22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hezîmete uğrattıklarında ise "müjde nevbeti" çalarlardı. İşte bu üç nevbet o zamandan<br />

kalmadır.<br />

Ebû İshâk Kâzerûnî şöyle duâ ederdi: "Allah'ım! Bu toprakları zikrinle, velî ve sâlih<br />

kullarınla kıyâmete kadar mâmûr kıl, rızkımızı helâlden ve ummadığımız yerden günlük<br />

olarak ver.<br />

Allah'ım! PeygamberinMuhammed aleyhisselâm hürmetine bizleri senin uğrunda birbirini<br />

seven, sayan ve ziyâret eden kullarından eyle!" (Âmîn).<br />

MİSÂFİRE İKRÂM<br />

Yahûdînin biri gelip kendisine misâfir oldu. Yahûdî, mescidde bir sütunun arkasına oturup kendini<br />

gizliyordu. Ebû İshak hazretleri her gün ona yemek gönderiyordu. Bir müddet sonra yahûdî gitmek<br />

için müsâade istedi. Ona; "Ey yahûdî! Niçin buradan gitmek istiyorsun, yoksa yerinden memnun değil<br />

misin?" dedi. Yahûdî mahcûb oldu ve; "Mâdem benim yahûdî olduğumu biliyordun. Niçin bana bu<br />

kadar çok ikrâmda bulundun?" dedi. Bu suâle; "Gayr-i müslim de olsa misâfire ikrâm edilir." cevâbını<br />

verdi. Bunu işiten yahûdî Kelime-i şehâdet getirerek müslüman oldu.<br />

YAĞIN SUYA CEVABI<br />

Derin ilim, güzel ahlâk ve yüksek mânevî dereceler sâhibi olan Ebû İshak Kâzerûnî hazretleri birçok<br />

kerâmetler gösterdi. Bir gün talebeleri ve sevenleriyle sohbet ediyorlardı. Bu sohbette âlim biri vardı.<br />

Kâzerûnî hazretleri pekçok şey anlattı, vâz ve nasîhatte bulundu. Sohbet bittikten sonra ayrılacakları<br />

sırada âlim zât Ebû İshâk hazretlerinin ellerine, ayaklarına kapandı. Ebû İshâk hazretleri adama sordu:<br />

"Sana ne oldu da böyle hareket etmek ihtiyâcını duydun?" Âlim anlattı: "Siz mecliste konuşurken<br />

benim içimden şöyle bir fikir geçti:<br />

Benim ilmim onunkinden ziyâdedir, buna rağmen ben rızkımı çalışıp çabalayarak kazanıyorum, bir<br />

lokmayı zahmet ile elde ediyorum. Bu ise bunca nüfûz ve îtibâra sâhip, elinden hadsiz hesapsız mal<br />

geçmektedir. Acabâ bundaki hikmet nedir, diye düşünüyordum. Tam ben böyle düşünüyorken, siz<br />

yağ kandiline bakıp şöyle bir îzâhatta bulundunuz.<br />

Kandildeki su ile yağ birbiriyle öğünme yarışına girerler. (Bilindiği gibi su ile yağ birbiriyle<br />

karışmazlar, yağ hafif olduğundan suyun üstünde durur.) Su yağa der ki: "Ben senden daha aziz ve<br />

daha fazîletliyim. Senin ve bütün canlıların hayâtı benim sâyemdedir. Hâl böyleyken sen niçin benim<br />

üzerimde bulunuyorsun?" Yağ, suya şu cevâbı verir: "Çünkü ben çok eziyet çektim. Beni kırdılar,<br />

hasad ettiler, dövdüler, saçtılar, cenderelerde sıktılar.<br />

Sen böylesine meşakkatlere mâruz kalmış değilsin. Bütün bu saydıklarım yetişmemiş gibi bir de<br />

yanıyor ve etrâfı aydınlatıyorum. Sen ise istediğin yerlerde akıp duruyorsun. Üzerine bir şey atacak<br />

olsalar feryâdı basıyor ve ortalığı karıştırıyorsun. İşte bundan dolayıdır ki tepene çıkıp oturuyorum."<br />

Bunu dinleyince kalblerden geçenleri bilen bir zât olduğunuzu anladım."<br />

ŞEHRİN SURLARI<br />

Bir grup müslüman Kâzerûnî hazretlerinin ziyâretine gelip; "Efendim! Emir buyursanız da şu şehrin<br />

etrâfını sur ile çevirseler. Böylece şehir, emniyet ve himaye altına alınır." dediler. Kâzerûnî hazretleri<br />

cevâben; "Bu şehrin surları vardır. Fakat görünmez. Öyle sağlamdır ki, âfet, belâ ve musîbet bu şehre<br />

zarar vermez. Ahâli de himâyededir." buyurdu. Ziyâretçiler bir şey anlamayıp dönüp gittiler.<br />

Kâzerûnî'nin kerâmeti vefâtından tam yetmiş iki sene sonra zuhûr etti. On iki bin kadar müşrik, kâfir,<br />

şehri ele geçirmek için Kâzerûn'a yöneldiler. Yaklaştıklarında düşmanlar gözlerini açıp, şehre<br />

bakmaya bile güç yetiremeyip büyük bir kargaşalığa düştüler. İçlerine korku düşüp, âdetâ hezîmete<br />

uğramış bir ordu gibi şaşırmış halde geri çekildiler. Allahü teâlâ, Kâzerûnî'nin (rahmetullahi aleyh)<br />

hürmetine şehri muhâfaza buyurdu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!