22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kâzerûnî her yıl mücâhidleri bizzat teftiş ederek onların silâhlandırılması, giyim-kuşamı ile<br />

yakından meşgûl olurdu. Ordusu sefere gittiğinde kendisi mânevî başkumandan olarak<br />

devamlı duâ ederdi. Mücâhid ordusu, Hindistan ve Çin'e kadar gitti. Bir kısmı da Anadolu'ya<br />

gelerek Rumlarla cihâd etti. BöyleceAnadolu'da İslâmiyetin yayılmasına çalıştılar.<br />

Mücâhidler bir defâsında Rumlarla yapılan bir harpte zor durumda kalmışlardı. Hemen<br />

hocaları Şeyh Ebû İshâk Kâzerûnî'nin rûhâniyetinden yardım istediler. O sırada Kâzerûnî<br />

mescidde idi. Âniden kalkıp asâsını eline alarak dışarı çıktı. Askerin gittiği tarafa yönelip<br />

kayboldu. Tam bu esnâda mücâhidler, heybetli bir süvârinin düşman saflarını darmadağın<br />

ettiğini gördüler. Bu hâl, müslümanların kalblerine kuvvet verdi. Nihâyet hocalarının<br />

yardımıyla düşman kuşatmasından kurtuldular.<br />

Kâzerûnî tekrar mescide döndüğünde, mescidde bulunanlar; "Efendim bu hâl nedir? Bir an<br />

mescidden çıkıp kayboldunuz." diye sordular. "O saatteİslâm ordusu Rum diyârında esir<br />

düşmek üzereydi. Yardım istediler, yardıma gittim." buyurdu.Mescidde bulunanlar bu<br />

vak'anın olduğu gün ve saati kaydettiler. Daha sonra İslâm ordusu kâfirlerle cihâddan<br />

dönünce bu hâli sordular. Onlar da; "Kâfirlerle savaşa başladığımızda biz az, düşman çok<br />

kalabalıktı. Çok kahramanlık ve cengâverlik göstermemize rağmen, bir yiğide yüz kâfir<br />

düşüyordu. Bir anda topluca hücûma geçip bizi çepeçevre kuşattılar. O anda hâtırımıza<br />

hocamız geldi ve yardım istedik. Hemen heybetli bir süvârinin düşman saflarını darmadağın<br />

ettiğini gördük. Kâfir ordusu kırılarak hezîmete uğradı. Böylece gâlib geldik. Ondan sonra o<br />

süvâri geldiği gibi kayboldu. dediler. Söyledikleri saat Kâzerûnî'nin kaybolduğu saatti.<br />

Ebû İshâk Kâzerûnî'nin tâlim ve terbiyesinde yetişip cihâd için her tarafa dağılan mücâhidler,<br />

gittikleri yerlerde, limanlarda, dergâhlar ve ilim yuvaları inşâ ettiler. Bu faâliyet ve gayret,<br />

"Kâzerûniyye yolu" adı ile anılıp meşhûr oldu. Ebû İshâk Kâzerûnî ve talebeleri bilhassa<br />

vakfiyelerin inşâ ve inkişâfında (yapılıp yayılmasında) rehber oldular.<br />

Kâzerûnî hazretlerinin birçok olgun talebeleri ve halifeleri vardı. Bunlar; Ebü'l-Hasan Ali bin<br />

Fadl, Ebü'l-Abbâs bin Fadl, Muhammed bin İbrâhim, Ebû Abdullah Muhammed bin Dehzûr<br />

Mayinî, Ebû Abdullah Muhammed bin Cüzeyn, Hüseyin Sagîr, Ebû Ali Hüseyin Kebir,<br />

Hasan bin Ali, Hasan bin Ferhan Kâzerûnî, Ebü'l-Kâsım Kefşen Kâzerûnî, Hasan bin<br />

Merdsad, Ahmet bin Firûz gibi âlim, faziletli, ârif ve velî-yi kâmil zatlardı. Bu talebeleri<br />

Hindistan, İran ve Anadolu'nun doğu bölgelerinin îmân ve hidâyet nûrlarıyla aydınlanmasına<br />

sebeb oldular.<br />

Ebû İshâk Kâzerûnî, zengin müslümanları hayra teşvik edip, vakıfların yapılmasını sağladı.<br />

Çeşitli beldelerde yüzlerce dergâh, ribât, hânekâh yaptırdı. Buralarda muhtaçlara yemekler<br />

dağıtıldı. Bu ribât ve vakfiyelerde ilim ve edeb öğretildi, cihad rûhu aşılandı. Gerek<br />

sağlığında gerekse vefâtından sonra Müslüman hükümdârlar, Kâzerûniyye yolunu teşvik<br />

edip, çeşitli vakıflar yaptılar. Bilhassa; Bursa, Konya,Erzurum ve Şam gibi beldelerde<br />

zâviyeler çoğaldı. Sultan Yıldırım Bâyezîd Han da, Bursa'da Kalealtı (yâhut Tahtakale)<br />

denilen yer arkasında Ebû İshâk alemdârlarına mahsûs bir Zâviye-i âlî tahsîs etti.<br />

Vakfiyesinde; "Bunu Şeyh Ebû İshâk Kâzerûnî eshâbına âdet olduğu vechile, gelen<br />

misâfirlerin, mukîmlerin mümkün olduğu derecede îzâz ve ikrâmları hizmetlerinin îfâsı için<br />

vakfetti." denilmektedir.<br />

Gerek seferde gerek sulh zamânında insanlara vâz ve nasîhat ederek onların dünyâda ve<br />

âhirette saâdete, kurtuluşa ermesi için çalışan Kâzerûnî hazretleri talebelerine nasîhat ederek<br />

buyurdu ki:<br />

"Ey kardeşlerim! Size dört nasîhatım vardır. Mutlaka tutunuz. Yerime kimi vekil kıldı isem<br />

ona hürmetkâr olup, itâat ediniz. Kur'ân-ı kerîm öğrenip, okumaya devâm ederek emir ve<br />

yasaklarını gözetiniz. Bir misâfir geldiğinde evinizde ağırlayıp, hemen ne var ise hazırlayıp<br />

ikrâm ve hizmet ediniz. Birbirinizle dost olunuz. Birbirinizle muhabbetli olunuz. Sakın

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!