22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kabri aydınlık kalır."<br />

"Hanımının eziyet ve sıkıntı vermesine sabreden kimseye, Allahü teâlâ, Eyyûb<br />

aleyhisselâma verilen sevaptan verir."<br />

"İnsanlardan gelen sıkıntılara sabretmeyen, onlara karşılık vermeyi terk etmeyen kimse<br />

sabırlı sayılmaz."<br />

1) Μακ®λ®τ−⎬ Κεϖσερ⎩; σ.36<br />

2) Ελ−Α∋λ®µ; χ.5, σ.228<br />

3) Τεζκιρετ−⎫λ−Ηυφφ®ζ; χ.1, σ.49<br />

4) Ηιλψετ−⎫λ−Εϖλιψ®; χ.5, σ.264, χ.6, σ.3<br />

5) Ελ−⇑σ®βε; χ.3, σ.315<br />

6) Ταµ ⇑λµιη®λ Σε®δετ−ι Εβεδιψψε; (49. Βασκ⎬) σ.1099<br />

7) ⇑σλ®µ Rλιµλερι Ανσικλοπεδισι; χ.1, σ.355<br />

KABÛLÎ MUSTAFA EFENDİ;<br />

Edirne velîlerinden ve Rufâî tarîkatı büyüklerinden. Doğum târihi bilinmemektedir. 1712<br />

(H.1124) yılında Edirne'de vefât etti.<br />

İlk tahsîli ve gençliğiyle ilgili bilgi bulunmamaktaysa da iyi bir tahsîl ve terbiye gördüğü<br />

anlaşılmaktadır. Edirne'de mahkeme başkâtibi olarak vazîfe yapmaktaydı. Devamlı velîlerin<br />

hayatlarını ve menkıbelerini okumakta ve hep onlar gibi olmaya gayret etmekteydi. Gönlü<br />

Allahü teâlânın sevgisi ile yanar, gece-gündüz ibâdetlerinde; "Yâ Rabbî! Beni evliyâdan eyle,<br />

senin velî kullarından olayım. Hiç olmazsa onlar gibi olayım." diye duâ ve niyâzda<br />

bulunurdu.<br />

Edirne'de Eski Câmi adı ile anılan bir câmi, şehrin müslümanların eline geçtikten sonra<br />

yapılan ilk mâbedi olarak bilinirdi. Bu îtibârla halkın nazarında özel bir yeri bulunuyordu. Bu<br />

sebeple Mustafa Efendi de namazlarını mümkün olduğu ölçüde Eski Câmide kılmaya gayret<br />

eder ve vâz dinlerdi. Bir gün öğle namazında yine Eski Câmiye gelince câminin hınca hınç<br />

dolu olduğunu gördü. Halk o güne kadar hiç görmediği bir zâtı dinler gibiydi. Mustafa Efendi<br />

içeri girip arka sırada güçlükle oturduğu esnâda vâiz efendi konuyu değiştirerek; "Allahü<br />

teâlânın velî bir kulu olmayı arzu eden bâzı insanlar vardır. Böyleleri, her hal ve hareketinde<br />

Allahü teâlâyı râzı ederse velîlerden olur." demiş ve tekrar konusuna devâm edince, bu sözler<br />

Mustafa Efendiye tesir etti. Vazîfesinden istifâ ederek bir daha da hiç görmediği o vâizin<br />

kendine çizdiği yolda yürümeye başladı. Kendisini büsbütün doğruluğa ve ilme adadı ve<br />

mahlûkâtın hizmetine koştu.<br />

Nerede bir yoksul görse maddî-mânevî yardımda bulunurdu. Yabâni ağaçları aşılardı. Yaralı<br />

ve sakat hayvanlara bakıp, yaralarını sarardı. Kimsesizlerin işlerini görmelerine yardım<br />

ederdi. Yaptığı işlere karşılık ücret almazdı. Her ânını Allahü teâlânın rızâsı için geçirirdi.<br />

Onun bu davranışlarına hayran olup etrâfında toplananlara veya kendisinden nasihat<br />

isteyenlere; "Dostlar! Her şey Rabbin sevgisinden var oldu. O vara hizmet, O büyük yâre<br />

hizmettir." buyurdu.<br />

"Kim olursa olsun, eliniz, ayağınız tutarken, gücünüzle hayra hizmet edin. Gücünüz<br />

yoksa, güler yüz ve tatlı dille gönül alıcı olun. Onu da yapamazsanız kalbinizden iyilik<br />

dileyin. Rabbin sevdiklerine hizmet, Allahü teâlâya ibâdettir."<br />

Mustafa Efendi bu arada Selîmiye Câmii civarında bir dergâh yaptırdı. Sevenleri cemiyetteki<br />

kötülükleri düzeltip, herkese nasihat ettiğinden ve yine herkesi her hâliyle kabûl edip güzel<br />

muâmele gösterdiğinden kendisine Kabûlî hazretleri demeye başladılar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!