22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Mustafa Kabûlî Efendi, zaman zaman değişik bir kıyâfetle geceleri şehri dolaşmaya çıkardı.<br />

İçki içip sarhoş olmuş kimseleri görünce onlara bu halden kurtulmak isteyip istemediklerini<br />

sorardı. Bunlardan pekçoğu yaptıkları işin yanlışlığını söyleyip keşke kurtulabilsek diye dert<br />

yanarlardı. O zaman Kabûlî Efendi; "Yarın Selîmiye Câmii yanındaki dergâha gidin. Orada<br />

bir şeyh efendi var. Size iş bulur, yardımcı olur. Bu halden kurtulursunuz." derdi.<br />

Ertesi gün bunlardan bâzıları türlü düşünceler içinde huzûra girerlerken isimleriyle çağıran<br />

bir velînin tesirli sözleriyle kendilerinden geçerlerdi. Her türlü kötülüğün bitip yeni bir<br />

hayâtın başladığına inanarak tövbe eder, gözyaşı dökerlerdi.<br />

Daha evvelden bu gibi durumlar karşısında ne yapacağını plânlayan Kabûlî hazretleri<br />

sermâye sâhipleriyle görüşür, bu insanların her birine uygun bir iş yeri açılırdı. Böylece<br />

insanların kurtuluşuna vesîle olurdu.Mustafa Kabûlî hazretlerinin dergâhı bu şekilde kötü<br />

yoldan çekilen kimselerle dolup taşardı. Kabûlî hazretlerinin bu muhiblerine, sevenlerine<br />

söylediği sözlerden birkaçı şöyledir:<br />

"Nefsinizin arzularını terk edin, üzüntünüz, derdiniz dağılsın."<br />

"Her kişi kendini görüp bilmeye gelmiştir, görene, bilene ne mutlu."<br />

"Edepli yürü, hayâlı konuş, sendeki şeref, seni yaratanındır."<br />

"Bir kişiyi çamurdan kurtarmak, bir âileyi kurtarmak gibidir."<br />

"En büyük bahtiyarlık, insanlığının kıymetini bilmektir."<br />

"Gördüğün kişi, şâyet onu görür görmez sana Allahü teâlâyı hatırlatıyorsa, bilesin ki o,<br />

Allah'ın velîsidir."<br />

Kabûlî Mustafa Efendi, 1712 (H.1124) yılında vefât ederek ismiyle anılan dergâha<br />

defnolundu. Kenzü'l-Esrâr, Musiletü'l-Hidâye, Müşkilküşâ gibi eserlerle mürettep bir<br />

Dîvân'ı vardır.<br />

1) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.150<br />

2) Edirne Evliyâları; s.18-22<br />

KÂDI MUHAMMED ZÂHİD;<br />

Türkistan'da yetişen büyük velîlerden. İnsanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatarak<br />

saâdete kavuşmaları için çalışan ve Silsile-i aliyye adı verilen büyük âlim ve velîlerin on<br />

dokuzuncusudur. İsmi, Muhammed bin Burhâneddîn'dir. Annesi Silsile-i aliyye<br />

büyüklerinden Yâkûb-i Çerhî hazretlerinin kızıdır. Zâhid ve Kâdı lakaplarıyla ve Semerkandî<br />

nisbesiyle bilinir. Semerkantlı olup, doğum târihi bilinmemektedir. 1530 (H.936) senesinde<br />

Semerkand'a bağlı Hisar'ın Vahş köyünde vefât etti. Kabri oradadır.<br />

Asîl ve ilim ehli bir âileye mensûb olan Muhammed Zâhid, küçük yaştan îtibâren ilim<br />

öğrendi.Temel dînî bilgileri öğrendikten sonra tasavvufa yöneldi. Nefsini ıslah edebilmek<br />

için çok gayretler sarf etti. Nefsin istediklerini yapmamak, istemediklerini yapmak sûretiyle<br />

Allahü teâlânın rızâsına kavuşmaya çalıştı. 1478 veya 1480 senesinde büyük velî<br />

Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerine talebe oldu.<br />

Muhammed Zâhid, Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin hizmetine girdi. On iki sene müddetle<br />

onun kalplere şifâ olan sohbetlerinde bulunup, velîlik derecelerinde yükseldi.HocasıYâkûb-i<br />

Çerhî hazretlerinin torunu olan Muhammed Zâhid'e daha çok îtinâ ve iltifât gösteren<br />

Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri onu tam olarak yetiştirdi. İnsanlara İslâmiyetin emir ve<br />

yasaklarını anlatmak husûsunda hilâfet verdi. İlimdeki yüksek derecesi sebebiyle Kâdı,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!