22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

dedim. Mübârek hocamız herkese selâm verip, garîb oğlu Derviş OsmanEfendinin başı<br />

ucunda oturdu. Şehid rûhuna bir Fâtiha okuyup, sevâbını bağışladı ve murâkabeye daldı. Ben<br />

hocamın karşısında babamın da ayak ucunda idim. Bir anda Allahü teâlânın ihsânlarına<br />

kavuştum. Vefât eden babam, mübârek başını kaldırdı. Kimyâ tesiri olan nazarıyla yüzüme<br />

bakıp, tebessüm ederek tâziyede bulundu. O anda mübârek göğsünden şimşek gibi bir nûr<br />

parladı. Kalbim titredi, üzüntü ve elem gidip, yerine sürûr ve lezzet doldu. Babamı bu hâlde<br />

görünce, bayramlıklarını giymiş bir çocuk gibi sevindim. Üzüntülü duran ahbablar bu<br />

sevincime bir mânâ veremeyip hayret ettiler. Allahü teâlânın ihsânı ve mübârek hocamın<br />

himmeti bereketi ile olan bu hâdiseyi oradakiler görememişti.<br />

Hocamız oradan ayrıldıktan sonra babamın yüzünü açıp baktım. Güler gibi bir hâli vardı.<br />

Yüzü nûrlu, bedeni sıcak ve yumuşak idi. Sanki uyuyordu.Cenâze namazına çevre köyler ve<br />

bütün Siirt halkı geldi.Namazını hocamız kıldırdı. Onun vefâtına benden başka herkes<br />

üzüldü. Âlemin babası olan hocamız, bu yetimine şefkat edip iltifât eylediğinden, merhum<br />

babamdan sonra onun hizmetleri bize mîras kaldı. Mübârek hocam, bu bozuk huyluyu nice<br />

hikmet şurupları ile terbiye eyledi. Kalb hastalıklarından beni kurtardıktan sonra, kendi<br />

muhabbeti ile yaktı. Böylece bende, âhiret hâllerinde yakîn hâsıl oldu. Tevekkül etme, dert ve<br />

belâlara, ibâdete ısrarla devâm etmeye tahammül, her işe rızâ gösterme hâli hâsıl oldu. Pek<br />

kıymetli, lezîz nîmetler ihsân edildi. Hepsinden daha evlâsı ve kıymetlisi ise,Allahü teâlânın<br />

zâtında ve sıfatlarında bilgi sâhibi olmaya, mârifetullaha kavuştum.<br />

İbrâhim Hakkı hazretleri, babasının vefâtından sonra hocasının emriyle Erzurum'a gitti.<br />

Amcalarının da teşvikleriyle sekiz sene ilim tahsîl etti. Burada tahsîlini bitirdi, fakat gönlü,<br />

hocası İsmâil Fakîrullah hazretlerinin ateşiyle yanıyordu. 1728 (H.1140) senesinde yirmi beş<br />

yaşında iken tekrar Tillo'ya geldi. Burada hocasının 1734 (H.1147) senesinde vefâtına kadar<br />

hizmetiyle şereflendi. Sonra Erzurum'a döndü. Küçük yaşta ayrıldığı Hasankale'ye gelip,<br />

yerleşti.<br />

İbrâhim Hakkı hazretleri, Hasankale'de evlendi, sonra İstanbul'a gitti. Mahmûd Han ile<br />

görüştü ve saray kütüphânesinde çalışmalar yaptı. Bir sene sonra talebe yetiştirmek için<br />

Abdurrahmân Gâzi Zâviyesine tâyin edilerek Erzurum'a geldi.Talebe yetiştirmek için, uzun<br />

ve yorucu bir çalışmaya girdi. Hanımı Firdevs Hâtun'dan, İsmâil Fehim ve Ahmed Naîmî<br />

isminde iki oğlu dünyâya geldi.<br />

1755 (H.1169) senesinde tekrar İstanbul'a gitti. Sarayda, dîvân kâtibi Ali Efendi başta olmak<br />

üzere, pekçok kimselerle dost oldu. Sultan Üçüncü Mustafa Han zamânında da Abdurrahmân<br />

Gâzî zâviyesinin berâtı yenilendi.<br />

İbrâhim Hakkı hazretleri, 1763 (H.1177) senesinde hâtıralara bağlılığı ve vefâ duygusunun<br />

çokluğundan, hocasının memleketi olan Tillo'ya gitti. İsmâil Fakîrullah hazretlerinin torunu<br />

Fâtıma Hâtunla evlendi. Orada kaldı. Talebe yetiştirmeye burada da devâm eden İbrâhim<br />

Hakkı bir sene sonra hacca gitti. Dönüşünde tekrar talebe okutmaya devâm etti.<br />

İbrâhim Hakkı hazretleri, zaman zaman Tillo'da, "Cebel-i Ra'sil Kuvâ" ismindeki tepeye<br />

çıkardı. Talebelerine de; "Bu tepe, yakında büyük bir nâma kavuşacaktır." derdi. Bu tepeye<br />

bir musallâ taşı yaptırdı. Her uğradığında oraya otururdu. Ölümü, âhireti ve hesâbı<br />

düşünürdü. Yine bir gün üç talebesi ile bu tepeye çıktı. Üçünün de ismi Mahmûd'du. Onlara;<br />

"Sübhânallah! Hepinizin adı da Mahmûd. Herbiriniz de amcalarınızın kızı ile evleneceksiniz.<br />

Fakat sâdece biriniz Allahü teâlânın evliyâ kulları arasında yüksek derecelere sâhib olup;<br />

"Memduh" lakabıyla isimlendirilecektir. Ona her taraftan akın akın talebe ilim öğrenmeye<br />

gelecektir. O, bu tepeye bir ev yaptırıp herkesin hidâyete kavuşmasına vesîle olacaktır."<br />

buyurdu. Talebeler de kendi kendilerine; "Mübârek hocamızın müjde verdiği o kimse ben<br />

olsam." diye temennî ettiler. Bir müddet sonra içlerinden ikisi ayrıldı. İbrâhim Hakkı<br />

hazretleri yanında kalan Mahmûd'a; "Biraz önce müjde verdiğim Mahmûd sensin. Fakat bu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!