22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

mümkün değildir." diye cevap verdi. Vakfın idâresini kabûl etmedi. Bunun üzerine onu çok<br />

sıkıştırdılar. Bunun üzerine Mâlik bin Dînâr hazretleri her şeyini kaldığı hücresinde bırakıp<br />

bir azık torbasıyla gece karanlığında oradan ayrıldı. Mısıra doğru yola çıktı ve bir deniz<br />

kenarına ulaştı. Gemiye bindi. Gemi sâhibi taşıma ücreti ve eşyalar için kişi başına bir altın<br />

alıyordu. Mâlik hazretleri bir köşede ibâdet ve tefekkürle meşgûlken, gemici ücret istedi.<br />

Mâlik bin Dînâr hazretleri; "Henüz param hazır değildir. İskeleye vardığımızda hazır olur<br />

inşâallah." dedi. Gemi sâhibi ve adamları terbiyesizce sözler söyleyip Mâlik hazretlerini yere<br />

yıktılar ve iyice döğüp hırpaladılar. Sonra elini ayağını bağlayıp denize atmak istediler.<br />

Gemidekilerden hiç kimse buna mâni olmaya cesâret edemedi. Gemi sâhibi; "Böyle kişileri<br />

cezâlandırmak gerektir ki, başkalarına ibret olsun." deyince, gemidekiler de ondan yana<br />

çıktılar. Gemi sâhibi ve adamları Mâlik bin Dînâr hazretlerini tam denize atmak üzere iken<br />

binlerce balık su yüzüne çıktı. Balıkların her birinin ağzında birer altın vardı. Mâlik bin Dînâr<br />

hazretleri birinin ağzından parayı alıp gemi sâhibine verdi. Sonra da hoşçakalın deyip<br />

gemiden deryâ üzerine indi ve yürüyerek deniz kıyısına çıktı. Bu hâdise ona Mâlik-i Dînâr<br />

(Dînâr Sâhibi) denilmesine sebeb oldu.<br />

Mâlik bin Dînâr hazretleri kalan ömrünü Basra'da geçirdi. Güzel halleri ve çok kerâmetleri<br />

görüldü. Nefsini hesâba çeker, bir an onu boş bırakmazdı. Basra'nın kuru veya yaş<br />

hurmasından yemezdi. Hurma mevsimi geçince; "Ey Basralılar! Benim hâlimi görüyorsunuz.<br />

Hurma yememekle bir şeyim eksilmedi. Sizin de hurma yemekle bir şeyiniz artmış değil."<br />

buyurarak nefsini, ibâdeti özler ve yapar hâle getirdi.<br />

Bir gün Basra vâlisi, Mâlik bin Dînâr'a; "Ey Mâlik, bize bu kadar ağır konuşabilmen için<br />

sana cesâret veren ve bizi karşı koymaktan âciz bırakan şey nedir biliyor musun? Çünkü sen,<br />

dünyâya hiç kıymet, değer vermiyor ve bizden bir şey beklemiyorsun." demiştir.<br />

Yanına bir köpek gelip oturduğu zaman ona bir şey yapmaz ve kovalamazdı. "Neden<br />

kovalamazsın?" denildikte, o; "Bu köpek, kötü arkadaştan daha iyidir; kişinin iyi insanları<br />

yanında bulup da doğru yola gitmemesi, kötülük olarak kendisine yetişir." buyurdu.<br />

Bir gün kendisine; "Dünyâda en güzel kazanç nedir?" dediler. Cevap olarak; "Şu üç şey<br />

dünyâda en güzel kazançtır. 1) Allahü teâlânın sevgili kullarının sohbetinde bulunmak ve din<br />

kardeşleri ile sohbet etmek, 2) Geceleri teheccüd namazı kılmak ve doya doya Kur'ân-ı kerîm<br />

okumak, 3) Allahü teâlâyı hiç unutmayıp, O'nu zikretmek, anmak." buyurdu.<br />

"Bedbahtlığın alâmeti nedir?" dediklerinde, o; "Şu beş şey bedbahtlığın alâmetidir: 1) Gözün<br />

yaşarmaması, 2) Kalbin katı olması, 3) Hayâsızlık, 4) Dünyâya düşkün olmak, 5) Dünyâ için<br />

canından endişe etmek. Mümin kimse, Allahü teâlâdan korkar. Başka sözlerden dilini korur."<br />

buyurdu.<br />

Mâlik bin Dînâr hazretleri, Kur'ân-ı kerîmde meâlen; "Şehirde dokuz kişi vardı. İyilik<br />

etmez, durmadan fesat çıkarırlardı." (Neml sûresi: 48) buyrulan Semûd kavmi ile ilgili<br />

âyet-i kerîmeyi okur, sonra da; "Şimdi her şehirde durmadan fesat çıkaran nice dokuzlar var<br />

ki, hiçbir iyi iş gördükleri de yoktur." derdi.<br />

Yine bir gün; "Kimin gözü ve gönlü, şu fânî hayattan ebedî hayat için iyi bir ders almamış<br />

ise, onun kalbi perdeli ve ameli azdır." buyurdu.<br />

Mâlik bin Dînâr hazretlerine; "Yağmur duâsına siz de bizimle çıksanız." dediler. Bunun<br />

üzerine o; "Korkarım ki benim yüzümden başınıza taş yağar." buyurdu.<br />

Çok ibâdet eder ve ağlardı. Mugîre bin Habîb anlatır: "Bir gece Mâlik bin Dînâr hazretleri ile<br />

berâberdik. Hemen ibâdete başladı. Daha sonra eliyle sakalını tutup içli iniltilerle sabaha<br />

kadar ağladı ve; "Yâ Rabbî! Mâlik'in bu hâline acı." diye yalvardı."<br />

Evinde hasır, Mushaf-ı şerîf ve ibrikten başka bir şey bulunmazdı. Bir gün bir tanıdığı ona<br />

yeni bir ibrik hediye etmişti. Sabah olunca Mâlik hazretleri ibriği arkadaşlarından birine

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!