22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Hasan Sezâî hakkında her kim iftirâ ve dedikodu etmiş ise ve her kim bu dedikoduları<br />

dinleyip kabûl etmiş ise, bu hastalığa yakalandı. Hastalık, bu sözlere adı karışmış olanlara<br />

yayılıyor, diğer insanlara bir şey olmuyordu. Hastalığa yakalananların bütün vücûtları yara<br />

bere içinde kaldı. Hiçbiri derdine çâre bulamadı.<br />

Affı ve merhameti pekçok olan Hasan Sezâî hazretleri onların bu hastalık sebebiyle şiddetli<br />

acı ve sıkıntı çekmelerine dayanamadı. Mübârek kalbi tahammül edemeyip, bir gece kılık<br />

kıyâfetini değiştirerek çarşıya çıktı. Kahvelerden birine girdi. Hiç kimse onu tanıyamadı.<br />

Uyuz olanlara yaklaşarak; "Sizin derdinizin ilâcı Hasan Sezâî'dedir." deyip oradan ayrıldı.<br />

Ertesi gün dergâhın önü ana-baba gününe döndü. Hastalığa tutulan herkes çâre bulmak<br />

ümîdiyle dergâha koşuyordu. Hasan Sezâî Efendi, gelenlerden herbirine, onların dergâhın<br />

kapısına astıkları geyik boynuzundan kazıyıp, toz hâlinde veriyordu. O tozu yarasına süren<br />

herkes Allahü teâlânın izni ile şifâ buldu. Bu arada herkes hatâsını anlayıp, yaptıkları iftirâ ve<br />

dedikodulara pişmân oldular, tövbe ettiler. Böyle bir dertten kurtulmuş olmanın verdiği<br />

sevinçle, bir sergi açıp üzerine para attılar. Toplanan paralarla dergâhın kapısına bir çeşme<br />

yapıldı.<br />

PEKİ ÖYLE OLSUN<br />

Bir gün içkiye mübtelâ olan bâzı gençler, torbalarına içki şişeleri koyarak, kıra içki içmeye<br />

gidiyorlardı. Giderken, Hasan Sezâî'nin dergâhının önünden geçmeleri îcâbetti. Sezâî Efendi onları<br />

görerek; "Evlâtlar, nereye gidiyorsunuz. Torbaların içindeki şişelerde ne var?" diye sordu. Gençler,<br />

mûziplik olsun diye ve hâllerini gizlemek için gülerek; "Efendi baba! Kıra gezmeye gidiyoruz.<br />

Şişelerimizde de şerbet var." dediler. Hasan Sezâî tebessüm edip; "Peki öyle olsun." buyurdu. Gençler<br />

ayrılıp gittiler. Kıra vardıklarında sofralarını kurdular. Şişelerindeki içkiyi içmeye başladıklarında<br />

hepsi birden çok şaşırdı. Çünkü şişelerin içindeki içkilerin hepsi şerbet olmuştu. Sonra yolda Sezaî<br />

Efendi ile karşılaştıklarını ve konuşmalarını hatırladılar. Bu hâlin, o büyük zâtın bir kerâmeti<br />

olduğunu anlayıp, tövbe ettiler, artık bir daha içki içmediler.<br />

1) Sefînet-ül-Evliyâ; c.3, s.128<br />

2) Kâmûs-ül-A'lâm; c.4, s.2562<br />

3) Sicilli Osmânî; c.3, s.15<br />

4) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.84<br />

5) Tercüme-i Hâl-i Hazret-i Sezâî (Mektûbât-ı hazret-i Sezâî) (Matbaa-i Âmire İstanbul-1289)<br />

6) Menâkıb-i Şeyh Sezâî-i Gülşenî (Üniversite Kütüphânesi T.Y., No: 424)<br />

7) Tezkire-i Sâlim; s.350<br />

8) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı) s.1079<br />

9) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.17, s.217<br />

HASÎRÎZÂDE (Şeyh Ahmed Muhtar Efendi);<br />

İstanbul velîlerinden. 1820 (H.1236)'da doğdu. 1901 (H.1319) senesinde vefât etti. Sütlüce'de<br />

Hasîrîzâde Dergâhı adıyla meşhûr dergâhın bânisi Şeyh Mustafa İzzî'nin torunudur. Kendisi<br />

bu dergâhın dördüncü şeyhidir. Babası, Şeyh Sülün Efendi denmekle meşhûr Şeyh Süleymân<br />

Sıdkî'dir.<br />

Zamânında bulunan pekçok âlimden ders alıp, ilim öğrendi. Tasavvufta babasının terbiyesi<br />

altında yetişti. Babasının vefâtı üzerine büyük birâderi Şeyh Hasan Rızâ Efendi ile birlikte<br />

dergâhın şeyhliğini yaptı.Daha sonra ağabeyi bu vazifeyi tamâmen ona bırakıp hacca gitti.<br />

Tasavvufta Sa'diyye yolunun icâzetini babası Şeyh Süleymân Sıdkî'den aldı. Ayrıca<br />

Şâziliyye, Mevleviyye yollarından da icâzet almıştır. Yine Nakşibendiyye ve Rufâiyye,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!