22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

düşüncemiz sebebiyle bu duruma düştük." dediler."<br />

Allahü teâlâya âşık olanlar hakkında;<br />

"Allahü teâlâya âşık olanların kalpleri, azîz ve celîl olan Allahü teâlânın nûru ile nûrlanmış,<br />

aydınlanmıştır. O kalbde istek, arzu hâli hareket edince, onun nûru yer ile gök arasını<br />

aydınlatır. Allahü teâlâ, meleklere onları över ve; "Şâhid olunuz ki, ben onlara daha<br />

müştâkım." der.<br />

"Şevk, Allahü teâlâya âşık olanların kalplerinde yanan bir ateştir. O ateşi ancak, Allahü<br />

teâlâya kavuşmak ve O'nun cemâline nazar etmek (bakmak) teskîn eder, dindirir." buyurdu.<br />

Kendisine yapılacak ve sakınılacak şeylerden soruldukta; "Kişiye, ilim olarak Allahü<br />

teâlâdan korkması yetişir. Kişiye, cehâlet olarak da kendi nefsini beğenmesi, ucb sâhibi<br />

olması kâfidir. Ucb artınca, ahmaklık hâlini alır. Kişinin kendi ayıplarını görmesine mâni<br />

olur."<br />

Az konuşmanın fazîletini anlatırken de; "Susmak, yorulmadan, güçlük çekmeden yapılan bir<br />

ibâdettir. Zâhirî bir süs ile süslenmeden kazanılan bir zînettir. İnsanı özür dilemek zilletine<br />

düşmekten koruyan bir zenginliktir. Kirâmen kâtibîn meleklerine rahatlıktır." buyurdu.<br />

Mâcid el-Kürdî hazretleri, zamânındaki velîlerin öncüsüydü. Zamânındaki evliyâ ona<br />

bağlanmakta, ona tâzim ve hürmette hep berâberdiler. Mânevî yardımları çok görüldü.<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.239<br />

2) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.148<br />

3) Kalâid-ül-Cevâhir; s.107<br />

4) Menâkıb-ül-Ârifîn Kerâmât-il-Kâmilîn, Üniversite Kütüphânesi; No: 558<br />

5) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.7, s.69<br />

MAHDÛMZÂDE EBÜ'L-KÂSIM;<br />

Hindistan'da yetişen büyük velîlerden. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin torunu olan Kayyûm-i<br />

zamân Muhammed Sibgatullah hazretlerinin ilk oğlu, Urvet-ül-vüskâ Muhammed Ma'sûm-i<br />

Fârûkî'nin de torunudur. 1645 (H.1055) senesinde doğdu. 1671 (H.1082) senesinde vefât etti.<br />

Dedesi Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî Serhendî'nin yanında medfûndur.<br />

Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî hazretleri, bu torununu kendi oğullarından saymıştır. Hattâ<br />

kitaplarını ve diğer eşyâlarını oğullarına taksim ettiği zaman, kendi oğullarına verdiği kadar<br />

bu torununa da pay verdi. Bu torununa olan şefkât ve muhabbeti yazıya ve söze sığmaz.<br />

Ebü'l-Kâsım da yüksek dedesini öyle sever, onu öyle arardı ki bundan fazlası tasavvur<br />

olunamazdı. Seven, sevdiğinin her kemâlinden pay aldığına ve mahbûba, sevdiğine uymağı<br />

kendine mutlak gerekli bildiğine ve ona uymakta elinden geldiği kadar kusur etmediğine göre<br />

onun kemâlâtına, yüksekliklerine bürünmüş olur. Bunun böyle olduğu pek açıktır. Çünkü,<br />

uyanın, uyduğu zâtın kemâlâtından, üstünlüklerinden kısa zamanda büyük pay alması pek<br />

kolaydır.<br />

İşte Şeyh Ebü'l-Kâsım da yüksek dedesine uymakla, ona mahsus olan Ma'sûmî kemâlâtına<br />

kavuştu. O büyük zâtın üstünlüklerinden, yüksek derecelerinden pay alarak, yüce makamlara<br />

kavuştu. Sâhib olduğu bu yüksek kemâlât ile insanlara faydalı olmak, onların bu yolda<br />

ilerlemelerine rehberlik etmek üzere, icâzet (diploma) ve hilafet aldı. En yüksek mânevî<br />

derecelere çıkmak ve insanları bu derecelere kavuşturmak bahtiyarlığına ulaştı. İmâm-ı<br />

Muhammed Ma'sûm tarafından yüksek işâretlere, üstün müjdelere kavuştu. Bu müjde ve<br />

işâretler İmâm-ı Muhammed Ma'sûm'un Mektûbât'ında bulunan ve bu kıymetli torununa<br />

yazılan mektuplardan anlaşılmaktadır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!