22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ulamadım." Ayrıca; "Dervişler, fakir ve yoksullar ilim sâyesinde sultanlar sofrasında<br />

otururlar." buyurmuştur. Bir de Abdülhak-ı Dehlevî, "İnsanın göğsünü genişleten şeylerden<br />

biri ilimdir." demiştir.<br />

Şek ve şüpheden uzak olan doğru, sağlam, sarsılmayan şüphe ve tereddüt bulunmayan<br />

îtikâda, îmâna yakîn adı verilir. Râmûzu'l-Ehadîs'teki bir hadîs-i şerîfte; "Âgâh olunuz ki,<br />

insana dünyâda yakîn ve âfiyetten (rûhen sağlam ve günâhlardan uzak olmaktan) daha<br />

hayırlı bir şey verilmemiştir. Öyle ise Allah'tan o ikisini isteyin." buyrulmuştur. İmâm-ı<br />

Rabbânî; "Yakîn ihsân edilen birinin kerâmetlere, hârikalara ihtiyâcı olmaz. Bütün bu<br />

kerametler, zât-ı ilahînin zikrinden ve kalbin bu zikir ile zînetlenmesinden aşağı kalır."<br />

demiştir. Hazret-i Ali ise; "Îmân ağaç gibi olup, kökü yakîn, dalı takvâ, nûru hayâ, meyvesi<br />

cömertliktir." buyurmuştur.<br />

Sözlükte berâberlik, beraber olma demek olan maiyyet, tasavvufta Allahü teâlâ ile<br />

beraber olma, O'na kavuşma yolu mânâsında kullanılır. Muhammed Bâkî-billah; "Maiyyet<br />

yolu, cezbe (Allahü teâlânın çekmesi) yollarından biridir. Maiyyet yolundan Allahü teâlâya<br />

kavuşmak nasîb olursa, vâsıta, aracı olmaksızın kavuşulur. "Kişi sevdiği ile berâberdir."<br />

hadîs-i şerîfi, bu sözümüzü kuvvetlendirmektedir." demiştir. İmâm-ı Rabbânî ise; "Yüksek<br />

hocamın, lutfederek, acıyarak mübârek gönlünü, bu fakire çevirmesi ile, tasavvufcuların<br />

tevhîd (bir bilmek), kurb (yakınlık), maiyyet, ihâta (her tarafı kaplamak), sereyân (her<br />

zerrede bulunmak) gibi sözlerle anlatmak istedikleri mârifetlerden, ince bilgilerden ele<br />

geçmeyen hemen hemen hiç kalmadı." demiştir.<br />

Tasavvuf yolculuğu, tasavvuf yolunda ilerlemeye seyr ve sülûk denilir. İmâm-ı Rabbânî;<br />

"Seyr ve sülûkdan maksad, nefsi kötü huylardan ve çirkin sıfatlardan temizlemektir." demiş,<br />

bu çirkin sıfatların başında nefse düşkün olmak ve onun arzularına, isteklerine tutulmak<br />

geldiğini ifâde etmiştir. Seyrin çeşitli kısımları vardır. Seyr-i âfâkî, seyr-i enfüsî, seyr-i fillah,<br />

seyr-i fil-eşyâ, seyr-i ilallah, seyr-i anillahi billah, seyr-i murâdî gibi. Muhammed<br />

Bâkî-billah, seyr-i enfüsîden (insanın kendinde yaptığı yolculuktan) önce olan şeylerin yâni<br />

ilerlemelerin hepsinin seyr-i âfâkî olduğunu, seyr-i âfâkîde ele geçen şeylerin bir hiç<br />

mesâbesinde olduğunu belirtmiştir.<br />

Ebû Saîd-i Harrâz; "Seyr-i âfâkî (kendinin dışında ilerleme), insanı, matlûbdan<br />

(aranılandan) uzaklaştırır, seyr-i enfüsî ise, insanı, matlûba kavuşturur." demiştir. Seyr-i<br />

enfüsî, tasavvuf yolunda bulunan kimsenin kendinde ilerlemesi, kötü huylardan temizlenen<br />

nefsin, iyi huylarla bezenmesi, süslenmesidir. Abdülkâdir-i Geylânî, "Seyr-i enfüsîde, insanı,<br />

Allahü teâlânın sevgisi kaplayarak, insan, kendini sevmekten kurtulduğu için, evlâd ve mal<br />

sevgisi de bununla berâber yok olur. O halde, seyr-i enfüsî muhakkak lâzımdır."<br />

buyurmuştur.<br />

Allahü teâlânın isimlerinde ve sıfatlarında ilerleme, Allahü teâlânın beğendiği ve râzı<br />

olduğu şeylerde fâni olma (yâni O'nun sevdiklerini sevmek ve O'nun sevdikleri kendine<br />

sevgili olmak) seyr-i fillah diye isimlendirilir. Hace Ubeydullah-ı Ahrâr; "Allahü teâlâya<br />

kavuşmakta, zulmet perdelerinin kalkması için mahlûkların hepsini aşmak, yâni seyr-i âfâkîyi<br />

ve seyr-i enfüsîyi tamamlamak lâzımdır. Nûrdan perdelerin aradan kalkması için de seyr-i<br />

fillah gerekir." demiştir.<br />

Allahü teâlâya doğru olan yolda ilerlemek mânevî ilimde durmadan yükselmek, seyr-i<br />

âfâkî (kötü hâllerden kurtulma) ve seyr-i enfüsî (iyi hâllerle süslenme)yi de içine alan<br />

tasavvuf yolculuğuna seyr-i ilallah denilmektedir.<br />

Abdülhakîm bin Mustafa Arvâsî; "Seyr-i ilallah ve seyr-i fillah yâni Allahü teâlânın<br />

beğendiği şeylerde fânî olma hâsıl olmadıkça, tam ihlâs (her işini yalnız Allahü teâlânın<br />

rızâsı için yapma) elde edilemez. Muhlislerin (ihlâs sâhiplerinin) olgunluğuna kavuşulamaz."<br />

demiştir. Muhammed Behâeddîn-i Buhârî; "Tasavvuf yoluna girip ilerlemek, yol gösteren

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!