22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

değildir?" dedi. İmâm-ı A'zamEbû Hanîfe hazretleri; "Yok olanın bir hâli böyle olursa,<br />

göklerin ve yerlerin yaratıcısı dâimî ve ebedî olanın hâli niçin böyle olmasın?" buyurdu.<br />

Dehrî yine cevap veremedi.<br />

Dehrî son olarak; "Şimdi O ne iş yapmakla meşgûldür?" diye sordu. İmâm-ı A'zam Ebû<br />

Hanîfe hazretleri buyurdu ki: "Sen bana bütün suâlleri kürsüden sordun. Ben hepsine cevap<br />

verdim. Şimdi sen oradan bir kerecik inip benim yerime gel, ben kürsüye çıkayım ve oradan<br />

cevap vereyim." dedi. Dehrî kürsüden inip Ebû Hanîfe kürsüye çıktı ve; "Allahü teâlâ senin<br />

gibi bir müşebbihi yâni Allahü teâlâyı diğer varlıklara benzeten kimseyi kürsüden indirir,<br />

benim gibi bir muvahhid yâni Allahü teâlâyı her bakımdan tek ve bir bilen bir kimseyi<br />

kürsüye yükseltir. Şimdi O'nun işi budur." buyurdu ve Rahmân sûresinin yirmi sekizinci<br />

âyet-i kerîmesinin sonunu okudu. Kendi sorduğu sorulara verilen cevaplar karşısında susan<br />

ve âciz kalan dehrî, İmâm-ı A'zam'a kendine soracağı soruların sorulmasına tahammül<br />

edemeyerek, söyleyecek söz bulamadı.<br />

İmâm-ı A'zamEbû Hanîfe hazretleri,Hammâd bin Ebî Süleymân'ın derslerine yirmi sekiz yıl<br />

devâm edip emsalsiz bir dereceye ulaştı, daha ders aldığı sıralarda fıkıhta tanınıp meşhûr<br />

oldu. Bu hususta şöyle demiştir: "Ben ilim ve fıkıh ocağında yetiştim. İlim erbâbıyla berâber<br />

bulundum. Fıkıhta en değerli bir hocaya devâm ettim." Hocası Hammâd'ın dersine devâm<br />

ettiği sırada sık sık Hicaz'a gidip Mekke ve Medîne'de çoğuTâbiînden olan âlimler ile<br />

görüşür, onlardan hadîs rivâyeti dinler ve fıkıh müzâkereleri yapardı. İmâm-ı A'zam'ın<br />

hocalarından en meşhûru, fıkıh ilminde hocası olan Hammâd bin Ebî Süleymân'dır.<br />

İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe hazretlerinin Kûfe'de tahsîl ettiği hocalarından bâzıları şunlardır:<br />

Âmir bin Şerâhil eş-Şa'bî, Süleymân bin Mihrân el-A'meş, Ebû İshak es-Sebîî, Hâkim bin<br />

Uteybe, Mansûr bin Mu'temir et-Teymî<br />

Kûfe dışında diğer ilim merkezlerine de giden İmâm-ı A'zamEbû Hanîfe hazretleri bâzan bir<br />

sene süren seyâhatlerinde Mekke ve Medîne'ye gitti. Bu beldelerin meşhûr âlimleriyle<br />

görüşüp onlardan ilim öğrendi. Elli beş defâ hac yaptı.<br />

İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe hazretlerinin Kûfe dışındaki diğer şehirlerde ilim öğrendiği<br />

hocalarından bâzıları da şu zâtlardır:<br />

Tâbiîn büyüklerindenAmr bin Dînâr el-Cümahî, Ebû Zübeyr Muhammed, İbn-i Şihâb<br />

ez-Zührî, hazret-i Ebû Bekr'in torunu Kâsım bin Muhammed, Medîne'nin meşhûr<br />

âlimlerinden Hişâm bin Urve ve Yahyâ bin Saîd el-Ensârî, Basra'daki en meşhûr âlimlerden<br />

Eyyûb bin Keysân es-Sahtiyânî, Katâde bin Diâme, Bekr bin Abdullah Müzenî.<br />

AyrıcaPeygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem torunlarından Zeyd bin Ali'den ve<br />

Muhammed Bâkır'dan da ilim ve mârifet öğrenen İmâm-ı A'zam'a, Muhammed Bâkır<br />

hazretleri buyurdu ki: "Ceddimin şerîatini bozanlar çoğaldığı zaman sen onu<br />

canlandıracaksın, sen korkanların kurtarıcısı, şaşıranların sığınağı olacaksın. Şaşıranları<br />

doğru yola çevireceksin.Allahü teâlâ yardımcın olacak."<br />

Eshâb-ı kirâmdan İbn-i Abbâs'ın ilmini Mekke fakîhi Atâ bin Ebî Rebâh ve İkrime'den,<br />

hazret-i Ömer ve onun oğlu Abdullah'tan nakledilen ilimleri Abdullah bin Ömer'in âzâdlısı<br />

Nâfî'den öğrendi. Böylece, Eshâb-ı kirâmdan İbn-i Mes'ûd ve hazret-i Ali'den nakledilen<br />

ilimleri de buluşup görüştüğü Tâbiînden öğrendi. İlimde hiç kimseye nasîb olmayan yüksek<br />

bir dereceye ulaştı.<br />

Tasavvuf ilmini de Silsile-i aliyye denilen evliyânın büyüklerinden olan Câfer-i Sâdık'tan<br />

öğrendi. Onunla sohbet edip feyiz alarak tasavvufta yüksek makâma ulaştı.<br />

Zâhirî ve mânevî ilimlerde zamânının en büyük âlimi olanİmâm-ı A'zam bir gün Halîfe<br />

Mansûr'un yanına girdi. Orada bulunan Îsâ bin Mûsâ, Mansûr'a; "Bugün dünyânın en büyük<br />

âlimi bu zâttır." dedi. Halîfe Mansûr; "Ey Nûmân, bu ilmi kimden aldın?" diye sorunca;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!