22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Haçova'ya geldiği zaman, burada İmparatorun kardeşi Arşidük Maksimilyan'ın kuvvetleriyle<br />

karşılaştı. Alman, Macar ve diğer devlet ve milletlerden toplanmış büyük bir ordu vardı.<br />

Ordu, Haçova'ya vardığı zaman, düşmana karşı nasıl hareket edileceğini görüşmek maksadı<br />

ile bir dîvân toplandı. Hocasının isteğiyle savaşa çıkan Sultan, araba sarsıntısından ve yolun<br />

meşakkatlerinden çok rahatsız oldu. Sultan toplanan dîvânda resmen, sadrâzamı bırakıp,<br />

İstanbul'a dönmek istediğini açıkladı. Bâzı vezirler de Sultânı desteklediler. Bu duruma<br />

şiddetle karşı çıkan Hoca Sâdeddîn Efendi; "Şevketlü sultânımızın savaş zorluklarından<br />

rahatsız olduğunu biliriz. Unutmamalı ki, savaşın zorluklarından biz ve bütün ordu<br />

rahatsızdır. Savaşın meşakkatlerine katlanmadan zafer kazanmak nerede görülmüştür. Bu iş<br />

vezirlerin işi değildir. Bir kale fethetmekle dâvâya halledilmiş nazarı ile bakmak, kalenin<br />

imdâdına gelen küffârın başını ezmeden geri dönmek, yılanın kuyruğuna basıp önünden<br />

kaçmak demektir. Kur'ân-ı kerîmde meâlen; "Düşmanlarınız aman dileyip silahlarını<br />

terkedinceye kadar onlarla savaşınız. Düşmana sırtınızı çevirmeyiniz." buyrulur.<br />

Düşman aman dilememiş, silâhını terk etmemiştir. Düşmanla karşılaşmadan ona sırtımızı<br />

çevirirsek yarın hesâp günündeAllahü teâlânın huzûruna ne yüzle çıkarız. Bir Osmanlı<br />

sultânının bir sebeb olmadan ve düşmanı imhâ etmeden, gazâ meydanını terk etmesi, şimdiye<br />

kadar görülmemiştir. Ecdâdımızın ruhları bizi ayıplar. Din düşmanları ile savaşmak<br />

muhakkak lâzımdır. Dîni ve devleti müdâfaa etmek, onun şânını ve şerefini göklerden<br />

ayaklar altına düşürmemek için savaşmak üzerimize farzdır. Bu uğurda can verinceye kadar<br />

hepimizin savaşması, sultânın değil, Allahü teâlânın emridir. Zâten biz onları yok etmezsek,<br />

onlar bizim üzerimize gelip bizi yok edecekler." diyerek Sultânın dönmesine mâni oldu.<br />

Ertesi sabah iki tarafın kuvvetleri harp vaziyeti alıp birbirine yanaştı.Osmanlı ordusunun<br />

merkezinde sultan vardı. Başının üzerinde sancak dalgalanıyordu. Sultânın sağında vezirler,<br />

solunda kadıaskerler ile Hoca Sâdeddîn Efendi bulunmakta idi. Sol kolda Anadolu, Karaman,<br />

Halep, Maraş Eyâletleri beylerbeyleri, sağ kolda Rumeli ve Temeşvâr beylerbeylerinin<br />

kuvvetleri vardı.<br />

Muhârebenin başlamasıyla birlikte düşman birlikleri Pâdişâhın bulunduğu merkez kısma<br />

saldırdılar. Pâdişâh, otağına çekilerek, sırtına Peygamber efendimizin hırka-i şerîfini giyip,<br />

eline mızrağını aldı. Sağ koldaki Rumeli Beylerbeyi HasanPaşanın kuvvetleri dağıldı.<br />

Böylece düşman kuvveti ordunun içine daldı.Yağmaya başladı. Düşman, Türk cephâne<br />

sandıklarının üzerine çıkmıştı. Vaziyet tehlikeli bir hâl almıştı. Bu durumu bizzat seyreden<br />

Sultan Mehmed Hân, yanında bulunan Hoca Sâdeddîn Efendiye; "Efendi şimdiden sonra ne<br />

yapmamız gerek?" diye sorunca, metânetini kaybetmeyen Hoca Efendi; "Sultânım lâzım<br />

olan, yerinizde sebat ve karar etmektir. Cengin hâli budur. Ecdâdınız zamânında olan<br />

muhârebeler çoğunlukla böyle vâki olmuştur. Resûlullah efendimizin mûcizeleri ile<br />

inşâallahü teâlâ fırsat ve nusret ehl-i İslâmındır. Hatırınızı hoş tutun." dedi.<br />

Artık panik başlamış ve düşman kuvvetleri çadırlar arasına kadar girmiş, ordugâhı<br />

zaptetmişti. Düşmanın böyle çadırlar arasına girdiğini gören seyis, aşçı, deveci, katırcı,<br />

karakollukçu denilen hizmetçi grubu, bu çadırları zapteden düşman üzerine kazma, kürek,<br />

balta ve odun gibi şeylerle hücuma geçerken, aynı zamanda, "Düşman kaçıyor." diye<br />

bağırarak, askerleri geri döndürmeyi başardılar. Bu sırada ön kol kumandanı Çağalazâde de,<br />

gizlendiği pusudan çıkarak süvârileriyle hücuma geçti. Osmanlı ordusunun sağ kolunu<br />

bozmuş olan yirmi bin düşmanı, bataklıklara sokarak imhâ etti. Bu hengâmede, Sultan<br />

Üçüncü Mehmed Hân dimdik atının üzerinde, Hoca Efendiyi de onun yanı başında atının<br />

gemlerini tutmuş gören akıncılar ve Kırım atlıları, zaferi kazandığını sanan düşmana korkunç<br />

bir darbe indirdiler. Düşmanın elli bin kadarı öldürüldü. Böylece kaybedilmiş sayılan Haçova<br />

savaşı büyük bir zaferle netîcelendi. On bin duka altın ile berâber, Alman toplarının büyük<br />

bir çoğunluğu ele geçti.<br />

Târihçi Hammer bu savaş için; "Hoca Sâdeddîn'in cesâret ve tesiriyle kazanılan Haçova

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!