22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sünnetler kılındı. İkâmet getirildiğinde, Abdullah-i İlâhî odasından çıkıp bize öğle namazını<br />

kıldırdı.Namazdan sonra, onun elini öpmek için ileri vardım. Baktım ki, hocanın elleri, beni<br />

namazdan önce ileri çeken eldi. Bu hâdiseden Abdullah-i İlâhî'nin büyük bir velî olduğunu<br />

anladım. Beni ileri çekmesinden de, tasavvuf yolunda bu zavallıyı yüksek derecelere<br />

çıkaracağını anladım. Abdullah-ı İlâhî'yi imtihân etmeye kalkıştığım için özür dileyip,<br />

ellerini öptüm. Bana; "Bizi bir kere imtihân etmen kâfi gelmedi mi? Üç defâ imtihân ettin.<br />

Buna ne lüzûm vardı?" dedi. O anda çok utandım. Çok özürler dileyerek beni talebe olarak<br />

kabûl etmesi için yalvardım. Bu yalvarmalarım karşısında bana; "Bize hizmet etmek, talebe<br />

olmak çok zor iştir. Sen buna tâkat getiremezsin. Önce seni bir deneyelim. Talebeler için<br />

kullanılan boşalmış testileri eline alıp su getirebilir misin? Eğer bu işi yapabilirsen, seni<br />

kabûl edelim." dedi. Ben, hemen üzerimdeki elbisemi çıkardım. Testileri elime alıp zâviyeye<br />

su getirdim. Benim candan ve samîmî olarak bu işteki isteğimi görünce talebeliğe kabûl etti.<br />

Uzun zaman hizmetinde bulundum. Her emrini canla başla yerine getirdim. Hocama olan<br />

hizmet ve sevgim sebebiyle yüksek derecelere, mânevî hâllere kavuştum."<br />

Lütfullah Üskübî, dâimâ ibâdet ve ilimle meşgûl olurdu. Çok ibâdet ederdi. İslâmiyetin emir<br />

ve yasaklarına son derece riâyet ederdi. Haramlardan, şüpheli şeylerden uzak dururdu.<br />

Kısaca, zühd ve verâ sâhibiydi. Üsküp dağlarından bir dağda ikâmet ederdi. Orada kuytu bir<br />

yerde, basit bir kulübede ibâdetle meşgûl olurdu. O civarda hayvanlarını otlatan müslüman<br />

olmıyan çobanlar, Lütfullah Efendinin gece-gündüz ibâdetlerini görürlerdi.<br />

Onun Allahü teâlâya karşı olan muhabbetine, ibâdetlerine, zühdüne ve güzel ahlâkına<br />

bakarak, pekçoğu müslüman olmakla şereflendi. Hayâtının sonuna kadar bu hâl üzere yaşadı.<br />

1) Şakâyik-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.368, 369<br />

2) Tâc-üt-Tevârih; c.5, s.274<br />

3) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.14, s.186<br />

M<br />

MÂCİD EL-KÜRDÎ;<br />

Irak'ta yetişen büyük velîlerden. Künyesi Ebû Muhammed'dir. Bağdat civârında yaşadı.<br />

Doğum târihi bilinmemektedir. Evliyânın baş tâcı olan Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî<br />

hazretleri bu zâtı överdi. Mâcid el-Kürdî, Irak'ta Cebel-i Hamsîn denilen yerde yerleşip ilim<br />

ve ibâdetle meşgûl oldu. 1166 (H.561) senesi burada vefât etti. Kabri bilinmekte ve ziyâret<br />

edilmektedir.<br />

Oğlu Süleymân (veya Selmân) şöyle anlatır: "Bir ara babamın husûsî odasında, yanında<br />

bulunuyordum. Orada yiyecek ve içecek aslâ birşey bulunmazdı. Bir gün kendisine yirmi<br />

fakir geldi. Babam bana; "Şu odaya gir, bize yemek getir." dedi. Ben, içeride yiyecek ve<br />

içecek hiçbir şey bulunmadığını bildiğim hâlde îtirâz edemedim. İki hizmetçi ile beraber<br />

odaya girdik. Girince odanın çeşit çeşit lezzetli yemeklerle dolu olduğunu gördük. O<br />

yemekleri çıkardık. Gelenler yiyip, doydular. Yemekler de tamâmen bitti. Biraz sonra otuz<br />

fakir daha geldi. Babam,yine önceki gibi emredip içeriden yemek getirmemizi istedi. Peki<br />

deyip içeri girdiğimizde, öncekilerden daha değişik ve daha çok yemekler vardı. Onları da<br />

ikrâm ettik. Sonra babam, bu iki hizmetçiye birden nazar etti. İkisi de bayılıp oraya düştüler.<br />

Evlerine kaldırıldılar ve her ikisi de uzun müddet baygın hâlde kaldı. Nihâyet ayılıp istigfâr<br />

ederek ve ağlıyarak, babamın yanına geldiler. Çok özür dileyip, affedilmelerini istediler.<br />

Babam da, özürlerini kabûl edip onları affetti. O iki hizmetçi bu hâle düşmelerine sebep olan<br />

hatâlarını izâh edip; "İçeride hiç yemek bulunmadığını bildiğimiz bir odada, iki defâda da,<br />

çeşit çeşit ve bol yiyecekleri görünce; "Bu sihirdir." düşüncesi aklımıza geldi. Bu yanlış

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!