22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

devrindeki ulemânın kutbu ve velî. İsmi, Sâdeddîn'dir. Büyük babası Hâfız Mehmed,<br />

Bayındır ümerâsından Sofu Halil'in yakınlarından idi. Yavuz Sultan Selîm Han, Ehl-i sünnet<br />

yolunun düşmanı Şah İsmâil'i bozguna uğrattığı zaman, İranlı âlim ve sanatkârlar arasında<br />

Tebriz'den İstanbul'a getirildi. Çok geçmeden pâdişâhın teveccüh ve îtimâdına mazhar olan<br />

Hâfız Mehmed, "Hâfız-ı mahsûs-ı sultânî" sıfatı ile Mısır seferine iştirâk etti. Oğlu HasanCan<br />

ise Yavuz Sultan Selîm'in has nedîmi ve yakını oldu. Sultânın vefâtına kadar yanından<br />

ayrılmadı. Onun oğlu Sâdeddîn Efendi 1536 (H.943) yılında Kânûnî Sultan Süleymân<br />

devrinde İstanbul'da dünyâya geldi. 1599 (H.1008) senesinde vefât etti.<br />

Sâdeddîn Efendi, küçük yaştan îtibâren ilim tahsîline başladı. Gençliğinde; Müderris<br />

Karamanlı Mehmed ve Şeyhülislâm Ebüssü'ûd Efendi ile zamânın diğer büyük âlimlerinden<br />

ilim öğrendi. Yirmi yaşında iken, yardımcı müderris olarak İstanbul'da Murâd Paşa<br />

Medresesinde ders vermeye başladı. Sonra Erba'în pâyesi denilen ilmiye rütbesini alıp,<br />

Bursa'da Yıldırım Medresesine tâyin oldu. Bir yıl sonra da, ilmiyeye âit olan Hâric rütbesine<br />

yükseldi. Bu sırada yirmi dokuz yaşındaydı. 1570 senesinde Mahmûd Beyin başka bir yere<br />

tâyini ile boşalan Bursa Sultâniye Medresesine, 1572 senesinde ise, Sahn-ı semân<br />

müderrisliğine getirildi. 1573 senesi Mayıs ayında İbrâhim Efendinin vefâtı üzerine, Şehzâde<br />

Murâd'ın hocalığına tâyin edildi.Bu sebeple Hoca Efendi diye anılmaya başladı. Şehzâde<br />

Murâd tahta çıkmak üzere Manisa'dan İstanbul'a gelirken, Sâdeddîn Efendi de berâberinde<br />

idi. O zaman Sultan Murâd'ın özengi ağası olan Tiryâkî Gâzi Hasan Paşanın naklettiğine<br />

göre, şehzâde yolculuk sırasında yanında göremediği Hoca Efendiyi sordu. Yanındakiler<br />

onun bindiği atın ham olması dolayısıyla biraz geride kaldığını söylediler. Bunun üzerine<br />

Sultan Murâd derhal kendi yedek atlarından birini altın işlemeli eğer ve süslü takımlarla<br />

donatarak ona gönderdi ve yetişinceye kadar bekledi." Sâdeddîn Efendiye bundan sonra<br />

Hâce-i sultânî (sultan hocası) ve Reîs-ül-ulemâ ünvânları verildi. Devletin iç ve dış siyâsetine<br />

yardımcı oldu.<br />

Üçüncü Mehmed Han tahta çıktığı zaman (1595) kendi hocası olan Nevâlî Efendi, vefât<br />

etmiş bulunuyordu. Böylece pâdişâh hocalığı makâmı yine Sâdeddîn Efendide kaldı. İki<br />

sultâna hocalık yaptığı için kendisine Câmiü'r-riyâseteyn denildi. Aynı ünvânı şeyhülislâmlar<br />

arasında bir de, Erzurumlu Seyyid Hacı Feyzullah Efendi almıştır.<br />

Bu sırada Osmanlı Devleti Avusturya ile harp hâlinde bulunuyordu. 1595 senesinde başlayan<br />

savaşlarda iki taraf da ağır kayıplar vermişti. Estergon, İbrail ve Kili kaleleri düşman eline<br />

düşmüştü. Bu sebeple Sultan Üçüncü Mehmed Han, hocası Sâdeddîn Efendinin tavsiyesiyle<br />

bizzât Avusturya seferine çıktı.Kânûnî SultanSüleymân Hânın vefâtından 30 yıl geçtiği<br />

hâlde, hiçbir pâdişâh ordusuna bizzât başkomutanlık etmemişti. 21 Haziran 1596 târihinde<br />

yanında Hoca Sâdeddîn Efendi de olduğu hâlde, 100.000 kişilik bir ordu ile İstanbul'dan<br />

hareket eden Sultan Üçüncü Mehmed, Ösek kalesine ulaştı. RumeliBeylerbeyi Sokulluzâde<br />

Hasan Paşa ile, Kırım kuvvetleri de Ösek kalesi önünde, Sultan ile birleştiler. Ösek'de bir<br />

dîvân toplandı. Dîvânda bâzı vezirler, Tuna vâdisinden ilerleyip Viyana'yı muhâsara etme<br />

teklifinde bulundular. Hoca Sâdeddîn Efendi; "Bu doğru bir düşünce değildir. Viyana<br />

merhum Kânûnî zamânında da kuşatıldı. Fakat düşman Almanya içlerine çekilip gitti.<br />

Bizimle karşılaşmadı.Viyana'yı almak da mümkün olmadı.Şimdi Viyana'ya gittiğinizde<br />

düşman yine memleketin içine çekilerek, bizimle karşılaşmayacaktır. Biz Viyana'yı<br />

kuşatırken, onun müttefikleri bizi arkamızdan çevirerek çekilme yolumuzu kapatacaklardır.<br />

Müşkül durumlara düşmemiz mümkündür. Bu yüzden ben, Viyana'yı değil, Tisa<br />

NehrindenEğri kalesine gidilmesini ve buranın zaptını teklif ederim. Eğri kalesi<br />

alınırsaAvusturya ileRomanya'nın yardım yolları elimize geçecek, birbirinden ayrılan ve<br />

yardım alamayan düşmanları, birer birer dize getirmek mümkün olacaktır." dedi.<br />

Hoca Sâdeddîn Efendinin fikirlerine çok güvenen Sultan, bu fikri derhal kabûl etti. Eğri<br />

kalesi, 20 gün süren muhâsaradan sonra zabt edildi. Kale muhâfazasına Anadolu Beylerbeyi<br />

Lala Mehmed Paşayı bırakan Sultan, ordusuyla Haçova denilen yere geldi. Osmanlı Ordusu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!