22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İbrâhim Tennûrî hazretleri hocası Akşemseddîn hazretlerinden icâzet aldıktan sonra, onun<br />

izni ile, Kayseri'ye yerleşerek bir tekke kurdu. Talebeler yetiştirmeye ve halka İslâmiyetin<br />

emir ve yasaklarını öğretmeye başladı. Rivâyet edilir ki, şeyhde zaman zaman tasavvuf<br />

yolunda bulunanlarda görülen ve kabz denilen sıkıntı hâli vâki olurdu. Bir defâsında bu hâl<br />

uzun sürüp gideremeyince, şeyhi Akşemseddîn'le görüşmek üzere yola çıktı. Rüyâsında<br />

Akşemseddîn hazretleri ona emredip; "Sıcak bir tandır (tennûr) üzerine oturup terlemen<br />

gerekir." dedi. Ertesi gün İbrâhim Tennûrî, sıcak bir tandır üzerine oturup, tepeden tırnağa<br />

terledikten sonra, kabz hâli, "Bast" hâli denilen tasavvuftaki rahatlama ve sevinçli olma<br />

hâline döndü ve sıkıntıdan kurtuldu. Akşemseddîn hazretleriyle karşılaşınca, rüyâsını anlattı.<br />

Şeyh Akşemseddîn bunu hoş karşılayıp, kabz hâli olunca böyle yapmasını tavsiye etti.<br />

Bundan sonra İbrâhim Tennûrî, yetiştirdiği talebeler kabz hâline girdiklerinde, sıcak tandır<br />

üzerine oturtur, çok su içirmekle onu iyice terletirdi. Bu usûlle bast hâline döndürüp irşâd<br />

ederdi. Bu yüzden Tennûrî diye meşhûr oldu.<br />

İbrâhim Tennûrî hazretlerinin tasavvuf hal ve derecelerini bildiren Gülzâr adlı eseri çok<br />

kıymetlidir. O, bu eserini 25 Şubat 1453 târihinde tamamlayarak, Fâtih Sultan Mehmed Hana<br />

ithâf ve takdim etmiş, pâdişâhın birçok ihsân ve iltifatlarına nâil olmuştur. İbrâhimTennûrî<br />

hazretlerinin hocası Akşemseddîn'le birlikte İstanbul'un fethinde de bulunduğu rivâyet<br />

edilmiştir.<br />

İbrâhim Tennûrî hazretleri ilâhiler de söylemiştir.<br />

KAHRIN DA HOŞ LÜTFUN DA HOŞ<br />

Câna cefâ kıl ya vefâ<br />

Kahrın da hoş lütfun da hoş<br />

Ya derd gönder ya devâ<br />

Kahrın da hoş lütfun da hoş.<br />

Hoşdur bana senden gelen<br />

Ya hil'at ü yahut kefen<br />

Ya tâze gül yahut diken<br />

Kahrın da hoş lütfun da hoş.<br />

Gelse celâlünden cefâ<br />

Yâhut cemâlünden vefâ<br />

İkisi de cânâ safâ<br />

Kahrın da hoş lütfun da hoş.<br />

Ger bâğ u ger bostân da<br />

Ger bend u ger zindân da<br />

Ger vasl u ger hicrân da<br />

Kahrın da hoş lütfun da hoş.<br />

Ey pâdişâh-ı lemyezel<br />

Zât-ı ebed hayy-ı ezel<br />

Ey lutfu bol kahrı güzel<br />

Kahrın da hoş lütfun da hoş.<br />

Ağlatırsın zârî zârî<br />

Verirsin cennet ü hûrî<br />

Lâyık görür isen nârı<br />

Kahrın da hoş, lütfun da hoş.<br />

Gerek ağlat gerek güldür<br />

Gerek dirilt gerek öldür<br />

Bu Âşık hem sana kuldur<br />

Kahrın da hoş lütfun da hoş.<br />

1) Şakâyık-ı Nu'mâniyyeTercümesi (Mecdî Efendi); s.247<br />

2) Nefehât-ül-Üns; s.688

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!