22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ehberi sevmeye bağlıdır." buyurmuştur. Seyr-i murâd (murâdların, seçilmişlerin Allahü<br />

teâlânın lutf ve ihsânı ile çekilerek kavuştukları yol) ile ve kuvvetle çekilerek vilâyetin<br />

(evliyâlığın) yüksek derecelerine kavuşturulan bu rehberin bakışları, kalp hastalıklarına<br />

(kalbin Allahü teâlâdan başka şeylere tutulmasına) şifâdır. Onun teveccühü yâni sevgisine<br />

kavuşmak, mânevî hastalıkları giderir.<br />

Tasavvufta nihâyete kavuşan bir velînin geri döndükten sonra, daha önce unutmuş olduğu<br />

eşyânın bütün bilgilerine yeniden sâhib olması, Seyr-i fil-eşyâ diye isimlendirilir.<br />

Muhammed Bakî-billâh; "Seyr-i fil-eşyâ, davet makamını elde etmek içindir. Davet makâmı,<br />

peygamberlere mahsûstur." demiştir.<br />

Kurb, yakınlık, yakın olmak demektir ki, Abdülganî Nablüsî; "Allahü teâlâya farzlarla<br />

hâsıl olan kurb, nâfilelerle hâsıl olandan elbette kat kat daha çoktur. Fakat kurbu, takvâ<br />

sâhiplerinin (haramlardan nefret eden, haram işlemekten kaçınanların) ihlâs ile yaptıkları<br />

farzlar hâsıl eder." demiştir. İmâm-ı Rabbânî, kurb ve visâl (kavuşma) lezzetinin Cennet<br />

nîmetlerinin lezzetinden ziyâde olduğu gibi, bu'd ve hırmân (uzaklık ve mahrumluk) azâbının<br />

da Cehennem azâbından beter olduğunu ifâde etmiş, Muhammed Mâsûm Serhendî ise,<br />

farzların kurb hâsıl etmesi için, nâfile ibâdetleri de yapmanın şart olduğunu belirtmiştir.<br />

Allahü teâlâya yakın olmak, vilâyet yâni velî olmak kurb-i ilâhî terimiyle de ifâde olunur<br />

ki, Abdullah-ı Ensârî bunun; Allahü teâlâdan başka her şeyi unutmak olan fenâdan sonra,<br />

Allahü teâlâ tarafından, evliyâsına ihsân olunacağını beyân etmiştir. Kurb-i nübüvvet ve<br />

kurb-i velâyet olmak üzere iki türlü kurb vardır. Kurb-i nübüvvet, nübüvvet kemâlâtına,<br />

olgunluklarına kavuşma, nübüvvet yolu ile Hakk'a erme demektir. İmâm-ı Rabbânî'nin<br />

belirttiğine göre, kurb-i nübüvvet, insanı aslın aslına ulaştırır. Peygamberler<br />

(aleyhimüsselâm) ve bunların arkadaşı olan sahâbîleri Allahü teâlâya bu yoldan<br />

kavuşmuşlardır.<br />

Allahü teâlâdan gelen feyz ve bereketlere, arada vâsıta bulunmak sûretiyle kavuşma,<br />

kurb-i velâyet adını alır. Yine İmâm-ı Rabbânî'nin ifâdesine göre, bir velînin kurb-i velâyet<br />

yolunda ilerleyerek, kurb-i nübüvvet yoluna kavuşması, yâni her iki yoldan feyz alması<br />

câizdir.<br />

Bir de kurb-i ebdân tâbiri vardır ki, bedenlerin birbirine yakın olması, yakın bulunmak<br />

demektir. Kurb-i ebdânın, kalplerin birleşmesinde büyük tesiri vardır. Bunun içindir ki,<br />

Peygamber efendimizin sohbetinde bulunmayan hiç bir velî, bir sahâbînin derecesine<br />

yükselemez. Veysel Kârânî o kadar şânı yüksek olduğu hâlde, Resûlullah efendimizi hiç<br />

görmediği için, Eshâb-ı kirâmdan en aşağı olanın derecesine yetişemedi. Büyük İslâm âlimi<br />

Abdullah bin Mübârek hazretlerinden; "Hazret-i Muaviye ile Ömer bin Abdülazîz'den hangisi<br />

daha yüksektir?" diye soruldu. Cevap olarak; "Hazret-i Muâviye, Resûlullah efendimizin<br />

yanında giderken, atının burnuna giren toz, Ömer bin Abdülazîz'den kat kat daha yüksektir."<br />

buyurdu. İmâm-ı Rabbânî; "Büyüklerden istifâde edebilmek için kurb-i ebdân istemeli,<br />

bunun için çalışmalı. Nîmetlerin tamam olması, bedenlerin yakın olması iledir. Kurb-i ebdân<br />

olunamazsa, yakınlık sebeplerini elden bırakmamalıdır." buyurmuştur.<br />

Sözlükte toplum, topluluk, toparlanma, toplanma demek olan cemiyyet, hep bir olanı<br />

müşahede (eserlerini görmek) ile meşgûl olup, kendinden dahi habersiz olma hâli yâni kısaca<br />

rûhunu ve kalbini toplayıp, Allahü teâlâdan başkası ile olmama hâlidir. İmâm-ı Rabbânî,<br />

cemâatle kılınan beş vakit namaz ve devâmlı Allahü teâlâyı zikretmenin cemiyyete sebeb<br />

olacağını beyân etmektedir.<br />

Allahü teâlâdan başka hiçbir şeyin kalpte bulunmaması, berâberlik, birlikte olma, hâzır<br />

bulunmaya huzur da denir. Muhammed Mâsûm Fârûkî, huzur, gafletten kurtulmaktan<br />

ibârettir demiş, ayrıca huzurlu ve uyanık olan kalbin namazda, uykuda ve vilâyette aynı<br />

olduğunu, huzur ve uyanıklığın kalbin melekesi olup onun gerekli sıfatları olduğunu, hiç bir

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!