22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

hürmeti çoğaldı. Onun kâmil bir zât olduğuna güveni bir kat daha ziyâdeleşti ve kendisini<br />

İstanbul'a dâvet etti. Bunun üzerine Hüsâmeddîn-i Uşâkî, Uşak'tan ayrılıp, İstanbul'a<br />

geldiğinde; Pâdişâh, erkânı ve büyük bir halk topluluğu tarafından hürmet ve tâzim ile<br />

karşılandı. Aksaray civârında oturması için Hüsâmeddîn-i Uşâkî'ye bir ev tahsis edildi. Bir<br />

müddet orada kalan Hüsâmeddîn-i Uşâkî hazretleri, Pâdişâha yakınlığından istifâde etmek<br />

isteyenlerin verdiği sıkıntı yüzünden Uşak'a dönmeye karar verdi. Yol hazırlıklarının<br />

yapıldığını haber alan Pâdişâh, bu büyük zâtın İstanbul'da kalması için ricâda bulundu. Uşâkî<br />

hazretleri, Sultan Üçüncü Murâd Hânın ricâsını kabûl edip, İstanbul'da kalmağa karar verdi.<br />

Pâdişâhın emriyle Kasımpaşa civârında Hüsâmeddîn-i Uşâkî'nin adına bir dergâh inşâ edildi.<br />

Burada uzun zaman kalarak, çok talebe yetiştirdi. Sohbetlerinde çok kimseler kemâle geldi.<br />

Hilâfet verdiği talebelerini Anadolu'nun çeşitli yerlerine, halka doğru yolu göstermeleri için<br />

gönderdi.<br />

Hasan Uşâkî İstanbul'a geldiği zaman, evliyânın büyüklerinden Ümmî Sinân hazretleriyle<br />

görüştü. Ümmî Sinân ona Halvetîlik tarîkatında hilâfet verdi. Şeyh Ahmed-i Semerkandî ise,<br />

ona "Kübreviyye" ve "Nûr-i Bahriyye" yolunun hilâfetini vermişti. Hüsâmeddîn Uşâkî de bu<br />

yolları birleştirerek Uşâkîlik tarîkatını kurdu.<br />

Şöyle anlatılır: "İnsanların kalabalığından rahatsız olanHüsâmeddîn Uşâkî, Pâdişâhtan hacca<br />

gitmek ve Resûlullah efendimizi ziyâret etmek için izin istedi. Pâdişâh kendisine izin verdi.<br />

Sefere çıkmadan önce, oğlu Mustafa Efendiye hanımının hâmile olduğunu söyleyerek;<br />

"Bizim bu fânî âlemi terketmemiz yakındır. O saâdetli oğlumun ismini Abdürrahîm koy ve<br />

kendisinin ilim ve terbiyesi ile meşgûl ol." diye vasiyette bulundu.<br />

Hüsâmeddîn Uşâkî, hac farîzasını yerine getirip geri dönerken, Konya'da rahatsızlandı ve<br />

1594 (H.1003) senesinde orada vefât etti.Cenâze namazı Konya'da kılındı. Vasiyeti üzerine<br />

İstanbul'a götürülmek üzere yola çıkarıldı. Konya vâlisi, yola çıkmadan önce Hüsâmeddîn<br />

Uşâkî'nin cesedinin kokmaması için ilâçlatmak istedi. Fakat oğulları ve talebeleri buna karşı<br />

çıkarak, Uşâkî hazretlerinin kokmıyacağını söylediler ve ilâçlatmadılar. Mübârek bedeni, hiç<br />

kokmadan İstanbul'a getirildi şimdiki kabrinin bulunduğu yere defnedildi.<br />

Şöyle anlatılır: "Kasımpaşa'da, Uşâkî hazretlerinin dergâhı yakınlarında Ali Efendi isminde<br />

bir zât vardı. Ali Efendi misk satıcısı idi. Bir şey tartarken, hak geçmesin diye çok dikkat<br />

ederdi. Ali Efendi, hac farîzasını yerine getirmek için Mekke-i mükerremeye gitmişti.Hacı<br />

olduktan sonra,Resûl-i ekremin kabr-i şerîfini ziyâret için Medîne-i münevvereye gitmek<br />

istedi. Fakat ayaklarındaki bir hastalıktan dolayı gidemedi. Bu duruma çok üzüldü. Bir gece<br />

rüyâsındaPeygamber efendimizi gördü.Peygamber efendimiz ona; "Ağlama! Kasımpaşa'da<br />

evlâdım Hüsâmeddîn-i Uşâkî'nin kabrini ziyâret et, onu ziyâret etmek, beni ziyâret gibidir."<br />

buyurdu. Sonra İstanbul'a dönen Ali Efendi, hergün işe giderken Uşâkî hazretlerinin kabrini<br />

ziyâret etmeği kendisine vazife ve âdet edinmişti. Vefât ederken bunu çocuklarına vasiyet<br />

etti."<br />

Hüsâmeddîn Uşâkî, çeşitli eserler yazdı. Bunlardan bâzıları şunlardır: 1) Evrâd-ı Kebîr, 2)<br />

Hizb-üt-Tesbîh, 3) Ahzâb-ı Usbûiye, 4) Şerhu Virdi Settâr.<br />

MAHZURU İZÂLE EDİNİZ<br />

Bir zelzele yüzünden Hüsâmeddîn Uşâkî'nin türbe ve dergâhı harâb olmuş ve çökmüştü. Kabir, sokak<br />

zemininden çok aşağı kaymıştı. Yağmur suları kabre doluyordu. Zamânın Pâdişâhı Sultan İkinci<br />

Abdülhamîd Hân bir gece rüyâsında onu gördü. Uşâkî hazretleri sultâna; "Kabrimdeki mahzuru izâle<br />

ediniz." dedi. Sultan uyanınca, hemen yakını Hacı Ali Paşayı huzûruna çağırıp, rüyâsını anlattı.<br />

SultanAbdülhamîd Hân, dergâhın yerini bilmiyordu. Hacı Ali Paşaya dergâhın ve türbenin yerini<br />

bulmasını söyledi. Hacı Ali Paşa, Kasımpaşa'da dergâhın ve türbenin yerini araştırarak, buldu.<br />

Dergâhın zelzeleden ve su baskınından sonra yıkık ve dökük bir hâlde olduğunu sultâna bildirdi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!