22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

döndüm. Selâm verdim. Hocam Kâzerûnî selâmımı aldıktan sonra; "Annenin yanında<br />

bulunduğun sırada neler yaptın ve ne yedin?" diye sordu. Ben sessiz kaldım. Hocam devam<br />

ederek yüzüme baktı ve; "Orada bir hurma yedin." buyurdu. Hocamın bu sözü üzerine içimi<br />

öyle bir heybet ve korku kapladı ki, târif edemem. O günden sonra hiçbir hâlimin, işimin ve<br />

sözümün hocama gizli olmadığına ve her şeyimizi ânında görmekte olduklarına olan yakînim<br />

arttı. O hatâmdan dolayı tövbe ve istiğfâr ettim. O andan îtibâren arkadaşlarımdan ayrı hiçbir<br />

şey yemedim.<br />

Ebû İshak Kâzerûnî hazretlerinin zamânındaBasra'da Yahyâ bin Hasan adında, bir mescid<br />

imâmı vardı. Şeyh Kâzerûnî hazretlerinin oturduğu beldeye geldi.Sabah namazı vaktiydi.<br />

Kâzerûnî hazretlerinin mescidine girdi. Kâzerûnî hazretleri imâm olmuş namaz kıldırıyordu.<br />

Yahyâ bin Hasan da ona uyarak namaza durdu. Kâzerûnî, okuduğu uzun bir sûrede bir âyeti<br />

unutarak okumadı. Bunu fark eden Yahyâ bin Hasan kendi kendine; "Yazıklar olsun bana.<br />

Buraya kadar boşuna yorulmuşum. Tâ Basra'dan buraya bu adamı ziyârete geldim. Halbuki o<br />

namazda okuduğu sûreyi yanlış okuyor. Kur'ân-ı kerîmi doğru okuyamayan kimsenin ne<br />

fazileti olabilir? Buraya geldiğime pişman oldum." diye düşündü. Şeyh Kâzerûnî hazretleri<br />

namazdan ve duâdan sonra o kimseyi yanına çağırdı ve buyurdu ki: "Gördüğünüz gibi bizler<br />

hatâ işleyip duruyoruz. Âdemoğluyuz. Âdemoğlu unutkanlıktan kurtulamaz." buyurdu.<br />

Yahya bin Hasan ismindeki kimse Kâzerûnî hazretlerinin kerâmet olarak, namazda iken<br />

kendi kalbinden geçenleri bildiğini anladı. Düşündüklerine tövbe edip özür diledi.<br />

Zamânın devlet adamlarından Ebü'l-Fadl Büveyh-i Deylemî bir gün Ebû İshak Kâzerûnî<br />

hazretlerini ziyârete gitti. Görüşme esnâsında Şeyh hazretleri ona dönüp; "Şarabı içmekten<br />

vazgeçip tövbe et." diye nasîhat etti.Ebü'l-Fadl; "İmkânı yok efendim. Ben şarab içmeyi<br />

bırakamam. Çünkü ben, hükümdârımız Fahrü'l-Mülk'ün en yakını, nedîmiyim. Onunla iyi<br />

görüşürüm. Oturup beraber şarab içeriz. Benim şarabı bırakmama vezirler râzı olmazlar.<br />

Buna gücüm yetmez." dedi. Kâzerûnî hazretleri buyurdu ki: "Sen şarab içmekten vazgeçip,<br />

benim yanımda tövbe et. Hükümdarın ve vezirlerin yanına vardığın zaman, ziyâfette içki<br />

verdiklerinde hemen bizi hatırla."Ebü'l-Fadl, Şeyh hazretlerinin sözünü dinleyip içki<br />

içmekten vaz geçti ve geçmişteki günahlarına da onun huzûrunda tövbe etti.<br />

Aradan bir müddet geçtikten sonra hükümdar Fahrü'l-Mülk ziyâfet tertipletip devlet ileri<br />

gelenleriyle birlikte Ebü'l-Fadl'ı da dâvet etti. Ziyafette şarap dağıtılacak, çalgılar çalınıp<br />

eğlence yapılacaktı. Ebü'l-Fadl olacakları ve fitneden nasıl kurtulacağını düşündü. Ziyâfet<br />

için gerekli hazırlıklar yapıldı, eğlence ve ziyâfet başladı. Vezirlerden birisi Ebü'l-Fadl'a da<br />

şarab getirdi ve içmesi için zorladı. Ebü'l-Fadl o anda Kâzerûnî hazretlerinin sözlerini<br />

hatırladı. Onun rûhâniyetine sığınıp; "Efendim himmet buyurup beni bu fitneden kurtarın."<br />

diye yalvardı. Ebü'l-Fadl büyük bir endişe içinde beklediği sırada içeriye büyük bir kedi<br />

atıldı. Sürâhi ve bardakların ortasından sıçrayıp bir çırpıda hepsini devirip, yıktı. Sürâhi ve<br />

bardaklarda bulunan şarap yere döküldü.Sofradaki yiyecekler de döküldü. Oradakilerden<br />

kimse kediye mâni olamadılar ve şaşkın şaşkın bakakaldılar.<br />

Kâzerûnî hazretlerinin kerâmetini gören Ebü'l-Fadl, olanlar karşısında ağlamaya başladı.<br />

Fahrü'l-Mülk, Ebü'l-Fadl'a dönüp; "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Ebü'l-Fadl olanların iç<br />

yüzünü anlattı. Kâzerûnî hazretlerinin kendisine tövbe ettirdiğini söyledi. Fahrü'l-Mülk ona;<br />

"Serbestsin istersen gidebilirsin, tövbeni bozma. Bizim hâlimizi bize bırak." dedi. Orada<br />

bulunanlar da durumu öğrenip Kâzerûnî hazretlerinin kerâmetine şâhid oldular.<br />

Ömrünü İslâmiyetin emir ve yasaklarını öğrenmek, öğretmekle geçiren, ilim, fazîlet ve güzel<br />

ahlâk sâhibi bir zât olan Kâzerûnî hazretleri, vefâtından önce şu vasiyette bulundu:<br />

"...Kıymetli yavrum! Sana yaptığım bu vasiyete sıkı sarılıp onunla amel edesin. Böylece<br />

Allah yolunda muvaffak olup saîdlerden ve reşîdlerden olasın.<br />

Sana birinci vasiyetim, din ilimlerini, ilmihâlini iyi öğrenip, bunu dâimâ arttırmandır. Çünkü

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!