22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ehl-i sünnetin amelde dört hak mezhebinden biri olan Mâlikî Mezhebinin kurucusu.<br />

Sekizinci yüzyılda Medîne-i münevverede yaşayan âlim ve velîlerden. İsmi, Mâlik bin Enes,<br />

künyesi Ebû Abdullah'tır. Soyu, Yemen'deki Benî Esbâh kabîlesine ve Himyerîlerden bir<br />

hükümdâr hânedânına dayanmaktadır. Eshâb-ı kirâmdan ve Medîne-i münevvereye yerleşen<br />

Ebû Âmir radıyallahü anh onun dedelerindendir. 708 (H.90) senesinde Medîne-i<br />

münevverede doğdu. Doğum târihiyle ilgili başka rivâyetler de vardır. 795 (H.179) senesinde<br />

Medîne-i münevverede vefât etti.<br />

Tebe-i tâbiînden olan Mâlik bin Enes, ilimle ve hadîs-i şerîf rivâyetiyle meşgûl olan bir<br />

âilede ve çevrede yetişti.Dedesi Mâlik, babası Enes, amcası Süheyl hadîs-i şerîf rivâyet<br />

etmişlerdir. Sevgili Peygamberimizin yaşadığı ve İslâm dîninin hükümlerinin vâz edildiği<br />

zamânın en önemli ilim merkezlerinden olan Medîne-i münevverede hayat sürdü.<br />

Böyle bir çevrede dünyâya gelen Mâlik binEnes, küçük yaşta Kur'ân-ı kerîmi ezberledi.<br />

Kendi isteği ve bilhassa annesinin teşvikiyle ilim öğrenmeye başladı. Annesi en güzel<br />

elbiselerini giydirerek, sarığını sarıp; "Şimdi git, oku yaz." dedi. Oğlunu zamânın en meşhûr<br />

âlimi Râbiat-ür-Rey'in huzûruna götürdü.Râbia bin Abdurrahmân'ın derslerine devâm eden<br />

Mâlik bin Enes genç yaşta fıkıh ilmini öğrendi.SonraAbdurrahmân bin Hürmüz'ün derslerine<br />

devâm edip, ondan çok istifâde etti. Büyük bir hayranlık ve muhabbet duyduğu hocası<br />

hakkında; "İbn-i Hürmüz'ün derslerine on üç sene devâm ettim. Ondan nice ilimler öğrendim.<br />

Bunların bir kısmını hiç kimseye söylemiyorum. O, bid'at ehlini red bakımından ve insanların<br />

ihtilâf ettikleri şeyler husûsunda onların en bilgilisiydi." derdi.<br />

İlim öğrenmek husûsunda her fedâkârlığa katlanan Mâlik bin Enes, tahsil uğruna evini dahi<br />

satmıştır. Kendisi şöyle demiştir: "Öğle vakti hazret-i Ömer'in oğlu Abdullah'ın âzâtlısı olan<br />

Nâfi'ye gider ve kapısında beklerdim. Nâfi, hazret-i Ömer'den nakledilen ilimleri ve onun<br />

oğlu Abdullah'ın ilmini biliyordu. Güneşten ve şiddetli sıcaktan korunmak için hiçbir gölge<br />

bulamazdım. Nâfi', dışarı çıkınca edeple selâm verirdim ve onu kırmadan arkasından içeri<br />

girip; "Abdullah bin Ömer şu meselelerde ne buyurmuştur?" diye sorardım. O da suâllerimi<br />

cevaplandırırdı."<br />

Nâfî'den başka Tâbiînden olan İbn-i Şihâb ez-Zührî ve Saîd bin el-Müseyyib'den de ilim<br />

öğrendi. Kendisi şöyle anlattı: "Bir bayram günüydü. Bayram namazını kıldıktan sonra,<br />

bugün İbn-i Şihâb'ın boş vakti olur diyerek evine gidip kapısının önüne oturdum.<br />

Hizmetçisine kapıda kim var bak dediğini duydum. O da kumral yüzlü talebeniz var deyince,<br />

onu derhal içeri al demesi üzerine beni içeri aldılar. Biraz bekledim, İbn-i Şihâb yanıma gelip<br />

bana; "Herhalde evine gitmeden buraya geldin, yemek yemedin değil mi?" dedi. Daha ben<br />

hayır demeden yemek hazırlanmasını emredince; "Yemeğe, ihtiyâcım yok." diye mukâbelede<br />

bulundum. Bunun üzerine, öyleyse söyle bakalım ne istiyorsun, dedi. Bana hadîs-i şerîf<br />

öğretmenizi istiyorum efendim, deyince, kalem defter çıkar dedi. Sonra kırk tâne hadîs-i şerif<br />

rivâyet etti. Biraz daha rivâyet etmesini isteyince, şimdilik bu kadar yeter, bunları ezberleyip<br />

nakledersen sen de muhaddis olursun." dedi.<br />

İmâm-ı Mâlik, Ehl-i beytten Câfer-i Sâdık hazretlerinden de ilim almış, onun sohbetinde<br />

bulunmuştur. Bu hususta kendisi şöyle anlatır: "Câfer bin Muhammed'e giderdim. O çok<br />

yumuşak huylu ve güler yüzlü idi. YanındaResûlullah sallallahü aleyhi ve sellem anılınca<br />

yüzü sararırdı. Meclisine uzun zaman devâm ettim. Her görüşümde ya namaz kılar ya oruçlu<br />

olur veya Kur'ân-ı kerîm okurdu. Abdestsiz hadîs-i şerîf rivâyet etmezdi. Mânâsız sözleri hiç<br />

ağzına almazdı. Haram ve şüphelilerden sakınan, dünyâya düşkün olmayan, çok ibâdet eden<br />

âlimlerdendi. Yanına geldiğim zaman yaslandığı yastığını alır, mutlaka bana ikrâm ederdi."<br />

Mâlik bin Enes, bir gün hocası Ebü'z-Zinâd'a hadîs rivâyet ederken rastlamış ve halkasına<br />

katılmamıştır. Daha sonra hocası bizim halkamıza niçin oturmadın? diye sorunca da; "Yer<br />

dardı, oturamadım. Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem hadîsini ayakta dinlemek,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!