22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

BİR BARDAK SU<br />

İbn-i Semmâk, Abbâsî halîfelerinden birinin huzûruna girdi.Halîfe bu sırada su içiyordu.Halîfe, İbn-i Semmâk'a;<br />

"Bana nasîhat et." dedi. İbn-i Semmâk; "Susuzluktan ölecek bir halde olsan ve seni ölümden kurtaracak suyu<br />

bütün servetin karşılığında verecek olsalar ne yapardın?" diye sordu. Halîfe: "Bütün servetimi verir suyu<br />

alırdım." deyince İbn-i Semmâk; "O halde, bir bardak su kadar kıymeti olan servetinle niçin öğünüp<br />

duruyorsun?" dedi.<br />

1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.8, s.203<br />

2) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.102<br />

3) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.61<br />

4) Risâle-i Kuşeyrî; s.71<br />

5) Şezerât-üz-Zeheb; c.1, s.303<br />

6) Târih-i Bağdâd; c.5, s.365<br />

7) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.2, s.219<br />

İBN-İ ÜSTÂD-ÜL-A'ZAM;<br />

Yemen'in meşhûr velîlerinden. İsmi Abdullah bin Alevî ibni Üstad-ül-A'zam olup seyyiddir.<br />

1240 (H.638) senesinde doğdu. 1330 (H.731)'da vefât etti.<br />

Babasından ve dedesi Üstaz-ül-A'zam'dan ilim, edep ve İslâm ahlâkını öğrendi. Ayrıca<br />

zamânının meşhûr âlimlerinden de ilim tahsil etti. Fıkıh ilmini Ahmed bin Abdurrahmân bin<br />

Alevî'den, Şeyh-i kebîr Abdullah bin İbrâhimBakşîr'den öğrendi. Tefsîr, hadîs, fıkıh ve<br />

tasavvuf ilimlerini bilhassa babasından ve zamanının seçkin âlimlerinden olan dedesinden<br />

gördü. Bu ilimlerde iyice yetişip icâzet aldı. İlimde yüksek derecelere ulaştı. Tasavvufta da<br />

kemâle erip fazîletli bir zât oldu. İlim ve fazîlette zamânının en meşhûr âlimiydi. Bulunduğu<br />

memleketin her yerinde tanındı.<br />

Daha sonra Terîm'den Yemen'e gidip Ehûr şehrindeAmr bin Meymûn'dan da ilim öğrendi.<br />

Buradan hacca gitti. Medîne'ye gidip Peygamber efendimizin türbesini ziyâret etti. Bir sene<br />

Medîne'de kaldıktan sonra, Mekke'ye gidip sekiz sene kaldı. İlmî mütâlaalar ile ve ilim<br />

öğretmekle meşgûl oldu. Mekke ve Medîne'de çok tanınıp sevildiğinden, kendisine<br />

İmâm-ül-Harameyn lakabı verildi. Çok zekî ve münâzara kâbiliyeti yüksekti. Çok ibâdet<br />

eder, devamlı oruç tutar ve az uyurdu. Mekke'deyken âdeti şöyleydi:Sabah namazı vaktinde<br />

sükûnet ve vakar içindeMescid-i harâma gider, Kâbe yanında sabah namazını kılardı.<br />

Namazdan sonra kuşluk vaktine kadar Kur'ân-ı kerîm okurdu. Sonra kuşluk namazını kılardı.<br />

Yatsı namazı vaktine kadar Mescid-i Harâmda kalır, yatsı namazını da kılıp ayrılırdı.<br />

Mekke'de bulunduğu sırada, Hadramevt'in ileri gelenleri bir mektup yazıp kardeşi Ali bin<br />

Alevî ile Mekke'ye gönderdiler. Kendisine çok ihtiyaçları olduğunu, ilminden istifâde<br />

edilmesi için memleketine dönmesini istediler. Bunun üzerineMekke'den ayrılıp Yemen'e<br />

Zebîd şehrine gitti. Bu sırada pekçok âkil, fâzıl ve meşhûr kimselerle görüşüp istifâde etti.<br />

Karşılıklı ilim alış verişi yaptılar. Daha sonra Terîm şehrine gitti ve oradaki âlimlerle ilmî<br />

mütâlaalarda bulundu. Buradan Ehûr şehrine geçip şeyhi Ömer bin Meymûn'u ziyâret etmek<br />

istedi. Ancak oraya vardığı gün hocası vefât etti.Cenâzesini yıkayıp, kefenledi ve defnettiler.<br />

Bu hocası vefât edeceği sırada talebeleri yanına toplanıp kendisinden sonra kimi halîfe<br />

bırakacağını sordular. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Ben ölünce beni yıkayıp kefenleyiniz.<br />

Bu sırada sizin yanınıza şöyle şöyle vasıfları bulunan bir kimse gelecek işte o kimse benden

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!