22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hâdiseden sonra hocam, daha önce bana yasakladığı hâllerle ilgili hususta konuşmama izin<br />

verdi."<br />

Yine kendisi anlatır: "Bir gece Hızır aleyhisselâm bana geldi ve; "Kalk yâ Ebâ Bekr!" dedi.<br />

Kalkıp onu tâkib ettim. Hızır aleyhisselâm, beni Resûlullah efendimizin huzûruna götürdü.<br />

Resûl-i ekremin huzûrunda; hazret-i Ebû Bekr, hazret-i Ömer, hazret-i Osman ve hazret-i Ali<br />

de vardı. Selâm verdim. Onlar selâmıma cevap verdiler. Sonra Resûlullah efendimiz; "Ey<br />

Ebû Bekr binKavvâm!" buyurunca; ben de; "Emret yâ Resûlallah!" dedim. Buyurdu ki:<br />

"Allahü teâlâ seni, velî, dost kullarından eyledi. Kendi nefsin için neyi istiyorsan onu seç."<br />

Allahü teâlâ, o anda beni cevap vermeye muvaffak kıldı ve; "Yâ Resûlallah! Sizin, kendiniz<br />

için seçtiğiniz şeyi seçiyorum." dedim. O anda şöyle diyen bir ses işittim: "Öyleyse sana<br />

dünyâda yiyeceğin gıdâdan âhiretin sâhibinin elinden (yâni Resûlullah'tan) gelenden başka<br />

bir şey vermeyeceğiz." Resûlullah efendimiz bana; "Ey Ebû Bekr bin Kavvâm! Bize namaz<br />

kıldır." buyurdu. Resûlullah'ın, Eshâbının ve birçok velînin hazır bulunduğu bir mecliste öne<br />

geçmeye korktum. Kendi kendime; "İçinde Resûlullah'ın bulunduğu bir cemâatin önüne nasıl<br />

geçerim." diye düşündüm. Resûl-i ekrem buyurdu ki: "Öne geç. Zîrâ senin öne geçmende<br />

vilâyet sırrı vardır. Böylece kendisine uyulan bir imâm olursun." Resûlullah efendimizin emri<br />

üzerine, öne geçip iki rek'at namaz kıldırdım. İlk rek'atta Fâtiha'dan sonra Kevser sûresini,<br />

ikinci rek'atta Fâtiha'dan sonra İhlâs sûresini okudum."<br />

Beldenin tüccarlarından biri anlatır: "Amcamla berâber Haleb'e gitmiştik. Daha gençtim.<br />

Arkadaşlarımdan biri, beni içki meclisine götürdü. Bana; "İç!" dedi. Tam kadehe uzanıp<br />

alacağım zaman, birden karşımda Ebû Bekr bin Kavvâm'ı gördüm. Eliyle göğsüme vurarak!<br />

"Kalk ve buradan çık!" dedi.Yüksekçe bir yerdeydim. Birden yüzüstü düştüm. Başımdan ve<br />

yüzümden kan akmaya başladı. Amcamın yanına döndüm. Bana; "Bunu kim yaptı?" diye<br />

sordu. Ben de olup biteni anlatınca, amcam; "Evliyâsını, sana yardımcı ve seni himâye edici<br />

kılan Allahü teâlâya hamd olsun." dedi."<br />

Ebü'l-Mecd bin Ebû Senâ şöyle anlatır: "Bir gün Ebû Bekr bin Kavvâm'ın yanındaydım. O<br />

anda Necmüddîn Bâderânî Bağdât'tan gelmişti. Halîfe onu kâdılığa tâyin etmişti. Ebû Bekr<br />

bin Kavvâm'ın yanına geldi ve ona; "Halîfe beni Bağdât kâdılığına tâyin etti. Ben ise kadılığı<br />

istemiyorum." dedi. Ebû Bekr bin Kavvâm, Necmüddîn Bâderânî'ye; "Kalbini ferah tut. Sen<br />

orada hüküm vermeyeceksin." buyurdu. Aynen Ebû Bekr bin Kavvâm'ın dediği gibi oldu."<br />

Torunu şöyle anlatır: Bir gün dedem İbn-i Kavvâm hanımına; "Senin oğlun falan yere gitmiş.<br />

Fakat eşkıyâlar onu ve arkadaşlarını yakalamışlar." dedi. Bunun üzerine hanımı ağlamaya<br />

başladı ve; "Eşkıyâlar benim oğlumu ve arkadaşlarını öldürürler." dedi. İbn-i Kavvâm ona;<br />

"Hayır, o eşkıyâlar onların canlarına zarar veremeyecekler. Ancak mallarını ellerinden<br />

alacaklar ve Allahü teâlânın izni ile yarın falan saatte buraya gelecekler." dedi. Sabah olunca<br />

İbn-i Kavvâm'ın dediği saatte, oğlu ve arkadaşları köye geldiler. Onlara, yolda eşkıyânın ne<br />

yaptığını sordular. Onlar da, İbn-i Kavvâm'ın dediğinin aynısını anlattılar. Ben o sırada altı<br />

yaşındaydım ve 1258 senesi idi."<br />

Mikdâd bin Hâmid bin Havle şöyle anlatır: "Bâlis beldesinde Zübeyde Kanalı denilen bir<br />

kanal vardı. O kanal, Fırat Nehrinden Bâlis beldesine kadar suyun gelmesini sağlardı. O<br />

beldenin halkı kanalın suyundan çok faydalanırdı. Bir süre sonra kanal tıkandı, senelerce<br />

tıkalı kaldı. Bâlis beldesinin halkı çok susuzluk çekti. Sonunda kanalın açılması için Sultan<br />

MelikNâsır'a mürâcaat ettiler. Sultan Melik, kanalın açılması ve temizlenmesi için emir<br />

verdi. Fakat yarısına gelmeden çok masraflı olduğu için, Sultan Melik, kanalın temizlenme<br />

işini bıraktırdı. Bir süre sonra İbn-i Kavvâm, bu kanalın açılmasının lâzım olduğunu görerek,<br />

talebeleriyle birlikte Fırat Nehrinin kenarına gitti. Bir yer göstererek:"İşte kanalın başı<br />

burasıdır." dedi ve kendisi de kanal açma işinde çalışmaya başladı. Bu durumdan haberdâr<br />

olan halk, Allah rızâsı için çalışmak üzere oraya geldiler. Bir gün kanal açma çalışmalarını<br />

sürdürürken, şimşek çakıp gök gürledi. Arkasından iri tâneli dolu yağmaya başladı. Bunun

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!