22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

olmadığı husûsunda tereddüde düştü. Hilâlin görünüp görünmediği husûsunda, Muhammed<br />

bin Hârûn hazretlerine gidildi. O da keşf yoluyla SeyyidBurhâneddîn'in doğduğunu anlayıp,<br />

gelenlere; "Dün gece mübârek bir çocuk dünyâya geldi. Gidin, onun süt emip emmediğine<br />

bakın." buyurdu. Annesi, evliyânın büyüklerinden Ebü'l-Feth Vâsıtî'nin kızı Seyyide Fâtıma<br />

Hanıma sorulduğunda, çocuğu için; "Bugün fecr vaktinden beri hiç emmedi." dedi. Durum<br />

Muhammed bin Hârûn'a bildirildiğinde; "Seyyide Fâtıma Hanım üzülmesin. Akşam olunca<br />

çocuğu emer. Ramazân-ı şerîfin birinci günü olduğu için emmemiştir." buyurdu. Böylece<br />

Ramazana girildiği anlaşıldı.<br />

Seyyid İbrâhim anlatır: "Hem babamın sulbünde, hem de annemin rahmindeyken, Allahü<br />

teâlâ bana pekçok lütuf ve ihsânlarda bulundu. Doğduğum zaman hilâlin göründüğü daha<br />

anlaşılmamışken, o gün Ramazân'ın başladığını insanlara müjdeledim. Bu benim dünyâya<br />

gelişimin ilk kerâmetiydi.Altı yaşıma gelince, Allahü teâlâ, bana yüce âlemdeki şeyleri<br />

gösterdi. Sekiz yaşımda, Levh-i mahfûzu ve onda olan şeyleri müşâhede edip gördüm. Dokuz<br />

yaşımda, semâ ve onda olan şeylerin sırrını çözdüm. Fakat asıl olanlar, on dört yaşımdayken<br />

oldu. Bunlar, Rabbimin bana sonsuz ihsânlarından birkaçıdır. Bunlardan dolayı Allahü<br />

teâlâya hamd ederim."<br />

Seyyid İbrâhim Burhâneddîn Desûkî; Necmüddîn Mahmûd İsfehânî'den ilim öğrendi ve<br />

feyzlerinden istifâde etti. Ayrıca Abdürrazzâk hazretlerinin de teveccühlerine kavuştu.<br />

Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî hazretlerinden de ilim öğrendi. Abdüsselâm bin Meşiş hazretlerinin<br />

rûhâniyetinden istifâde ettiği gibi, Peygamber efendimizin rûhâniyetlerinden de vâsıtasız<br />

olarak feyz aldı. Pekçok âlim, velî ve kâdı, onun talebesiydi. Arapça, Farsça, Süryânice,<br />

İbrânice ve diğer dillerle konuşurdu. Derin ilme sâhip evliyâdandı.<br />

Bir gün Seyyid İbrâhim Desûkî'yi imtihân etmek niyetiyle, yedi kişi yola çıktı. Desûk<br />

nahiyesi yakınlarına geldiklerinde İbrâhim Desûkî, talebelerinden birini bunlara gönderdi.<br />

Talebe, kendisini Seyyid İbrâhim Desûkî'nin gönderdiğini, geri dönmelerini istediğini<br />

bildirdi. İmtihan için gelenler biraz tereddüd ettiler. O anda kendilerini bir sahrada buldular.<br />

Uzun müddet burada perişan bir halde kaldılar. Yiyecek bir şey bulamayıp ot yediler.<br />

Üzerlerindeki elbiseleri eskidi. Lime lime olup dökülmeye başladı. Büyük bir zâtı imtihân<br />

etmek isteği ile bu hâle geldiklerini anlayıp, tövbe ettiler. Onların bu hallerine vâkıf olan<br />

Seyyid İbrâhim, talebesini tekrar onların yanına gönderdi. Talebe onlara; "Artık buradan<br />

gidiniz!" dedi. O kişiler etraflarına bakınırken, bir anda kendilerini İbrâhim Desûkî<br />

hazretlerinin huzûrunda buldular. Seyyid hazretleri onlara; "Haydi hazırladığınız suâlleri<br />

söyleyin!" buyurdu. Onlar da; "Efendim, biz bir kabahat işledik. Bundan çok üzgünüz,<br />

affınızı ve bizi talebeliğe kabûl etmenizi istiyoruz." dediler. Seyyid İbrâhim Desûkî de<br />

bunları affedip, talebeliğe kabûl etti.<br />

İbrâhim Desûkî hazretleri, birkaç talebesini alış-veriş için şehre gönderdi. Şehirde talebeler,<br />

bir iftirâya uğrayıp, zâlim bir vâli tarafından zindana atıldılar. Hallerini mektupla hocalarına<br />

bildirdiler. Seyyid İbrâhim Desûkî hazretleri, vâliye şu satırları yazıp gönderdi:<br />

Gece okları ulaşır hedefe,<br />

Atılırsa huşû yayları ile.<br />

Menzile kavuşmak için erler kalkar,<br />

Rükû ile berâber secdeyi uzatırlar.<br />

Ellerini açıp Allah'a,<br />

Gönülden ederler duâ,<br />

Ok yaydan çıkınca,<br />

Zırh bile etmez fayda.<br />

Mektup vâliye ulaşınca, vâli, arkadaşlarını topladı. "Şunlara bakın hele, hocaları bana bir<br />

mektup göndermiş." dedi ve ağır hakâretlerde bulunup, mektuptaki şiiri okumaya başladı.<br />

Tam (Ok yaydan çıkınca) mısrasına gelince, bir ok gelip, vâlinin göğsüne saplandı ve

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!