22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

uyandı. Rüyâsını gidip kaptana anlattı. Berâberce gidip oraya baktılar. Buyurulduğu gibi idi.<br />

Orasını tâmir edince geminin dönmesi durdu. Bu defâ gemiyi sürükleyecek rüzgâr kesildi.<br />

Gemide, Hıfnî'yi sevenlerden birisi vardı. O gece rüyâda ona; "Sabahleyin inşâallah sefer<br />

müyesser olur. Rüzgâr eser." buyurdular. O kişi sabahleyin rüyâsını kaptana anlattı. Kaptan<br />

rüzgârın eseceğine pek ihtimâl vermedi. O da; "Sen hareket emri ver. Rüzgâr eser." dedi. Az<br />

sonra da Allahü teâlâ onlara çok tatlı, tam arzu ettikleri bir rüzgâr gönderdi.<br />

Nil Nehrinin suları bâzı seneler azalırdı. İnsanlar bu sebebten kuraklık sıkıntısı çekerlerdi.<br />

Yine böyle bir senede, sevdikleri Muhammed Hıfnî'ye gelip durumu arzettiler. O da Fâtiha-i<br />

şerîfeyi okudu. O gece nehrin suları Allahü teâlânın izniyle çoğaldı. İnsanlar kuraklık<br />

sıkıntısından kurtuldular.<br />

MuhammedHıfnî, Seyyid Ahmed Bedevî için tertiplenen bir mevlid cemiyetinde idi.<br />

Sevenlerinden birisi, tam on sekiz senedir konuşamıyordu. Yakınları onu alıp Muhammed<br />

Hıfnî hazretlerine getirdiler. "Murâdımız bunun konuşması için himmetinizi istemektir."<br />

diyerek duâ talebinde bulundular. O da; "Bu öyle bir şeydir ki, ancak Allahü teâlânın<br />

kudretiyle olur." buyurdu. Onlar duâ istemekte ısrâr ettiler. Bunun üzerine; "O hâlde şimdi<br />

doğruca Seyyid Ahmed Bedevî'nin kabrine gidiniz. Gece orada kalsın ve uyusun. Sabahleyin<br />

bana getirin." buyurdu. Sabahleyin onu getirdiler. Konuşamayan kişiye; "Şimdi Lâ ilâhe<br />

illallah kelime-i tayyibesini söyle." diye üç defâ buyurdu. Allahü teâlânın izni ve keremi ile o<br />

kişi konuşmaya başladı.<br />

Muhammed Hıfnî çok heybetli bir zât idi. İnsanların eziyet ve sıkıntılarına sabrederdi. Bâzan<br />

da sert olarak nazar ederdi. Böyle nazar ettiği kimselerin çeşitli cezâlara uğradıkları görüldü.<br />

Şeyh Ahmed Fevî, rüyâsında Resûlullah'ı gördü. Resûlullah efendimiz kendisine; "Allahü<br />

teâlâ, Muhammed Hıfnî'ye zamânındaki sevdiklerine şefâat etme izni verdi." buyurdu.Hasan<br />

Şemme der ki: "Kâhire'ye geldiğimde bu menkıbeyi duydum. Bunu bir türlü kabûl<br />

edemiyordum. Hocası Seyyid Bekrî de onun asrında yaşamış idi. O gece bir rüyâ gördüm.<br />

Sanki kıyâmet kopmuş ve insanlar mahşer yerinde toplanmıştı ve insanlar hesaba çekiliyordu.<br />

Hocamın başında bir tâc vardı. Hocası Seyyid Bekrî ve sevdikleri de arkasında duruyordu.<br />

Sanki ondan şefâat bekliyorlardı. Koşarak ona gittim. Ellerine sarıldım. Bana; "Asrımda<br />

yaşamış sevdiklerimize bak. Şimdi git onları arkamda bir saf yap." buyurdu. Çok kalabalık<br />

idiler. Bir yardımcı ile buyurduğunu yaptım. Daha sonra günün korku ve telaşıyla huzûruna<br />

gittim ve ağlamaya başladım. Bana niçin ağladığımı sordu. Sonra beni göğsüne bastırdı ve<br />

yeşil cübbesiyle örttü. Sonra da; "Korkma, üzülme! Biz bu kapıdan gireriz." buyurup, Cennet<br />

kapısını işâret etti."<br />

Muhammed Hıfnî hazretlerinin eserleri şunlardır: Es-Semerât-ül-Behiyye fî Esmâi Eshâb-ı<br />

Bedriyye, Hâşiyetün alâ Şerh-il-Eşmûnî, Enfesü Nefâîs-üd-Dürer, Hâşiyetün alâ<br />

Şerh-il-Hemziyye li İbn-i Hacer Heytemî, Hâşiyetün fi'l-Hisâb, Hâşiye alâ Şerh-i<br />

Risâlet-il-Adûd, Hâşiye alâ Câmî-is-Sagîr lis-Süyûtî, Risâle fi't-Taklîd fi'l-Füru'.<br />

NASIL KURTULDU?<br />

Şeyh Ali Miyehî anlatır: "Seyyid Abdürrahmân Ayderûsî, Kâhire'ye geldiğinde, Muhammed Hıfnî'yi<br />

ziyâret etti. Aralarındaki muhabbet bağı çok kuvvetli idi. Ayderûsî'nin evime teşriflerini çok arzu<br />

ederdim. Fakat kendimi çok aşağı gördüğümden, benim gibi aşağı bir kimsenin evine böyle mübârek<br />

bir zâtı dâvet etmekten hayâ ediyordum. Nihâyet bu arzumu Hıfnî'ye arzettim. Buyurdu ki: "İnşâallah<br />

o sana gelecek. Arzu ederse fakirler yemeği olan serîd (tirid) den yer. Onu çağırma, kendine de fazla<br />

ikrâmda bulunma." dedi. Ben de sözüne uydum. Hicâz'a sefer arzumdan da vazgeçtim. Çok geçmeden<br />

Ayderûsî evimi teşrif etti. Ona; "Efendim size sâdece serîd (tirid) hazırlayacağım." dedim. "Olur."<br />

buyurup bizimle sohbete başladı. Üstâd Hıfnî'nin fazîletlerinden bahsetti. Ayderûsî bir ara; "Şimdi<br />

onun Malta adasındaki çok garip bir hâdisesini anlatayım." deyip şunları anlattı: "Malta'daki

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!