22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Mervânî olsun (kuddise sirruhümâ)." Çünkü Müceddîd-i Elf-i Sânî'nin Peygamber<br />

efendimize olan bağlılığı son derece olduğundan, onun sohbeti, Resûl aleyhisselâmın yüksek<br />

sohbetinden pay almıştı. O'na benziyordu. Nitekim tam uyanın, uyduğu kimsenin bütün<br />

kemâlâtından nasîbi vardır.<br />

Muhammed Sibgatullah hazretleri zâhirî ve bâtınî ilimlerdeki tahsîlini ve velîlik yolundaki<br />

derecelerini tamamlayarak yetiştikten sonra, yüksek babasının emir ve işâretiyle talebe<br />

yetiştirmeye başladı. En küçük kardeşleri olan Muhammed Sıddîk, babalarının şöyle<br />

buyurduğunu nakleder: "Oğlum MuhammedSibgatullah'ın talebeleri ile kendi talebelerim<br />

arasında hiç fark görmüyorum. Diğer oğullarım böyle değildir. Vâsıtalı veyâ vâsıtasız bir<br />

fark vardır."<br />

Hâce Muhammed Sıddîk-ı Peşâverî, Urvet-ül-Vüskâ İmâm-ı Muhammed Ma'sûm<br />

hazretlerinin en yüksek halîfelerindendi. Bu zât şöyle anlatır:<br />

Bir defâsında mübârek hocamı ziyârete gitmiştim. Bu esnâda hocamın bütün oğullarının<br />

takvâ ve verâda anlatılamayacak kadar ileride olduklarını, her birinin dînimizin emirlerine<br />

uygun amel etmekte, tasavvuf yolunda başkalarını yetiştirip mânevî terbiyede, ilim ve edeb<br />

âşıklarına rehberlik etmekte çok yüksek derecede bulunduklarını gördüm. Hepsinin Allahü<br />

teâlâya yakınlıklarının aynı olduğunu düşündüm. Bu esnâda kalbime; "Acabâ aralarında hiç<br />

fark var mıdır? Varsa hangisi daha yüksektir?" düşüncesi geldi. Çok uğraşmama rağmen, bu<br />

düşünceden kurtulamadım. Hiç aklımdan çıkaramıyordum. Bu hâli hocama bildirmeyi<br />

düşündüm ve sonunda arzettim. Tebessüm eyledi ve; "Hâce! Bu mânânın halli, siz Peşâver'e<br />

vardıktan bir gece sonra olacaktır." buyurdu.<br />

Bu fakîr birkaç gün sonra Serhend'den ayrılıp Peşâver yoluna koyuldum. Peşâver'e<br />

geldiğimde gâyet sevinçli ve neşeliydim. Zîrâ, o gece, yüksek üstâdımın bereketi ile uzun<br />

zamandır süregelen ve beni rahatsız edip, kalbimi meşgûl eden bir suâlim cevaplandırılacaktı.<br />

Akşam oldu. Karanlık bastırdı.Ben heyecanla bekliyordum. Yatsı namazından sonra<br />

uyumuşum. Rüyâmda Peygamber efendimizi ziyâretle şereflendim. Dört halîfesi ile birlikte<br />

yanıma geldiler. Urvet-ül-Vüskâ'yı da oğullarıyla birlikte, Resûl aleyhisselâm efendimizin<br />

huzurlarında, büyük bir hürmet ve edeble ellerini bağlamış olarak beklediklerini gördüm. Bu<br />

esnâda Resûlullah efendimiz, bu hizmetçisine hitâb ederek buyurdular ki:<br />

"Urvet-ül-Vüskâ'nın oğullarının kendine nisbeti (bağlılığı), dört halîfenin bana olan nisbeti<br />

gibidir." İşâret parmaklarını halîfelerine doğru uzattılar ve sonra hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk'ı<br />

göstererek; "Büyüğü büyüktür!" buyurdular.<br />

Hazret-i Kayyûm-i Zaman Muhammed Sibgatullah, Urvet-ül-Vüskâ'nın oğullarının en<br />

büyüğüydü. Böyle olunca talebelerinin ve halîfelerinin de en büyüğüydü. Ben bunu bizzat<br />

Resûlullah efendimizin işâret ve bildirmeleri ile anladım. Böylece kalbimi meşgûl eden o<br />

düşünce ve suâlim cevaplanmış oldu.<br />

Urvet-ül-Vüskâ hazretleri, vefâtına yakın zamanda da Kayyûm-i Zaman'ın hâlini şöyle<br />

medhetmiştir: "Sizin emsâlsiz hâliniz, dâimâ makbûlümüz ve mahbûbumuzdur. Yâni<br />

kabûlümüz ve sevdiğimizdir. Gevşeme ve değişme, bu emsâlsiz hâlinize yol bulamaz."<br />

Kayyûm-i Zaman hâllerini çok gizlerdi.Evliyâlık yolunda üstün makamlara, çok yüksek<br />

derecelere ulaşmış olduğu hâlde, bunları açığa çıkarmayı istemezdi. Hattâ talebelerinden<br />

bâzıları; "Efendimiz! Bu kadar sırlar ve vâridât yâni mânevî hâller içerisinde bulunduğunuz<br />

hâlde, bunları bu kadar örtüp, gizlemenizdeki sebep nedir?" diye arz ettiler. Cevâbında;<br />

"Söylenmesi ve yazılması doğru ve lâzım olanlar, hazret-i Müceddîd-i elf-i sânî ve<br />

Urvet-ül-vüskâ (yüksek dedem ve babam) tarafından söylenmiş ve yazılmışlardır. Bu<br />

zamanda onların söyleyip yazdıklarından daha iyi söz söyleyecek kimse yoktur." buyurdu.<br />

Hazret-i Kayyûm-i Zaman'ın gündüz ve gecedeki bütün amelleri tamâmen sünnete, yâni<br />

dînimizin her emrine tam uygundu. Bir sünneti yerine getirememek endişesi, gözünde

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!