22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ömrünün sonlarına doğru gözlerinin görme hassası gidip, iki gözü de görmez olmuştu. Bir<br />

ilâç yapılıp, Allahü teâlânın izni ile bir gözü açıldı. Ömrünün sonuna kadar, o bir tek gözü ile<br />

yetindi. Hiçbir zaman dünyâya rağbet gözüyle bakmadı.<br />

Osmanlı âlimlerindenTaşköprüzâde diye tanınan Ahmed bin Mustafa, Şakâyik-ı<br />

Nu'mâniyye isimli meşhûr eserinde, Seyyid İbrâhim'i anlatırken buyuruyor ki: "Ölüm<br />

hastalığında Seyyid İbrâhim'i ziyârete gittim. Vefâtı yaklaşmıştı. Geldiğimi anlayınca gözünü<br />

açıp; "Hak teâlâ hazretleri çok kerîm ve latîftir. O'nun, târif ve tavsîfin çok üstünde, hadsiz ve<br />

hesapsız olan lütuf ve keremi bana müşâhede olundu." buyurdu. Bundan sonra yine<br />

kendinden geçip gözlerini kapadı. Yanından ayrıldığım gece vefât ettiğini öğrendim."<br />

Ömrünün sonlarına doğru rahatsızlandı. Hastalığı sırasında hep, Allahü teâlânın yüce ismini<br />

tekrarlıyordu. 1528 (H.935) senesinde vefât etti. Vefâtında yaşının doksanı geçmiş olduğu<br />

rivâyet edilmektedir. Cenâzesi,Ebû Eyyûb-i Ensârî hazretlerinin câmiine yakın bir yerde<br />

defnolundu."<br />

ACABA DİLİ DÖNER Mİ?<br />

Zamânında bulunan haddini bilmez bir kimse, Seyyid İbrâhim'e dil uzatıp gıybetini yapar, hakkında<br />

uygun olmayan şeyler söylerdi. Bu kimsenin yaptıkları, söyledikleri, defâlarca Seyyid İbrâhim'e haber<br />

verildiği hâlde, o bir cevap vermeyip hep sükût eder ve sabrederdi.<br />

Yine birgün o kimsenin, haddi aşarak ve daha da ileri giderek söylediklerini kendisine haber verdiler.<br />

Önceki söyledikleri yara olarak kalbinde durduğu ve hiçbir şey söylemeyip hep sabrettiği hâlde, bu<br />

defâ çok üzülüp gayrete gelerek; "Acabâ şu anda lisânı (dili) döner, hareket eder mi ki?" dedi.<br />

Mübârek gönlü çok incinip, o kimseye; "Dili kurusun." diye bedduâ etti. O gece, o kimsenin dili<br />

tutuldu ve ölünceye kadar hiç konuşamadı. O kimsenin bu acıklı halini görenler, Allahü teâlânın velî<br />

kullarına dil uzatmanın, karşı gelmenin ve edebsizce sözler söylemenin ne kadar tehlikeli olduğunu ve<br />

ne ağır belâ ve musîbetlere uğranacağını anladılar.<br />

1) Şakâyik-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.319<br />

2) Şezerât-üz-Zeheb; c.8, s.206<br />

3) Sicilli Osmânî; c.1, s.92<br />

4) Kâmûs-ul-A'lâm; c.1, s.531<br />

5) AmasyaTârihi; c.3, s.225<br />

6) Tâc-üt-Tevârih; c.5, s.231<br />

7) İslâm Âlimleri<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.14, s.133<br />

İBRÂHİM GÜLŞENÎ;<br />

Evliyânın büyüklerinden. İsmi, İbrâhim bin Muhammed bin İbrâhim bin Şehâbeddîn bin<br />

Aydoğmuş bin Gündoğmuş bin Oğuz Atâ'dır. Lakabı Gülşenî olup, 1426 (H.830)da<br />

Âzerbaycan'da doğdu. 1534 (H.940) senesinde Mısır'da vefât etti.<br />

Babası Emîr Muhammed, asîl bir Türk âilesindendir. Emîr Muhammed vefât ettiğinde<br />

İbrâhim'in yaşı küçüktü. Amcası SeyyidAli onun terbiyesi ve eğitimi ile meşgûl oldu. Değerli<br />

hocalara göndererek ilim tahsîline gayret etti. Çok zekî ve kâbiliyetli olan İbrâhim, kısa<br />

zamanda akranları arasında en ileri dereceye kavuştu. Tefsîr, hadîs ve fıkıh ilminde âlim<br />

oldu. Bilgisini daha da arttırmak için, o zamânın ilim, irfân merkezi olan Semerkand'a gitmek<br />

üzere yola çıktı. Yorucu yolculuklardan sonra Tebrîz'e ulaştı. Sultan Uzun Hasan'ın<br />

Kâdı'l-kudâtı Mevlânâ Hasan ile sohbet etti. Mevlânâ Hasan, İbrâhim'in âlim ve fazîletli biri

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!