22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

vererek; "Kardeşim al şu ibriği. Çünkü o, akşamdan beri; "Acabâ birisi çalmasın." diye<br />

kalbimi meşgûl etti." buyurdu.<br />

Mâlik bin Dînâr hazretleri evinin içinde bir kabir kazdırmıştı. Her gece kabre iner, sabaha<br />

kadar orada ibâdet eder ve; "Halîfelik görevi, müminlerin emîri hazret-i Ömer'e verildiğinde<br />

o, ne gece ne de gündüzleri uyurdu. Biraz uyuyup istirahat etseniz, denildikte o; "Eğer<br />

geceleri uyumuş olsam, kendimi kaybetmiş olurum. Gündüzleri uyusam mesul olduğum şu<br />

insanları kaybederim." buyurmuştur." dedi.<br />

Bir gün Mâlik bin Dînâr hazretlerine; "Nasıl sabahladınız?" diye soruldu. O; "Âkıbetin<br />

Cennet'e mi, yoksa Cehennem'e mi olduğunu bilmediğim halde sabahladım." diye cevap<br />

verdi.<br />

Lüzumsuz konuşmanın zararı hakkında; "Kulun lüzumsuz ve boş sözlerle vakit geçirmesi,<br />

kalbi karartır, bedeni zayıflatır, geçim sebeplerini de zorlaştırır." buyurdu.<br />

Yine buyurdu ki:<br />

"Din bakımından faydalanmadığın kimse ile dostluğu terket. Amellerin en güzeli ihlâsla<br />

yapılan ameldir."<br />

"Âlim, bildiği ile amel etmediği zaman, yağmur damlasının yalçın kayadan kayması gibi, vâz<br />

ve nasîhatı gönüllerden silinir gider."<br />

"Bahar yağmurları yeryüzünü yeşillendirdiği gibi, Kur'ân-ı kerîm de kalbin yağmurudur ve<br />

onu canlandırır."<br />

"Üç şey gönlü öldürür: Çok yemek, çok uyumak, çok konuşmak."<br />

Mâlik bin Dînâr zamânında iki mecûsî kardeş vardı. Ateşe taparlardı. Bir gün küçüğü<br />

büyüğüne; "Ey ağabey! Sen yetmiş üç sene ben ise otuz beş senedir bu ateşe taparız. Gel<br />

bakalım kendisinden başkasına tapmadığımız bu ilâhımız bizi yakacak mı? Eğer bizi<br />

yakmazsa devamlı ona tapar gideriz. Eğer yakarsa ona tapmayı terk ederiz." dedi. Büyükçe<br />

bir ateş yaktılar. Küçüğü büyüğüne; "İster sen önce elini ateşe koy, ister ben koyayım." dedi.<br />

Büyük de; "Sen önce elini koy." diye karşılık verdi. Küçük elini ateşe uzatınca; parmağı<br />

yandı ve elini geri çekti. Sonra; "Ah! Sana bu kadar sene ibâdet ederim. Sen ise bana eziyet<br />

ediyorsun." dedi. Sonra ağabeyine; "Şimdi bizi doğru yola ulaştıracak bir delile gidelim."<br />

dedi. İstişâre ile yola çıkıp, Mâlik bin Dînâr'a gitmeye karar verdiler. Onu Basra'da bir yerde<br />

insanlara vâz ederken buldular. Onu görünce büyüğü küçüğüne; "Ben müslüman<br />

olmayacağım. Zîrâ ömrümün çoğu ateşe ibâdetle geçti gitti. Şâyet müslüman olursam, ev<br />

halkımın ve akrabâlarımın beni ayıplamalarından korkarım. Ateşe tapmak, ayıplanmadan<br />

bana daha sevgilidir." dedi. Küçük olan da ona; "Böyle yapma, onların ayıplamaları bir<br />

zaman sonra unutulur gider, yok olur. Ateşe tapman ise kalır." dedi. Fakat büyük olanı bunu<br />

dinlemedi. Geri döndü. Küçük kardeş, Mâlik bin Dînâr hazretlerinin yanına gitti. Sonra da<br />

çoluğunu çocuğunu getirdi. Onun huzûrunda oturdular. Küçük kardeş başından geçenleri<br />

anlattı ve kendilerine İslâmın anlatılmasını istedi. Mâlik bin Dînâr hazretleri onlara, îmânı ve<br />

İslâmı anlattı. Tesirli sözleriyle hep birlikte müslümanlığı kabul ettiler. Küçük kardeş ehliyle<br />

birlikte huzûrundan ayrılmak istedi. Mâlik bin Dînâr onlara; "Size yardım olarak<br />

müslümanlardan bir şeyler toplayıp vereyim." dedi. Onlar da istemediklerini bildirdiler ve<br />

harâbe evlerine yöneldiler. Döndüklerinde evlerini güzel, bakımlı buldular. İçeriye girdiler.<br />

Sabah olduğunda hanımı; "Çarşıya git çalış. Akşam da kazandığınla süt al getir." dedi.<br />

Adamcağız gitti. Lâkin ona kimse iş vermedi. O zaman kendi kendine; "Ben de Allah için<br />

çalışırım." dedi. Orada harâbe bir yerde ibâdet etti. Akşam namazını kılınca eli boş olarak<br />

evine döndü.Hanımı; "Niye bir şey getirmedin?" deyince; bugün bir Melik için çalıştım.<br />

Lâkin bir ücret vermedi. Yarın veririm dedi, diye söyledi. O gece aç yattılar. Sabahleyin yine<br />

çarşıya gitti. İş aradı. Lâkin yine bulamadı. Dünkü yaptığı gibi yaptı. Akşam da yine eli boş

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!