22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ve tahsîli bıraktı. Memleketine dönüp, tâat ve ibâdetle meşgûl oldu. İçine doğru yolu<br />

gösterici bir âlim bulup, onun vesîlesiyle velîlik yolunda ilerlemek arzusu düştü. Bir gece<br />

rüyâda, Yûsuf aleyhisselâmın güzelliğini andıran, pek güzel ve vekârlı bir büyüğün mübârek<br />

sûretini gördü. Hatırından bu zâtın talebesi olmayı geçirdi. Uyanınca, hayret edip; "Bu<br />

büyüğü nerede bulabilirim." dedi. Kendi kendine; "Rüyâda her görünen, uyanıklıkta zuhûr<br />

etmeyebilir." dedi.<br />

Fakat ertesi gece aynı mübârek sîmâ ile karşılaştı. Onu o kadar sevdiğinden yerinde duramaz<br />

oldu. Daha birkaç gece, hep o cemâl ve kemâl sâhibi sîmâyı görüp, bulamama üzüntülerini,<br />

rüyâlarıyla tesellî eyledi. Sonra bir daha görmedi.Kararsızlık ve sabırsızlık kalbini rahatsız<br />

etmeye başladı.<br />

Bir sırdaşı vardı. Ona; "Gece teheccüdden sonra gel, bana bir işâret ver de, evde olanlara ve<br />

anneme haber vermeden, bizi Allahü teâlâya kavuşturacak bir velîyi aramaya çıkalım." dedi.<br />

Kararlaştırdıkları saatte gelen arkadaşı ile herkes uykudayken divâne âşık gibi birlikte evden<br />

çıktı. Serhend'e geldi. Buradayken kalbinde bir değişiklik ve heyecân hâli başladı. Meşhur<br />

âlimlerden ve takvâ sâhiplerinden olan Şeyh Cevher'e gitti. Dînimize tam bağlı bir rehber<br />

göstermesini arz etti. O da; "Üzülme, istediğini bulacaksın." dedi. Kendi kendine;<br />

"Ekberâbâd'a gideyim, belki aradığım rehberi o büyük beldede bulurum." diye düşündü. Bu<br />

hâldeyken, Serhend çarşısında bir sofu ile görüştü. Derdini ona açınca, İmâm-ı Rabbânî<br />

hazretlerini anlatıp, mescid ve hânekâhlarını gösterdi.<br />

Gidip, kapılarının dışında durdu. Zâhirî hâlleri iflâs ve çöküntü içindeydi. Bir derviş gitti ve<br />

İmâm-ı Rabbânî'ye; "Bir müflis geldi, hizmetiniz ve huzûrunuz ile şereflenmek ister." dedi.<br />

"Onu getirin." buyurdular. İçeri girdi. Nûrlu yüzünü görür görmez, "Daha önce defâlarca<br />

rüyâda bana görünen mübârek sîmânın sâhibi budur." deyip, onları tanıdı, şevk ile ağladı.<br />

Hazret-i İmâm, onu kucakladılar ve bir müddet öyle durdular. Sonra başını kaldırıp, hemen<br />

husûsî odasına götürdü ve büyükler yolunu tâlim eyledi. Kendilerine, "Benim maksûdum<br />

tamam oldu." diye arz etti. Çünkü Hazret-i İmâm'ın âdetleri öyle idi ki; bir tâlib uzun zaman<br />

gelir gider de, ancak ondan sonra ona büyükler yolunu telkîn ederlerdi.<br />

İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin feyz ve himmetleri o kadar çok ve kuvvetliydi ki, daha sohbet<br />

olmadan, sâdece huzûrunda bulunmakla Kerîmüddîn'in hâli değişti. İnâyetlere kavuştu.<br />

Misline rastlanamayan bereketli nazarlar (bakışlar) altında, kısa zamanda çok ilerledi.<br />

Hazret-i İmâm ona, insanlara doğru yolu göstermesi, bu yolda ilerlemelerine vesîle olması<br />

için icâzet verdi.<br />

İcâzet ile şereflendikten sonra memleketine dönen Kerîmüddîn Bâbâ Hasan, vazifeye başladı.<br />

O memleketin halkından nice kimse onun sâyesinde bu şerefli yolun hakîkatine kavuştu.<br />

Feyz ve bereketlere mazhar oldular.<br />

İmâm-ı Rabbânî hazretlerinden icâzet almakla şereflenip memleketine döndüğünde, on kişiyi<br />

talebe olarak almasına müsâade etmişlerdi. İkinci defâ huzurlarına gittiğinde bu tasavvuf<br />

yolunu yetmiş kişiye tâlim edip öğretmesini istediler. Üçüncü defâ gittiğinde, Fadl-âbâd<br />

isimli bir beldede bir handa konaklamıştı. Orada gördüğü rüyâda, kendisini bir taht üzerine<br />

oturttuklarını ve vaktin sultânının eli bağlı huzûrunda durduğunu gördü. Bu rüyânın tâbirini<br />

ve hikmetini merak ederek hazret-i İmâm'ın huzûruna vardı. O daha rüyâyı anlatmadan,<br />

mutlak icâzet vermekle şereflendirdiler. Üçüncü gidişinde bu ihsâna kavuştu.<br />

Kerîmüddîn hazretlerinin bulunduğu beldede meşhûr, herkesin kendisine baş vurduğu, ilim<br />

sâhibiAbdünnebî isminde biri vardı. Bu zât bir gün, Kerîmüddîn'i yemeğe dâvet etti.<br />

Yemekten sonra, istek ve arzusu ile Kerîmüddîn'e; "Bana büyükler yolunu tâlim eyleyin."<br />

dedi. Kerîmüddîn de; "Evin dışındaki mescide gel! Orada sana arzu ettiğini vereyim ve seni<br />

büyükler yoluna alayım." buyurdu. Abdünnebî; "Mescidde herkesin yanında olmaz. Yalnız<br />

yerde söyleyiniz." dedi. Kerîmüddîn, onun zâten meşhûr olduğu için, insanların yanında

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!