22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

gafletten uyandır. Selâmete erdir." diye duâ etti.<br />

O gün imâmlığı kendisi yaptı. Talebelerden biri, Sâminî hazretlerinin ileri gelen<br />

talebelerinden Miyadinli Mehmed Efendiye; "Hoca efendi mihrâbı neden bu Hâfız misâfire<br />

bıraktı" diyerek sorunca; "O, daha mürşid görmeden ilk devreyi kendi güzel ahlâkı ve istidâdı<br />

ile bir hamlede atlamıştır." cevâbını verdi.<br />

Mahmûd Sâminî hazretleri, o günü talebelerinden ayrı olarak evinde geçirdikten sonra, tekrar<br />

yanlarına çıktı. Mescidde iken İmâm Efendi de mescide girdi. Bu sırada bir talebesine;<br />

"Mustafa, Mustafa! Hâfızı bana gönder!" diye heybetli bir sesle bağırdı. Bu heybetli sesi<br />

işitenler heyecâna kapıldılar. İmâm Efendi birden bire titremeye başladı. Telaşla hocasına<br />

koştu. Vilâyet heybeti onu titretiyordu. Huzûruna varınca, onu tutup riyâzet odasına soktu.<br />

Artık o, tam bir teslimiyet içinde hocasının elini öperek bağlılığını arzetti. Sonra; "Burada ne<br />

kadar kalacağım." diye suâl edince, şöyle cevap verdi: "Allahü teâlânın dilediği kadar, bir an,<br />

bir gün, kırk gün, belki kırk yıl. Bu bir harman, bir meydan, bir devrandır. Devran da meydan<br />

da harman da senin. Zaman mahsul zamânıdır. Yiğitlik şimdi belli olur, mânevî dereceleri<br />

katetme zamânıdır. Dikkat lâzımdır.<br />

Hâfız! Hazret-iHızır'ın şerbeti, fadlına; Ahmet Merâmî hocanın emekleri ise, ilmine ve aşkına<br />

sebeb oldu. Büyüğümüz Muhammed Behâeddîn hazretleri ve diğer büyükler rehberlik ederek<br />

senin bize gelmeni işâret ettiler değil mi? Erzurum'daAyaz PaşaCâmii minâresinde okuduğun<br />

ezân-ı Muhammedî, mâneviyât âleminin erenlerini cihâda dâvet etti. Yer gök sarsıldı. Bütün<br />

evliyâ, şühedâ ve sâlihlerin rûhları Erzurum semâlarında toplandı.<br />

Hâfız! Moskofları, taşla kovaladığın zaman biz de oradaydık. Bunlar hep evliyâlığın<br />

cilveleridir. Asıl mârifet, hakîkatler ötesindeki hakîkate ermektir. Metin ol. Allahü teâlâ<br />

yardımcındır..."<br />

İmâm Efendi kısa zamanda tasavvufta yetişip kemâle erdi; on sekiz günde icâzet<br />

aldı.Vazîfesi sebebiyle üç-dört sene Palu'da kaldı. Bu arada hocasının sohbetlerinde bulundu.<br />

Daha sonra vazîfesi icâbı askerî taburla birlikte Dersim'e gitti. Taburu Dersim'den<br />

Çemişgezek'e gönderilince, senelerce orada hizmet etti. Buradan Palu'ya sık sık hocası<br />

Mahmûd-ı Sâminî hazretlerini ziyârete giden İmâm Efendi, onun duâsını alır ve sohbetini<br />

dinleyip geri dönerdi.İmâm Efendi 1909 senesinde emekliye ayrılıp Harput'a yerleşti. Bundan<br />

sonra tamâmen ilimle meşgûl oldu.Derslerinde ve sohbetlerinde bulunan pekçok zâtı<br />

tasavvufta yetiştirdi. Pekçok insanı da cehâletten kurtarıp, sâlihlerden eyledi. İlme, mârifete<br />

ve feyze susamış iki yüz bine yakın kimse onun feyz pınarından kana kana içti. Rüşd, hidâyet<br />

ve mârifete kavuştu.<br />

Sohbetlerinde aslâ siyâsî ve boş şeyler konuşulmazdı. 1911 senesinde Harput'un ileri<br />

gelenlerinden pekçok zâtla birlikte hacca gitti. Bu Hicaz seferinde; Şam, Mekke ve Medîne<br />

âlimleri kendisine çok hürmet ve ikrâmda bulundular.<br />

İmâm Efendi buyurdu ki: "İnsan Allahü teâlânın nîmetlerini düşünse, bunların şükrünü nasıl<br />

yerine getireceğinden hayret eder. Şükrünü tam mânâsı ile edâ etmek mümkün değildir.<br />

Allahü teâlâ, emirlerine itâat ve yasaklarından kaçma gibi azıcık bir şeyden râzı oluyor.<br />

Pekçok ikrâm ve ihsânda bulunuyor."<br />

"Cehennem iki türlüdür. Hem sıcak, hem soğuk Cehennem vardır. Cenâb-ı Hak kışın şiddetli<br />

soğuğunu yaratmış ki, insanlar Cehennem'in soğuğunu hatırlasınlar da ondan sakınsınlar.<br />

Yazın en sıcak günlerini de yaratmış ki bundan da Cehennem'in sıcağını hatırlasınlar da<br />

ondan sakınma çârelerine yönelsinler."<br />

"Tasavvuf, kitap ve sünnete dayanan ilâhî ve rabbânî hikmetin adıdır. Mevzuu ise, kişiyi<br />

gafletten sakındırıp, Allahü teâlâ ile berâber olmayı kazandırmaktır. Faydası da; kişiyi nefsin<br />

kötü huylarından arındırıp insanı kâmil ve Mevlâya lâyık bir kul yapmaktır."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!