22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

2) İslâm Âlimleri<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.10, s.147<br />

HÜSÂMEDDÎN NAKŞÎ;<br />

İstanbul evliyâsından. İstanbul'da Aksaray semtinde Ebekadın mahallesinde 1770 (H.1184)<br />

senesinde doğdu. Babası, Dîvân-ı hümâyûn dâhiliyye, içişleri kalemi serhalifesi Seyyid<br />

Muhammed Fehim Efendidir.<br />

Dört yaşında mektebe başladı. Zekî olduğu için kısa zamandaKur'ân-ı kerîmi eberledi. Dokuz<br />

yaşlarında hâfızlığını tamamlayıp zamânın meşhur kırâat âlimi Meşâyıhil-kurrâ Yûsufzâde<br />

el-Hac Hâfız Sâlih Efendinin huzûrunda Kur'ân-ı kerîmi ezberden yedi saatte okudu. Bundan<br />

sonra Fâtih Sultan MehmedCâmiinde ilim tahsîline başlayıp, Kastamonulu Ömer Efendiden<br />

sarf ilmi öğrenmeye başladı. Bu sırada babası vefât etti. Babasından kalan mîrâsdan hiç mal<br />

almayıp kendini ilme verdi. Tahsîlini tamamladıktan sonra, Eyüp Sultan'daki Zal Mahmûd<br />

Paşa Câmii yanındaki medresenin bir odasına yerleşti. Konevî Ali Efendiden hadîs usûlü<br />

ilmini öğrendi ve Sahîh-i Buhârî'yi okudu. Kuru Sebîlli Es'ad Efendiden tefsîr ilmini<br />

öğrendi ve Kâdı Beydâvî tefsîrini okudu. O devirde İdris köşkü denilen yerdeki Hâtuniyye<br />

Tekkesi şeyhi ve tarîkat-i aliyye-i Nakşibendiyye şeyhlerinden Ahıskalı Hacı Selîm<br />

Efendiden dînî yüksek ilimleri okuyup icâzet aldı.Sonra Bursa'ya gitti. Bursalı Hâce<br />

Muhammed Emîn Efendinin derslerinde ve sohbetlerinde bulundu.Dergâhın imâmlığını<br />

yaptı. Bu hocasının yanında tasavvufta bir hayli yol katetti. Onun vefâtı üzerine mânevî<br />

işâretiyle tekrar İstanbul'a dönüp Eyüp Sultan semtinde Hâtuniyye Tekkesinin şeyhi<br />

HâceSelîm Efendinin sohbetlerine devâm etti. Ondan Fârisî öğrendi. Tasavvufa dâir olan<br />

Mesnevî-i Şerîf ve Fusûs-ul-Hikem kitaplarını okudu. Bunun da vefâtından sonra Yenikapı<br />

dışındaki Merkez Efendi Dergâhına gitti. Burada Mesnevî okumakla meşgûl oldu. Bir<br />

müddet kaldıktan sonra Kocamustafapaşa Dergâhına gidip Mesnevî okudu.<br />

1831 (H.1247) senesinde Tüccarbaşı Hacı Mahmûd Efendi ile hacca gitti.İstanbul'a<br />

dönüşünde kendi talebelerinden Sünbüliye tarîkatı şeyhi Hacı Muhammed Sûfî<br />

EfendininYedikule civârındaki Hacı Evhadüddîn Dergâhına yerleşip bir müddet orada kaldı.<br />

Bu medresede Mesnevî, Sahîh-i Buhârî, KâdıBeydâvî Tefsîri, Mesâbîh-i Şerîf ve<br />

Şir'at-ül-İslâm, Delâil-i Hayrât kitaplarını okuttu. Son olarak Eyüp Sultancivârındaki<br />

Hâtuniyye Dergâhına yerleşip ömrünün sonuna kadar burada kaldı. Bu sırada tefsîr, hadîs<br />

dersleri verdi. On sene müddetle ilim öğretip, insanlara rehberlik yaptı.<br />

Az yer, az içerdi. Diğer zamanlarında sebze ile yetinirdi. Yemelerine bu sûrette dikkat<br />

ettiğinden sıhhatleri dâimâ îtidâl üzere olur, vücudlarında hastalık pek seyrek görülürdü.<br />

Hüsâmeddîn Efendi ilmini tamamlayıp, icâzetini alıp, müderris olarak artık mühim bir mevkı<br />

sâhibi olmak kendisine pek kolay iken buna rağbet etmeyip, mânevî olgunluklar kazanmayı<br />

tercih edip, Eyüp'te bulunan Zâl Mahmûd Paşa Medresesinde bir hücrede yerleşip garibâne<br />

yaşamayı tercih etmiştir. Talebeliğinde bir taraftan dînî ilimleri öğrenirken, zengin bir âilenin<br />

çocuğu olmasına rağmen son derece sabır ve kanâat içinde nefsiyle mücâdele üzere<br />

yaşamıştır. 96 senelik ömrünü ya bir medrese odasında, yâhut dergâh odasında yalnız başına<br />

geçirmiştir.<br />

Ömrünün sonuna kadar her verdiği dersden, vâz u nasîhatlerinden dolayı kimseden bir ücret<br />

almamış, bunları sırf Allahü teâlânın rızâsı için yapmış, insanları dînen, ahlâken ve amel<br />

bakımından aydınlatmıştır. Ahlâkında, âdetlerinde, söz ve işlerinde, insanlara<br />

muâmelelerinde yapmacıktan, riyâ ve gösterişten uzak kalmıştır. Vakitlerinin çoğunu gece<br />

kaldığı odasında geçirmekle berâber, bey, dilenci kim olursa olsun herkesle görüşür, sâde ve<br />

açık sohbet eder ve herkese eşit muâmelede bulunurdu. Sohbetlerinden kimse sıkılmaz,<br />

bilakis lezzet alırlardı. Latîfeleri, sünnet-i seniyye dâhilinde olurdu. Rahat konuşur kimseden<br />

çekinmezdi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!