22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Daha uzun zamanda gelmek gerekmez mi?" deyip, inanmadı. İbrâhim Gülşenî hazretleri;<br />

"Biz ömrümüzde hiç yalan söylemedik. Yalan söyleyeni de sevmeyiz. Fakat şunu iyi biliniz<br />

ki, Allahü teâlânın sevdiği kulların himmeti dağları eritir. Bizim bir aylık yolu on yedi günde<br />

gelmemiz şaşılacak şey değildir ki... İnanmıyorsanız işte mektup. Bugünkü târihe, bir de<br />

mektuptaki târihe bakınız." buyurdu. Bu hal karşısında, duraklayan Halîl, mektubu aldı ve<br />

yanındaki dîvân beyine verdi. Târihi okudular, tam on yedi gün olduğunu gördüler. Mahcûb<br />

olan Halîl; "Efendim! Bu, sizin kerâmetinizden başka bir şey değildir." dedi. İbrâhim Gülşenî<br />

de; "Mâdemki evliyânın tasarruf etme gücüne inanıyorsunuz, öyle ise babanıza karşı<br />

gelmemelisiniz." Eğer bozuk niyetinizi düzeltmezseniz, sizi bu gece cezâlandırırız." dedi. O<br />

sırada Vâli Halîl; "Yarın İbrâhim Gülşenî'yi öldürteyim." diye düşünüyordu. O gece<br />

rüyâsında, İbrâhim Gülşenî'nin kendi boğazını sıkarak; "Bre zâlim! Yaptığın zulümler yetmez<br />

mi ki, cenâb-ı Hakk'ın hâlis kullarına da kötülük düşünürsün?" dedi. Halîl boğulacak gibi<br />

oldu. Yattığı yerde ellerini kaldırarak tövbe etti. Uyandığında ter içinde kalmış, çok<br />

korkmuştu. Yatağından kalkıp düşünmeye başladı. İbrâhim Gülşenî, o gece Kâdıasker<br />

Alâyi'nin evinde misâfirdi. Gece yarısı olunca, ev sâhibini uyandırdı ve; "Haydi Vâli Halîl'in<br />

konağına gidelim." buyurdu. Gece yarısıHalîl'in konağına girdiler. Yattığı yerin kapısına<br />

gelince, yüksek sesle; "Ey Halîl! Tövbe ettin mi, yoksa hâlâ beni öldürme fikrinde misin?"<br />

dedi. Vâli Halîl, ağlıyarak kapıdan çıktı ve İbrâhim Gülşenî'ye; "Efendim! Yaptıklarıma<br />

pişmân oldum. Tövbe ettim. Yalvarıyorum bana duâ buyurunuz. Bundan sonra hiç kimseye<br />

zulüm etmiyeceğim." dedi.<br />

Sultan Hasan'ın devlet adamlarından ikisi, İbrâhim Gülşenî'yi ziyârete geldiler. Gelenler daha<br />

söze başlamadan, birisine; "Senin bu gece niyet ettiğin şey makbûldür. Fakat buradaki<br />

malından değil, köyden gelecek olandan ver. Kendi yerine gönderdiğin vekilin sâlih bir<br />

kimsedir. İnşâallah senin için hac eder. Yalnız ücretini bol ver." dedi. Diğerine de; "Niçin<br />

sabah gusl edip tövbe etmedin? Burada oturma. Git, çabuk gusl abdesti al gel." buyurdu.<br />

Meğer, o iki kimsenin birisi yerine hacca vekil gönderecekmiş. Düşündüğü bir kimsenin bu<br />

işi yapıp yapamayacağı hakkında tereddüd ediyordu. Vereceği paranın helâlden olup<br />

olmadığında da şüphesi vardı.<br />

Devlet adamı, İbâhim Gülşenî hazretlerinden bu kerâmetleri görünce, hemen Sultan Hasan'a<br />

gitti. Olanları anlattı. Sultan, İbrâhim Gülşenî'nin büyüklüğünü daha iyi anladı ve onu<br />

memnun etmek için Kâdı Hasan'ı çağırdı. "Git, İbrâhim Gülşenî'yi ziyâret et. Bizden selâm<br />

söyle. Bizi duâdan eksik etmesin." diyerek pekçok hediyeler gönderdi. Kâdı Hasan, İbrâhim<br />

Gülşenî'nin huzûruna gidip, selâmı söyledi ve hediyeleri arz eyledi. Selâmı alan İbrâhim<br />

Gülşenî, hediyeleri kabûl etmedi. Kâdı hediyeyi mutlaka vermek için zorlayıp duruyordu. Bu<br />

ısrar karşısında İbrâhim Gülşenî; "Kâdı Efendi! Bana hediyeyi vermek için uğraşıp<br />

duracağına, acele evine git, kitapların yanıyor!" buyurdu. Kâdı süratle evine vardı ve<br />

mangaldan sıçrayan ateşin kütüphânesini yakmaya başladığını gördü. Eğer yetişmese,<br />

kitaplarının hepsi ve evi yanacaktı. İbrâhim Gülşenî'nin bu kerâmetini de görünce, ona olan<br />

yakınlığı ve bağlılığı bir kat daha arttı. Bu arada gusl için gönderdiği kimse abdest alıp geldi.<br />

İbrâhim Gülşenî ona tövbe ettirdi. Tövbeden sonra o kimse velîlik hallerine kavuştu.<br />

Babası Uzun Hasan ve kardeşi Halîl'in ölümünden sonra tahta çıkan SultanYâkûb da İbrâhim<br />

Gülşenî'ye izzet ve îtibâr gösterdi. Onun için Tebriz'de bir zâviye inşâ ettirdi. Fakat İbrâhim<br />

Gülşenî bu zâviyede irşâd, insanlara hak ve hakikatı anlatma vazîfesine uzun süre devâm<br />

edemedi.<br />

Erdebil Hânedânına mensup Safevî Eshâb-ı kirâm düşmanları, Tebriz'deki Ehl-i sünnet<br />

müslümanları ortadan kaldırmak ve İbrâhim Gülşenî'ye zulmetmek için harekete geçtiler.<br />

Ateşe tapan mecûsîler ile birleşerek, Tebrîz'i işgâl ettiler. Her tarafı yakıp yıktılar. Önlerine<br />

gelen genç, yaşlı, kadın, erkek demeden herkesi öldürmeğe başladılar. İbrâhim Gülşenî<br />

hazretleri bu fitneden kurtulmak için hicrete karar verdi. Mâcerâlı bir yolculuktan sonra oğlu<br />

Ahmed Hayâlî ile Diyarbakır'a ulaştı İbrâhim Gülşenî'ye, şehrin hâkimi, Âmir Bey ile kardeşi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!