22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

"Otururken, samîmî olmayan, yapmacık hareketler yapacağımdan korktuğum için, bir<br />

arkadaşımla oturmak istemiyorum."<br />

"İhlâs, kulun içi ile dışının aynı olmasıdır."<br />

BİLMEDİĞİM İÇİN AĞLIYORUM<br />

Huzeyfetü'l-Mer'âşî hazretleri Allahü teâlâdan olan korkusu sebebiyle çok ağlardı. Böyle bir zamanda yanına<br />

gelen birisi ona dedi ki: "Bu derece ağlayıp sızlamana, ızdırap çekmene sebep nedir? Yoksa Allahü teâlânın<br />

Rahîm, çok merhâmetli, Kerîm ve Gafûr olduğunu bilmiyor musun?" dedi. Bunun üzerine Huzeyfetü'l-Mer'âşî<br />

hazretleri; "Allahü teâlâ; "Bir fırka Cennet'te, bir fırka Cehennem'dedir." buyuruyor. Ben bu iki fırkanın acaba<br />

hangisindeyim, bunu bilmediğim için ağlıyorum." dedi. Soran; "Mâdem ki, sen daha kendi hâlini bilmiyorsun,<br />

nasıl olur da başkalarına yol gösterirsin?" dedi. Bu sözü duyan Huzeyfet-ül-Mer'âşî hazretleri, çok mânâlar ifâde<br />

eden bu sözün tesiriyle düşüp bayıldı. Kendine gelince, "Ey Huzeyfe! Biz seni dost edindik, kıyâmet günü seni<br />

Cennetliklerden olarak haşredeceğiz." diyen bir ses duydu. Bu sesi, o mecliste bulunup da henüz müslüman<br />

olmayan üç yüz kişi duyup müslüman olmuşlardır.<br />

1) Sıfâtü's-Safve; c.4, s.224<br />

2) Sefînetü'l-Evliyâ; s.88<br />

3) Tabakâtü'l-Kübrâ; c.1, s.60<br />

4) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (44. Baskı) s. 657, 1073<br />

5) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.3, s.192<br />

HÜBEYRET-ÜL-BASRÎ;<br />

Çeştiyye yolunun büyüklerinden. Zâhirî ve bâtınî ilimler sâhibi bir velî idi.<br />

Huzeyfetü'l-Mer'âşî hazretlerinin halîfelerinin ileri gelenlerindendir. Künyesi Emîrüddîn<br />

olup, hakkındaki bilgiler çok azdır. Hâce Hübeyret-ül-Basrî diye bilinir. 900 (H.287) yılında<br />

vefât etti.<br />

On yedi yaşında Kur'ân-ı kerîmi ezberledi. Birçok âlimden din ve âlet, yardımcı ilimleri<br />

tahsil etti. Kur'ân-ı kerîmi çok okur, çok ibâdet ve çok duâ eder, Allah aşkından devamlı<br />

ağlardı. Bir gün duâ edip ağlarken, gâipten bir ses işitti: "Ey Hübeyr! Seni affedip,<br />

bağışladık. Git, Huzeyfetü'l-Mer'âşî'nin hizmetinde bulun!" denildi. Hemen yollara düşüp,<br />

Huzeyfetü'l-Mer'âşî hazretlerinin yanına giderek, talebeleri arasına katıldı. Bir seneye<br />

varmadan hocasına halîfe oldu. Artık gözü hiçbir dünyâ lezzetini görmüyordu. O kadar<br />

şiddetli ağlardı ki, görenler hâline acır; "Artık bu hayattan geçmiş, hemen ölür." derlerdi.<br />

Birçok talebe yetiştirip, insanları Cehennem ateşinden kurtarmak için çalıştı. Talebeleri<br />

arasında bir çok velî vardı. Bunlardan en meşhûru Uluvv-i Dîneverî hazretleridir.<br />

Hocası Huzeyfetü'l-Mer'âşî ile bir beldeye gittiklerinde, başlarından geçen hâdiseyi şöyle<br />

anlatır:<br />

Huzeyfetü'l-Mer'âşî hazretleri, kendisini karşılamak için toplanan halkı görünce, Allah<br />

korkusundan ağlamaya başladı. Yanına biri gelip; "Ey üstâd! Niçin bu kadar ağlayıp sızlayıp,<br />

sıkıntı çekmektesin? Yoksa Allahü teâlânın, Rahîm, Kerîm, Gafûr olduğunu bilmiyor<br />

musun?" dedi. Huzeyfe hazretleri de; "Allahü teâlâ, bir fırka Cennet'te, bir fırka<br />

Cehennem'dedir buyuruyor. Ben acabâ, bunların hangisindeyim. Bunu bilmediğim için<br />

ağlıyorum." buyurdu. Soran kimse; "Senin kendinin ne olduğundan haberin yok, nasıl<br />

başkalarına yol gösterirsin?" dedi. Huzeyfetü'l-Mer'âşî, bu söz üzerine kendinden geçip<br />

bayıldı. Kendine geldiği zaman orada bulunan herkesin duyduğu, gâibten bir ses geldi: Ses;<br />

"Ey Huzeyfe! Biz seni dost edindik, kıyâmet günü seni Cennetlikler arasına koyacağız."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!