22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

"Böyle kış günlerinde bu mâsûmu (günahsızı) ne diye getirdin?" buyurunca, babam da;<br />

"Nazarınıza muhâtab olmak, şerefli sohbetinizden bereketlenmek ve hayır duânızı almak için<br />

getirdim." dedi. Bunun üzerine Hacı Hıdır hazretleri mübârek ellerini kaldırıp, benim yüzüme<br />

bakarak duâ etti. Orada bulunanlar âmin dediler. Bu fakîre gelen ihsânlar ve yükseklikler o<br />

duânın bereketiyledir."<br />

Ziyâret bittikten sonra Zile'ye döndü. O beldenin âlimlerinden sarf ve nahiv ile diğer ilimleri<br />

tahsîl etti. Daha sonra Tokat'a gidip Arakıyecizâde Şemseddîn Efendiden ve diğer âlimlerden<br />

aklî ve naklî ilimleri öğrendi. Bu sırada gördüğü bir rüyâyı şöyle anlatır: "Tokat'ta ilim tahsîli<br />

ile meşgûl olduğum sırada bir gece, rüyâmda bir sahrada oturmuş ve etrâfımı bir nûr<br />

kaplamıştı. Etrâfımda genç-ihtiyâr birçok kimsenin döndüğünü gördüm. Bu rüyâyı, rüyâ tâbir<br />

etmekle mâhir olan Köstekcizâde'ye anlattım. Ben rüyâyı anlatınca, bana: "Nerelisin, kimin<br />

nesisin, nerede kalıyorsun ve ismin nedir?" diye sordu. Ben de ayrıntılı olarak hâlimi ve kim<br />

olduğumu anlatınca, bana; "Sana müjdeler olsun ki; zâhirî ve bâtınî ilimlerde yüksek<br />

dereceye ulaşıp, zamânının bir tânesi olacaksın. Her taraftan insanlar gelip senden feyz alıp,<br />

Allahü teâlânın rızâsına kavuşacaklar." diye tâbir etti. Bu tâbirde bildirilen hususlar yirmi<br />

sene sonra aynen meydana geldi."<br />

Tokat'ta aklî ve naklî ilimleri tahsîl edip yükseldikten sonra, İstanbul'a gelip, Sahn-ı semân<br />

medreselerinden birinde müderris olarak vazifelendirildi. Bir müddet ilim öğretip talebe<br />

yetiştirmekle meşgûl oldu.<br />

Bir gün zamânın kazaskerlerini ziyârete gitmişti. Müderrislere ve kâdılara karşı kazaskerin<br />

tutumunu ve onların makam için düştükleri hâlleri beğenmedi. Çıktıktan sonra Fâtih Câmiine<br />

gitti. İki rekat namaz kılıp, huzurlu bir kalb ile Allahü teâlâya; "Yâ Rabbî! Bunların içinden<br />

beni kurtarıp, tasavvuf ehlinin yoluna dâhil eyle." diye duâ etti.Kısa bir müddet sonra hacca<br />

gitti.Hac ibâdetini yerine getirip Peygamber efendimizin mübârek kabrini ziyâret ettikten<br />

sonra, doğum yeri olan Zile'ye döndü. Orada ilim öğretip, insanlara Allahü teâlânın dînini ve<br />

Peygamber efendimizin güzel ahlâkını anlatmağa başladı. O sırada İbn-i Hişâm'ın;<br />

Kavâid-ül-İ'râb adlı eserine Hall-ül-Me'âkıd adlı bir şerh yazdı. Fakat içindeki ilâhî aşkın<br />

ateşinin harâreti, her geçen gün biraz daha artıyor, Allahü teâlânın sevdiği bir velîye talebe<br />

olmak istiyordu. Bu sırada Amasyalı Şeyh Muslihuddîn Efendinin dergâhına gidip, onun<br />

sohbetiyle şereflendi ve ona talebe oldu. Bir müddet sohbet ve hizmetinde kalıp feyz aldı. O<br />

sırada gördüğü bir rüyâsını şöyle anlatır: "Bir tepe üzerinde büyük bir ağaç, bu ağacın yedi<br />

büyük dalı var. Elimde Mıshaf-ı şerîf bulunuyor. Bu mıshafı o ağacın en yüksek dalına asmak<br />

istiyordum. Bu sırada şiddetli bir rüzgâr esip, ağacı kökünden devirdi. Eyvah bu ne haldir<br />

diye üzülürken uyandım. Ertesi sabah rüyâmı hocam Muslihuddîn Efendiye anlattım. "Rüyân<br />

aynı ile vâki olacaktır. Ağaçtan murâd bizim vücûdumuzdur. Yakında biz göçeriz. Lâkin<br />

bizden önceki hocalar duâ edip seccâde ve asâ verirlerdi. Biz dahi size icâzet verelim." deyip,<br />

elleriyle icâzetnâme yazdılar. Aradan birkaç gün geçmeden rüyâ aynı ile vâki olup, hocam<br />

vefât etti. Hocamın vefâtıyla yetim kaldım. Mumu sönmüş eve, suyu çekilmiş değirmene<br />

döndüm."<br />

Kara Şems, hocası Amasyalı, Muslihuddîn Efendinin vefâtından sonra, mübârek, velî bir zât<br />

bulup, talebe olmak istedi. Tokat'taki zâhid ve muttakî, yüz yaş civarında bulunan Şeyh<br />

Mustafa Kirbâsî adında bir zâta gidip, talebe olmak istedi. O zât; "Sen gençsin, ben ise ihtiyar<br />

ve hastalıklıyım. Riyâzete (nefsin istemediklerini yapmak) kuvvetim yoktur. Seni terbiye ile<br />

meşgûl olamam." dedi. Kara Şems; "O zaman benim hâlim ne olacak? Beni buraya terbiye<br />

etmeniz ve yetiştirmeniz için geldim." deyince; "Sen bu işte hâlis ve sâdık mısın?" diye<br />

sordu. Kara Şems; "Evet." cevâbını verince, başını önüne eğip, bir müddet bu halde kaldıktan<br />

sonra başını kaldırıp; "Altı aya kadar Allahü teâlâ, ya seni kâmil bir rehberin huzûruna<br />

gönderir veya böyle bir zâtı seni terbiye için gönderir." dedi ve Kara Şems'e hayır duâda<br />

bulundu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!