22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Gençliğinde hacca gidip, ziyâret etmişti. Hayâtının son zamanlarında Kâbil'e gitti.Son<br />

günlerinde ibâdet ve tâatlarını pek ziyâde arttırmıştı. Bu hâlini görüp ibâdetleri çok<br />

ziyâdeleştirdiniz denilince, tebessüm ederek; "Artık ömür sona erdi, elden ne gelirse yapmak<br />

lâzım." buyurdu. Son günlerinde sohbetleri kalabalıktan taşmaya başladı. Pekçok kimse onun<br />

sohbetini bulunmaz bir ganîmet bilerek feyzlerine kavuşuyordu. Vefâtından önce sıtma<br />

hastalığına tutulup, hastalığı yedi gün şiddetle devâm etti. Hastalığı sırasında alnından<br />

terlerin aktığı görülerek, şifâya kavuşacağınıza alâmet denilince, tebessüm edip; "Ümid<br />

ediyorum ki, âhiret şifâsı hâsıl olacak!" buyurdu. Son nefesleri verdiği sıralarda başında<br />

bulunanlar yüzündeki nûrun git gide fazlalaştığını görerek hayret ettiler. Bu hâldeyken<br />

başında Yâsîn-i şerîf sûresinin okunmasını emretti ve okundu. Kendisi de hep zikir ile<br />

meşgûl oluyordu. Bu hâldeyken tebessüm ederek 1797 (H.1212) senesinde vefât<br />

etti.Cenâzesi yıkanırken yanında bulunan Hacı Muhammed Fadl şöyle anlatmıştır: "Cenâzesi<br />

yıkanırken ben ayak ucunda duruyordum. Yıkama işi bitince yüzüyle bana karşı bir işâret<br />

yaparak ayaklarını gösteriyordu. Ayak ucuna gidip baktığımda az bir yerin kuru kaldığını<br />

gördük ve yıkadık. Cenâzesinde büyük bir cemâat toplanmıştı.Kabre koymak üzere kabrine<br />

inmiştim. Mübârek yüzünü birazcık kıbleye karşı çeviriyordum. Kendisi gâyet yavaş bir<br />

hareketle yüzünü kıbleye çevirdi. Yüzünü açtım, yüzünde görülmedik bir nûr parlıyordu ve<br />

gittikçe artıyordu ki akıl onu anlayamaz."<br />

Kabri, Rûşenî Hindî Mescidi yanındadır. Vefât etmeden önce bir gün bir yere oturup sohbet<br />

etmişti. Orada gâyet güzel ve yeşil bir ağaç vardı. Ağaç altında oturulduğu sırada; "Burası<br />

kâmil ve mükemmil bir zâtın mekânı olacak." buyurmuştu. Vefât edince kendisi işâret ettiği o<br />

yere defnedildi.<br />

Kayyûm-i Cihân Muhammed Seyfeddîn hazretlerinin eserleri: 1) Âdâb-ül-İrşâd: Bu eserine<br />

Ma'den-ül-Esrâr adı da verilmiştir. 2) Mahzen-ül-Envar-i Ahmedî fî<br />

Keşf-il-Esrâr-il-Müceddidî, 3) Çihâr Cûy (Dört Nehir).<br />

GERÇEK TABİB<br />

Bir defâsında Tîmûr Şâh hastalandı ve bir türlü çâre bulamadı. Nihâyet Kayyûm-i Cihân hazretlerine<br />

haber göndererek; "Tabibler tedâvisinden âciz kaldılar, bir çâre bulamadılar! Şimdi sizin himmetinizi<br />

beklemektedir." dediler.<br />

Bu haber üzerine Kayyûm-i Cihân hazretleri hemen; "Esferze bitkisinden bir miktar ilâç yapıp üç gün<br />

yutsun, inşâallahü teâlâ şifâ bulacak." buyurdu. Bu durumu tabibler duyunca hepsi birden ittifak<br />

hâlinde; "Onun hastalığı soğuk sebebiyle olmuştur. Eğer "Esferze" bitkisinden yapılan ilâç verilirse<br />

ölümüne sebeb olur. Fakat mâdem ki, Kayyûm-i Cihân böyle buyurmuş tecrübe edilsin." dediler.<br />

Bunun üzerine Tîmûr Şâh'ın tabîbi olan en meşhûr tabib; "Tecrübe gerekmez. Bu, canla oynamaktır."<br />

dedi. Tabiblerin endişesi ve bu husûsdaki dedikoduları Kayyûm-i Cihân hazretlerine bildirilince, bir<br />

miktar "Esferze" bitkisi istedi. Kendi eliyle ilâç hazırlayıp, Tîmûr Şâha gönderdi ve; "Bu bitkide üç<br />

çeşit özellik vardır. Hiç endişelenmesin. Üç gün bu ilâcı kullansın, sıhhate kavuşacak." buyurdu.<br />

Tîmûr Şâh, Kayyûm-i Cihân hazretlerinin tavsiye ettiği ve eliyle yaparak gönderdiği ilâcı üç gün<br />

kullandı. Sonunda sıhhate kavuştu. Tîmûr Şâh ve ilâcın kullanılmasına mâni olmak isteyen tabibler<br />

hayret ettiler. Kayyûm-i Cihân hazretlerinin ilim ve mârifet sâhibi bir velî olduğunu anlayıp sohbetine<br />

katıldılar.<br />

1) Umdet-ül-Makâmât; s.445<br />

2) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.18, s.62<br />

KAYYÛM-İ ZAMAN;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!