22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Hasan Sezâî, on sekiz yaşına kadar doğum yeri olan Gördes'te kaldı. 1687 senesinde<br />

Venedikliler o beldeyi istilâ edince, gemi ile Gördes'ten İstanbul'a geldi. Yolculuk esnâsında,<br />

Halvetiyye yolunun büyüklerinden biri ile tanışıp sohbetinde bulundu. Hasan Sezâî, genç ve<br />

yakışıklı olmakla, zâhirî güzelliğe sâhib olduğu gibi, edeb ve ahlâkının fevkalâde olması ve<br />

çok iyi terbiye edilmesiyle bâtınî güzelliğe, kalb ve rûh temizliğine sâhib idi. Anlayış ve<br />

istidâdının pekçok olması, ilerde yüksek ilmî mertebelere yükseleceğini gösteriyordu.<br />

İstanbul'dan Edirne'ye geçen HasanSezâî bir taraftan oradaki âlimlerden zâhirî ilimleri tahsîl<br />

ederken, diğer yandan kendisini tasavvuf yolunda yetiştirip, mânevî terbiye verecek bir<br />

rehber aradı. Gemi yolculuğu esnâsında tanıştığı zâtın tesiri ve gördüğü bir rüyâdaki işâret<br />

üzerine, Âşık Mûsâ Dergâhında bulunan Şeyh Muhammed Sırrî Efendiye talebe olup bir<br />

müddet hizmetinde bulundu. Muhammed Sırrî'nin vefâtından sonra onun vekîli olup, yerine<br />

geçen Muhammed La'lî Fenâî Efendiye bağlandı. Muhammed La'lî Efendi aslenKastamonulu<br />

olup, Edirne'de Şeyh Şücâ' Zâviyesinde talebe yetiştirmekle meşgûl idi. Hasan Sezâî'ye<br />

dergâhın vakıflarının icârlarını toplamak vazifesi verildi. Bunun için Sezâî'ye; Câbî Dede<br />

Efendi de denilmiştir. Hasan Sezâî ondan mezun olup, Gülşenî Veli DedeDergâhının şeyhi<br />

oldu. Buradaki vazifesi altı ayı dolunca, hocası Muhammed La'lî'nin halîfesi olan<br />

Muhammed Hamdi Efendi vefât etti. Bunun üzerine Sezâî onun yerine geçti.<br />

Hasan Sezâî Efendi bir gün talebeleriyle sohbet ederken kalp gözüyle hocası La'lî Efendinin<br />

vefât ettiğini anlayıp, şiddetli üzüntüye kapıldı ve kendinden geçerek yere düştü. Bu esnâda<br />

bir dişi kırıldı ve bu dişi bir tahtaya saplandı. Günümüzde de bu dişi, mihrâbın sağ tarafında<br />

bulunmakta ve ziyâret edenler tarafından görülmektedir.<br />

Hasan Sezâî Efendi bir araİstanbul'a gelmişti. Daha önce Edirne'de iken ismi her tarafta<br />

duyulmuş olduğundan, İstanbul'a gelince, birçok kimse onu görmek arzusu ile bulunduğu<br />

yere akın etti. Fakat o, tevâzusunun çokluğundan, gâyet sâkin idi. Böyle gelip sohbette<br />

bulunanlardan bâzılarının kalbine, HasanSezâî'yi tahmin ettikleri gibi bulamama düşüncesi<br />

geldi. O gece bu kimselerin herbiri, rüyâlarında, Resûlullah efendimizi ziyâret için Medîne-i<br />

münevvereye gittiklerini, fakat kapıda HasanSezâî'nin bulunduğunu ve huzûr-ı seâdete<br />

girebilmek için onun yardımı gerektiğini gördüler. Ertesi gün rüyâlarını birbirine<br />

anlattıklarında, hepsinin aynı rüyâyı gördükleri anlaşıldı. BöyleceHasan Sezâî hazretlerinin,<br />

Resûlullah efendimizin vârisi olan büyük âlimlerden olduğunu yakînen anladılar.<br />

Hasan Sezâî hazretleri daha sonra Mısır'a gitti. Kâhire'de, Gülşenî Dergâhında vazîfe yapan<br />

İbrâhim Çelebi tarafından, Gülşenî tarîkatinde ikinci pîr olarak kabûl edildi.<br />

Hasan Sezâî Efendi, gâyet kibâr, asîl ve heybet sâhibi, iyi ahlâklı, çok zekî ve yakışıklı bir zât<br />

idi. Edirne'deki dergâhında 53 sene talebe yetiştirdi. Talebelerinin sayısının beş yüz bini<br />

bulduğu ve bunların yiyip içmelerinin bizzat kendisi tarafından karşılandığı bilinmektedir.<br />

İlme çok hizmet etti.Dergâhın yanında bir sebzeci dükkanı vardı. Bir gün talebeleri ile sohbet<br />

ederken o dükkana bakarak şu şiiri söyledi:<br />

Derd ile dâim yanmakta bu dil<br />

Aşkın nârına olmuşlar fitil<br />

Pervâne-sıfat olmaya vâsıl<br />

Şem'-i cemâle sûzana geldik.<br />

Cismimiz bunda, canımız onda,<br />

Gevherimizin aslı ol kânda<br />

Sezâî, şimdi biz bu dükkanda,<br />

Biraz eylenip seyrâne geldik.<br />

Talebeleri önce bu sözlerin hikmetini anlayamamışlardı. Ancak çok geçmeden dükkanın yeri<br />

satın alınarak dergâha ilâve olundu ve Sezâî Efendi vefât edince o yere defnolundu. Yerine<br />

oğlu Muhammed Sâdık Efendi geçti. Bundan sonra gelen torunları da, asırlar boyunca ilme<br />

hizmet etmişler, Edirne'de ilim ve feyz kaynağı olmuşlardır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!