22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

3) Tâc-üt-Tevârîh; c.2, s.576<br />

4) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.49<br />

5) İslâm Âlimleri<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.12, s.217<br />

İDRİS-İ MUHTEFÎ;<br />

On altıncı ve on yedinci yüzyıllarda Anadolu'da yaşamış olan evliyâdan. Bayramiyye<br />

yolunun Melâmiyye koluna mensuptur. İsmi Ali'dir. Halk arasında Hacı Ali Bey diye bilinir.<br />

Terzilik mesleğiyle meşgûl olduğu için İdris, kendi hallerini ve yakınlarını insanlardan<br />

gizlediği için Muhtefî lakaplarıyla anılmıştır. Aslen Rumeli'deki Tırhala'dandır. Doğum târihi<br />

bilinmemektedir. 1615 (H.1024) senesinde İstanbul'da vefât etti. Kabri, Kasımpaşa'da<br />

Kulaksız Câmii karşısında Okmeydanı'nın Haliç Tersânesi'ne bakan kısmındadır.<br />

Kânûnî Sultan Süleymân'ın vezîr-i âzamı olan Rüstem Paşanın terzibaşısının kardeşinin oğlu<br />

olan Ali Efendi, Tırhala'dan getirilerek amcasının yanında yetiştirildi. Rüstem Paşa, 1548'de<br />

İran Seferinden dönerken Ankara yakınlarına gelince, Bayramiyye yolu büyüklerinden<br />

Hüsâm Efendiyi berâberindekilerle birlikte ziyârete gitti. Sohbet esnâsında orada<br />

bulunanlarla tek tek tanışan Hüsâm Efendi, Terzibaşının yeğeni olan genç Ali Efendiye<br />

gelince onun ne işle meşgûl olduğunu sordu. Terzilik mesleğiyle uğraştığı söylenince,<br />

terzilerin pîri olarak kabûl edilen İdris aleyhisselâma nisbetle ona İdris lakabını verdi. Ali<br />

Efendiyi hizmetine ve talebeliğe kabûl etti. Bir müddet Hüsâm Efendinin hizmetinde ve<br />

sohbetinde bulunan Ali Efendi, tasavvuf yolunda ilerledi. Daha sonra İstanbul'a gelen Ali<br />

Efendi, ticâretle meşgûl oldu. İlk zamanlar ticâret sebebiyle Belgrad, Filibe, Sofya, Edirne,<br />

Gelibolu gibi memleketlere gitti. Gittiği yerlerdeki âlim ve evliyâ zâtların sohbetlerinde<br />

bulunup tasavvuf yolunda yükseldi. Defâlarca hac vazîfesini yapmak için Hicaz'a gitti.<br />

Oradan Yemen'e gitti. Son zamanlarında ticâreti bırakıp İstanbul Fâtih Çarşamba'da Mehmed<br />

Ağa Câmii yakınındaki evinde ikâmet etti. Ticâreti, emrinde bulunan kimseler yürüttüler.<br />

Çevresinde Hacı Ali Bey diye meşhûr olan bu zât, insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını<br />

anlattı. Bir çok halleri ve kerâmetleri görüldüğü halde bunları insanlardan gizledi. Bu sebeple<br />

gizleyen mânâsına "Muhtefî" lakabıyla anılmaya başlandı. Sözleri, halleri ve yaşayışıyla<br />

İslâmiyetin emrettiği gibi olmasına rağmen onu çekemeyen bâzı kimseler aleyhinde dedikodu<br />

etmeye başladılar. Onu küfürle ve sapıklıkla ithâm edenler oldu. Hattâ hakkındaki ileri geri<br />

konuşmalar zamânın pâdişâhına kadar ulaştı. Pâdişâh, hakkında araştırma yapılıp,<br />

söylenilenler doğru ise cezâlandırılmasını emretti. Fakat halk arasında Hacı Ali Bey diye<br />

meşhûr olduğu için "İdris-i Muhtefî" isminde kimseyi bulamıyorlardı. Onun hakkında<br />

soruşturma yapmakla vazîfelendirilen tercüman Şeyhi Ömer Efendi, iyi halleriyle ve akıllı bir<br />

kimse olarak tanıdığı Hacı Ali Beyi dâvet etti. İdris-i Muhtefî hakkında bâzı şeyler sordu ve<br />

onun bozuk inanış ve hareketlerinden bahsederek; "Şehrimizde büyük bir fitne peydâ oldu.<br />

Hiçbir yolla mâni olunamadı. Netice nereye varacak bilemiyoruz. Ali Bey bu hususta sizin<br />

görüşünüz ve düşünceniz nedir acabâ? Bu fitne nasıl bertaraf edilebilir. İdris derler bozuk<br />

îtikâtlı ve sapık bir kimse ortaya çıkmış. Sözleri ve hareketleri sebebiyle katl edilmesi<br />

gereken bu kimse nice müslümanın dalâlet ve sapıklık çukuruna düşmesine sebeb olmuş,<br />

başına topladığı serseri kimselerden olan bir gürûhla birlikte fitnelerini yaymaktaymış. Bu<br />

zamâna kadar ne kendisi, ne de etrâfındakilerden kimse ele geçirilemedi. Bu hususta sizin<br />

bildiğiniz bir şey var mı, yardımınız olur mu?" dedi.<br />

Ömer Efendinin sözü bitince söz alan Hacı Ali Bey; "Siz hiç o adamı gördünüz mü?<br />

Dediğiniz halleri o kimse sizin huzûrunuzda îtirâf etti mi? Yâhut o kimsenin halleriyle ilgili<br />

olarak size kesin bir bilgi ulaştı mı?" diye sordu. Ömer Efendi ve yanındakiler bu sorulara<br />

"Hayır" diye cevap verdiler. Hacı Ali Bey tekrar söz alıp; "O halde hakkında kesin bilgi<br />

sâhibi olmadığınız bir müslüman hakkında bu derece iftirâ ve taşkınlık edilmesinin sebebi<br />

nedir?İşte sizin bahsettiğiniz ve hakkında pekçok şeyler söylediğiniz kimse benim. İsmim

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!