22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Çorlu yakınında Sırt köyü denilen yere inildi. Buraya indiklerinde, çıban öyle bir hâl aldı ki,<br />

akıntısını vücûdundan def etmeye Sultânın iktidârı kalmadı. Çâresiz, o yerde ikâmet ve karar<br />

ihtiyar buyuruldu. Ve daha önce Edirne'ye varan erkândan Vezîr-i âzam Pîrî Paşa ve Mustafa<br />

Paşa ve Beylerbeyi Ahmed Paşa, ordu-yı hümâyûna dâvet olundular. Bunlar gelince askerin<br />

içine bir şüphe düşmesin diye, işlerin îcâbına göre dîvân toplanıp, mansıplar dağıttılar ve<br />

terfi-i merâtib eylediler ve neş'eli görünerek, gizli kederlerini belli etmediler. Ve iki ay<br />

müddet, acılar içinde vakit geçirdiler.<br />

Bu sırada asker arasında binbir türlü haber şâyi' olup, yersiz birtakım hareketler olacağı<br />

alâmetleri belirince, vezîrler bana haber gönderip, Sultan için nasıl bir çâre gerektiği<br />

sorulunca, ben de; askerin mübârek yüzlerini görmeye hasret kaldıklarını kendilerine arz<br />

edip, yalvarıp, yakararak otağ-ı hümâyûnun önüne çıkmalarını sağladım. Orada bir miktâr<br />

vekar içinde durup yüzünü gösterdikten ve sipâhilerin hatırlarına düşen tereddüdü izâle<br />

ettikten sonra, geri dönerek yerlerine avdet buyurdular. Ve Rumeli Beylerbeyi Ahmed<br />

Paşayı, sır saklamaya iktidârı olmadığı için Edirne muhâfızlığı behânesiyle o tarafa<br />

yolladılar. Çıbana hiçbir ilâç ve ihtimâm kâr etmediğinden, aynı sene Şevvâlin dokuzuncu<br />

gecesinde rûhunu teslim edip, bu elemli dünyâdan Cennet bahçelerine doğru uçup gittiler.<br />

Hastalığı sırasında ona hizmet etmek şerefinden bir an mahrûm olmadım. Geceleri sabahlara<br />

kadar, mum gibi için için yanarak karşılarında dururdum. Bir hizmeti olmadığı zaman, emr-i<br />

âlileri ile döşekleri yanında otururdum. Kâh mübârek elleri elimde, kâh asîl ayakları dizimde<br />

idi. Cerrahlar ilâca giriştikleri sırada, kâh omuzuma dayanır, kâh cerrahların yaptıklarına<br />

bakmaya memur eder, ancak bana îtimâd buyururlardı.<br />

Vefâtında Kur'ân-ı kerîm okumak ve Kelime-i şehâdeti telkinde bulunmak vazîfesini yalnız<br />

ben gördüm. Son nefesine kadar bir an yanından ayrılmadım. Hattâ son nefesini vereceği<br />

sırada, bu hakîre hitâb edip buyurdular ki: "Hasan Can, bu ne hâldir?" Ben hizmetçileri dahî<br />

dedim ki: "Sultânım, Allahü teâlâ ile olacak zamandır." Buyurdular ki: "Bizi bunca zamandan<br />

beri kimin ile bilirdin? Cenâb-ı Hakk'a teveccühümüzde kusûr mu gördün?" Ben dahî dedim<br />

ki: "Hâşâ ki, bir zaman Allahü teâlânın adını anmayı unuttuğunuzu görmüş olam. Lâkin bu<br />

zaman başka zamanlara benzemediği için, ihtiyâten söylemeye cesâret eyledim."<br />

Kısa bir an geçtikten sonra; "Yâsîn sûresini oku!" diye fermân buyurdular. Emr-i<br />

hümâyûnları gereğince, Yâsîn sûresini hatmettim. Benimle berâber okudular. İkinci defâ<br />

okurken; "Selâmün kavlen min Rabbirrahîm" âyetine geldiğim zaman gördüm ki,<br />

mübârek dudakları bu âyet-i kerîmeyi okuyarak hareket eder ve o anda, önce sağ şehâdet<br />

parmağını kaldırıp diğer mübârek parmaklarını sıkıp temiz rûhunu teslim etti.<br />

Eli elimdeydi. Mübârek bileğini tutmuş, nabzını dinliyordum. Nabzın durduğunu hissedince,<br />

o anda lâzım olan hizmetleri yerine getirmek üzere ayağa kalktım. Hekimbaşı Ahî Çelebi<br />

oradaydı. Benim yaptığıma bakıyordu. Ayağa kalktığımı görünce: "Henüz hayat bâkidir. Ne<br />

için ayağa kalkarsınız?" diye beni oturtmaya kalkınca; "Bu eşiğe alnımı koyduğum andan bu<br />

âna kadar velî nîmetimin hizmetinden bir lahza yüz çevirmemişim. Bu sıralarda yapılacak iş<br />

budur. Tabîblik etmenin zamânı geçti ve asıl cevher kaybolup gitti." dedim. Gerekli<br />

hizmetleri yerine getirdim."<br />

Kânûnî Sultan Süleymân döneminde Enderunda çeşitli dersler veren Hasan Can, 1567<br />

(H.974) senesinde Bursa'da vefât etti. Kabri, Çelebi Sultan Mehmed türbesi önündedir.<br />

1) Tâc-üt-Tevârih; c.2, s.602 vd.<br />

2) Sicilli Osmânî; c.2, s.119<br />

3) Lütfî Paşa Târihi; s.284<br />

4) Hadîkat-ül-Cevâmî; c.1, s.272

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!