câfer Mensûr zamânında tâkibâta uğradı.<br />

"Zorla yapılan talak, talak değildir." hadîs-i şerîfini rivâyet etmesi fitne peşinde koşanlar<br />

tarafından yanlış anlaşılıp halîfeye şikâyet edildi. Halîfe, bu hadîs-i şerîfin halîfeye zorla bîat<br />

eden kimselerin bîatlarının geçerli sayılmayacağı şeklinde anlaşılıp, isyâna teşvik<br />

sayılabileceğini bildirerek bu hadîs-i şerîfi rivâyet etmemesini istedi. Mâlik bin Enes<br />

hazretleri de halîfenin emrine uyup bir kenara çekildi. Ancak fitne taraftarları boş durmayıp,<br />

yeni Medîne Vâlisi Câfer bin Süleymân'a durumu bildirdiler. Fitnecilerin tesirinde kalan<br />

Medîne vâlisi, halîfenin haberi olmadan Mâlik bin Enes'i hapsettirip kırbaçlattı. Kolu<br />

sakatlandı, omuzu çıktı. Mâlik bin Enes hazretleri yaraları iyileştikten sonra ilim öğretmeye<br />

ve hadîs-i şerîf rivâyetine devâm etti. Derslerinde fitne ve fesâdın karşısında olduğunu her<br />

vesîleyle anlattı. Mâlik bin Enes hazretlerine böyle yapılması Medîne halkı tarafından hoş<br />

karşılanmadı. Bu durumu haber alan halîfe Ebû Câfer Mensûr, büyük bir âlime yapılanların<br />

hatâ olduğunu anladı. Hac için Hicaz'a geldiğinde bir elçi göndererek İmâm-ı Mâlik'ten özür<br />

diledi ve onunla görüşmek istedi. Mâlik bin Enes halîfeyle görüşmeyi kabûl etti. Halîfe Ebû<br />

Câfer Mensûr, Mâlik bin Enes'in yanına varınca; "Olan o işi ne emrettim, ne de haberim var.<br />

Sen aralarında bulundukça Haremeyn halkı hayır içindedir. Sen onların ezâsının emânısın.<br />

Allah senin sâyende onlardan baskıyı kaldırdı. Sen olmasan onlar çabukça fitneye kapılırlar.<br />

İşkence yapanın Medîne'den Irak'a getirilmesini, dar bir yere hapsedilmesini emrettim. Sana<br />

yaptıklarının cezâsını bulacaktır." dedi. Hoşgörü sâhibi Mâlik bin Enes hazretleri; "Allahü<br />

teâlâ müminlerin emîrine sıhhat ve âfiyet versin. Makâmını yüce kılsın. Peygamber

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!