22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

talebe olmaktan utandığını anladı ve bu işte esâsın nefse muhâlefet etmek olduğunu<br />

bildirmek için; "Yalnız yerde olmaz!" buyurdu.<br />

Bunun üzerine o zât edebe riâyeti terk ederek; "Ben meşhûr bir kimseyim. Sözüm dinlenir.<br />

Eğer bana yalnız yerde, yolu tâlim etmezseniz insanlara sizin bid'at sâhibi olduğunuzu söyler,<br />

onların size gelip talebe olmalarına mâni olurum. Böylece kimse size gelmez." gibi şeyler<br />

söyleyerek, kendine göre, güyâ Kerîmüddîn'i tehdid eder bir ifâde kullandı.<br />

Kerîmüddîn Bâbâ Hasan Ebdâlî o münâsebetsiz kimsenin bu sözlerine üzülüp gayrete geldi.<br />

"Elinden gelen her şeyi yap! Halka istediğini söyle!" buyurdu. O kimse de, hakîkaten bundan<br />

sonra onun hakkında iftirâlara, bozuk sözler sarfetmeye başladı. Bu çirkin işe tevessül<br />

etmesinden birkaç gün geçmeden evi barkı harâb oldu. Kısa zaman sonra da kendisi ve oğlu<br />

öldü. Büyüklere Allahü teâlânın sevdiklerine karşı gelmenin cezâsını hemen çekmiş oldu.<br />

Şeyh Mûsâ Şevîn memleketinde makam ve otorite sâhibi mümtaz bir zâttı. Bir işi için<br />

Kerîmüddîn'in bulunduğu kasabaya gitti.Bir vesîle ile onu görmeye geldi. Kerîmüddîn ona;<br />

"Siz hangi yolda talebesiniz?" dedi. "Îsâ Belvetî'nin talebesiyim ve ondan icâzetim vardır."<br />

dedi. Şeyh; "Kendinize müteveccih olun, benden size birşey gelecek." dedi. O da başını eğdi.<br />

Kerîmüddîn teveccühle meşgûl oldu. Dil ile bir şeyden bahsetmedi. Bu büyük zâtın<br />

âdetlerinden idi ki, yalnız teveccüh ve tasarrufla, Ahrâriyye yolunu tâlibin kalbine verir ve<br />

zikr fidanı, tâlibin kalb bahçesinde kalb tasarrufu ile dikilirdi. O anda sâlikin kalbi zikreder<br />

hâle gelirdi.<br />

Bir müddet sonra Şeyh Mûsâ başını kaldırdı ve; "Şeyh Îsâ Belvetî'nin nisbeti kalbimden<br />

silindi ve sizin nisbetiniz kalbime yerleşti." dedi. Evine gittikten sonra oğlu Şeyh İshak'a bu<br />

durumu açıkladı ve onu şeyhin sohbetine gitmeye teşvik etti. Oğlu Şeyhzâde edâsıyla<br />

Kerîmüddîn'i görmeye geldi. Şeyh kendi eliyle odanın tâmirini yapmakla meşgûldü. Bu<br />

sebeple eli, ayağı çamurluydu.<br />

O hâl içinde Şeyhzâde geldi ve selâm verdi. Kerîmüddîn ona doğru bir baktı ve; "Elimi<br />

yıkayıp, sizinle müsâfeha edeyim." dedi. O, feryâd edip; "Efendim bir bakışınız ile yedi<br />

aydan beri Şeyh Tâc Senbihlî'den aldığım nisbet benden gitti ve onun yerine sizin nisbetiniz<br />

yerleşti." dedi. Kerîmüddîn onu husûsî odasına götürdü ve ona teveccüh etti. Teveccüh<br />

esnâsında, bu büyük yolu kalbine yerleştirdi. Şeyhin teveccühü ile, Şeyhzâde İshâk<br />

kendinden geçerek hareketsiz, güçsüz bir hâle geldi.Şaşkın oldu. Kerîmüddîn Bâbâ Hasan<br />

Ebdâlî kalktı ve hücrenin kapısının zincirini dışardan bağladı. Sabahdan öğleye kadar geçti.<br />

Şeyhzâde hâlâ kendinden geçmiş yatıyordu. Sonra Kerîmüddîn odanın kapısını açtı ve onun<br />

yanında oturdu. Teveccüh eyledi.Şeyhzâde İshak kendine geldi ve; "Kalem kâğıt getiriniz.<br />

Biraz önce İmâm-ı Rabbânî hazretleri burada idiler. Bana bir takım şeyler söylediler.<br />

Yazayım, unutulmasın." dedi. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin buyurdukları şunlar idi:<br />

"Ey İshak! Sen benim oğlum ve bütün hakîkî ve ince rumuzlarda halîfemsin. Ben magfiret<br />

olunmuşum, sen de magfiret olunmuşsun. Seni vesîle edenler de magfiret olunmuşlardır. Çok<br />

sevdiğim talebem Kerîmüddîn'e benim selâmımı söyle." Şeyhzâde, o yarım günlük zamanda<br />

hilâfet alacak dereceye yükselmişti."<br />

Kerîmüddîn ona; "Mâdem ki, hazret-i İmâm sana icâzet verdiler, bu sana kâfidir." dedi ve<br />

onu gönderdi.Memleketine gitti. Oranın halkı talebe olmak için onun etrâfına toplandı. İlk<br />

talebesi,Mîrek Mes'ûd Bey bin Ahmed Bey Hân Kâbilî'dir. Devlet adamlarındandı. Ahbab ve<br />

arkadaşları Mîrek Mes'ûd Beyi çekemeyip, kendisine; "Şeyhzâde İshak yalanla kendini<br />

Ahrâriyye yolunda eyledi. Sen de gidip ona talebe oldun." dediler. Bu asılsız sözlere aldanan<br />

Mîrek Şeyh, İshak'a talebe olduğundan pişmânlık duydu ve iki üç gün hocası İshak'ın<br />

huzûruna gelmedi.Şeyh İshak kalkıp, Mîrek'in evine gitti. Dil uzatanların sözleri Mîrek'e o<br />

kadar tesir ettiğinden, Şeyh İshak'a saygı bile göstermedi. O da gayrete gelip, orada oturmadı,<br />

dönüp evine gitti.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!