22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yürüme, işlerinde aceleci olma. Konuşurken yüksek konuşma, bağırıp çağırma. Dâimâ kendin için<br />

sükûn ve sükûtu tercih et.<br />

Nefsini her zaman murâkabe edip gözet ve kontrol et. Ölümü hatırından çıkarma. Hocaların ve<br />

kendisinden ilim aldığın zâtlar için Allahü teâlâdan af ve mağfiret dile. Kur'ân-ı kerîm okumaya<br />

devâm et. Kabirleri, büyük zâtları ve mübârek yerleri çokça ziyâret et.<br />

Hayvânî zevklerine ve nefsinin arzûlarına düşkün kimselerle düşüp kalkma. Yalnız dîne dâvet<br />

yolunda böyleleriyle birlikte bulunmakta bir mahzur yoktur. Oyun ve eğlence yerleri ile söğülüp<br />

sayılan yerlere gitme. Ezan okununca câmiye gitmeye hazırlan.<br />

Seninle bir hususta istişâre etmek, danışmak isteyen kimseyi dinle. Seni Allahü teâlâya<br />

yaklaştıracağını bildiğin şeyleri ona söyle. Bu tavsiyemi de kabûl eyle. Çünkü bundan dünyâ ve<br />

âhirette istifâde edeceksin.<br />

Cimrilikten sakın. Zîrâ herkes cimrilere buğzeder. Onları sevmez. Aç gözlülük ve yalancılıktan sakın.<br />

Güzel huylu ol. İnsanları incitmekten kaçın. Her zaman her yerde temiz elbise giy. Dünyâya rağbeti<br />

ve hırsını azaltarak nefsini temizle. Dünyâ sevgisini içinden at. Kalbin temiz olsun.<br />

Yolda giderken sağa sola bakma. Dâimâ önüne bakarak yürü. Münâzara âdâbını bilmeyen ve<br />

iddiâlarını delilleriyle isbât edemeyen kimselerle söze girişmekten kaçın. Mevki ve makam peşinde<br />

koşan, halk arasındaki meselelere dalan ve bu sûretle kendilerine şöhret ve menfaat sağlamak<br />

isteyenlerin sözlerine ve aralarına karışma. Çünkü onlar bu hususta seni haklı bilseler de, sözlerine<br />

önem vermezler. Şarlatanlıkları ile seni susturmak ve utandırmak isterler. Bir cemâat içinde<br />

bulunduğun zaman seni saygı ile öne geçirmedikçe kendiliğinden ileri safa geçme. Aynı şekilde<br />

muâmele görmeden de mihrâba geçip imâm olma.<br />

Zâlim sultan ve âmirlerin yanında bulunma. Belki onlar yanında, doğru ve helâl olmayan bir iş<br />

yaparlar da onları men edemezsin. Senin sustuğunu gören insanlar onların söz ve hareketlerinden o<br />

işin hak ve doğru olduğunu sanırlar.<br />

İlim meclislerinde hiddet ve şiddet göstermekten sakın. Beni de hayırlı duâdan unutma. Bu nasîhatımı<br />

kabûl et. Onu ancak sana, senin ve bütün müslümanların iyiliği için yapıyorum."<br />

SAĞIR, KÖR, DİLSİZ VE TOPAL HANIM!<br />

İmâm-ı A'zam'ın babası Sâbit, daha bekar iken temiz ahlâklı, takvâ ve verâ sâhibiydi. Zühdü, salahı ve<br />

ilmi pekçoktu. Yüzünde bir nur vardı. Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu. Suda bir elma<br />

gördü. Elmayı alıp, abdestten sonra elinde olmayarak dişledi. Fakat tükrüğünde kan gördü. Kendi<br />

kendine; "Şimdiye kadar bana böyle bir hal olmamıştı. Buna sebep ısırdığım elma olmalı." dedi ve<br />

buna pişman oldu. Elma sâhibini bulup helallaşmak için dere boyunca gitti. Nihâyet ısırdığı elmanın<br />

ağacını buldu. Ağacın sâhibini aradı. Onun cömerd ve ihsân sâhibi biri olduğunu öğrendi. Oradakiler;<br />

"Çok cömert ve ihsân sâhibidir. Elma ağacındaki bütün elmaları alsan, alma demez. Bir tane elmadan<br />

ne çıkar." dediler. Sâbit aramalardan sonra, bahçenin sâhibini buldu ve; "Ya elmanın parasını al, yahut<br />

helâl et." dedi. Bahçe sâhibi onun haramlardan ve şüphelilerden sakınma husûsundaki gayretini görüp,<br />

hareketinin doğru olup olmadığını kontrol etmek istedi. Sâbit'e; "Helâl etmem için ne vereceksin?"<br />

diye sordu. Sâbit; "Altın istersen altın, gümüş istersen gümüş." dedi. Bahçe sâhibi; "Ben altın, gümüş<br />

istemem. Kıyâmet gününde senden dâvâcı olmamamı istiyorsan, bir teklifim var. Onu kabûl edersen<br />

hakkımı helâl ederim." dedi. Sâbit; "Teklifin nedir?" diye sordu. Bahçe sâhibi; "Benim bir kızım var;<br />

gözleri görmez, kulakları duymaz, dili söylemez, ayakları yürümez. Bunu sana nikâh etmek<br />

istiyorum. Kabûl edersen elmayı sana helâl ederim. Yoksa, yarın kıyâmet günü Allahü teâlânın<br />

huzûrunda seni mahcûb ederim." dedi. Sâbit kendi kendine; "Ey dîninde sâbit olan Sâbit! Kıyâmette<br />

tehlike ve sıkıntılara mâruz kalmaktansa buna dünyâda katlanmak daha iyidir." deyip kabûl etti.<br />

Bahçe sâhibi, teklifinin kabûl edildiğini görünce, böyle bir kimseye kızını vereceği için çok sevindi.<br />

Nikâhı yapıldı. Gece olunca Sâbit üzüntü ile nikâhlısının bulunduğu odaya girdi. Orada, gâyet süslü,<br />

güzel, sağlam, görür, işitir, konuşur, yürür bir hanımla karşılaştı. Hanım efendi kalkıp Sâbit'i<br />

karşıladı. Saygı dolu ifâdelerle konuştu. Sâbit kendi kendine; "Yâ Rabbî! Bu ne iştir. Hayal mi yoksa<br />

rüyâ mı?" dedi. Hanımın kendi nikâhlısı olduğundan şüphelenip odadan geri çıkmak istedi. Hanımı;<br />

"Niye çıkıyorsun ey Allahü teâlânın sevgili kulu? Senin helâlin benim!" dedi. Sâbit ona; "Baban seni

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!