22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

15) Lemezât; s.159<br />

HASAN CAN;<br />

Yavuz Sultan Selîm Hanın nedîmi, sohbet arkadaşı ve velî. Tâcü't-Tevârih kitabının<br />

müellifi Şeyhülislâm Hoca Sâdeddîn Efendinin babasıdır. 1490 (H.896) senesinde doğduğu<br />

tahmin edilmektedir. 1567 (H.974) senesinde Bursa'da vefât etti.<br />

Hasan Can'ın babası İsfehanlı müezzin Hâfız Mehmed Efendi, onun babası da Hâfız<br />

Cemâleddîn'dir. Babası, Akkoyunlu hükümdârı Yâkub Hansın saray hâfızı idi. Çok güzel sesi<br />

vardı. Dâvûdî sesiyle okuduğu Kur'ân-ı kerîm dillere destan olmuştu. Sultan Yâkub'un<br />

vefâtından sonra tahta geçen Rüstem Han da, Hâfız Mehmed Efendiye çok büyük yakınlık<br />

gösterdi ve onu sarayda tuttu.<br />

Rüstem Hanın vefâtından sonra, şehzâdeler arasındaki taht kavgaları sebebiyle devletin fetret<br />

devri başladı, parçalanıp yıkılmaya yüz tuttu. Bu sırada, babası Şeyh Haydar'dan kalan<br />

Hataylı tekkesinde şeyh olan Şâh İsmâil, etrâfında toplanan müridleri ile Şirvân'a saldırdı.<br />

Eshâb-ı kirâm düşmanlığını ilân edip, Ehl-i sünnet îtikâdındaki birçok müslümanı öldürdü.<br />

1502 senesinde, Tebriz'de Safevî devletini kurdu. Hazret-i Ebû Bekr ile hazret-i Ömer'e ve<br />

Eshâb-ı kirâmın daha birçoğuna dil uzatıp sövmeye başladı. Câmilerde namaz kılmayı yasak<br />

edip, minberleri yıktırdı. Tutup yakalattığı bütün Ehl-i sünnet âlimlerini şehîd etti.<br />

Müslümanların mallarına, kadınlarına ve kızlarına saldırıp ellerinden aldı. Askerine<br />

dağıtarak, istedikleri gibi kullanmalarına izin verdi. Akla hayâle gelmedik nice kötülükler<br />

yaptı.<br />

Müslümanların bu perişan hâlini haber alan Yavuz Sultan Selîm Han, 1514 senesinde, Şâhın<br />

üzerine yürüyüp perişân etmeye karar verdi. Sultan Selîm Hanın İran üzerine yürüdüğü<br />

sıralarda, Hâfız Mehmed Efendi, Tebriz'de büyük âlim Molla Kemâleddîn-i Erdebîlî'nin<br />

hizmetinde bulunuyordu. Hasan Can burada vukû bulan bir konuşmayı şöyle nakletmektedir:<br />

"Bir gün ikindi namazını şeyh ile birlikte cemâatle kıldık. Namazdan sonra Amme (Nebe')<br />

sûresi okundukta, Şeyh Erdebîlî hazretleri babamı yanına çağırıp buyurdu ki: "Hak teâlâ, sizi<br />

ve evlâdınızı, bu büyük belâdan koruyacaktır. Çünkü sizler, Hâfız-ı Kur'ân olup, Hakk'ın<br />

kelâmını nâzil olduğu gibi korumaktasınız." Bunun üzerine babam (Hâfız Mehmed Efendi),<br />

Şeyh Erdebîlî hazretlerine; "Osmanlı Sultanı bu ülkeye ayak basmak üzeredir. Bu işin<br />

sonunun nereye varacağı görünüyor?" diye suâl etti. Şeyh hazretleri de; "Bu gelen Sultan<br />

öyle bir zâttır ki, kendiliğinden buralara gelmez. Bu bedbahtı (Şâh İsmâil'i) tedib etmek,<br />

cezâlandırmak için, Hak teâlâ tarafından memur edilmiştir. Bütün evliyânın ruhları onunladır.<br />

Kendisi dahi, evliyâlıkta rütbe ve makam sâhibidir." diye cevap verdi. Babam dedi ki:<br />

"Cezâlandırmak için geliyor, buyurduğunuzdan anlaşılıyor ki, Şâhı tepeleyip mağlûb<br />

edecektir." Şeyh hazretleri buyurdu ki: "Allahü tâlâ daha iyisini bilir ki, büyük bir bozgun<br />

var. Fakat Şâh İsmâil bu arada canını kurtaracaktır."<br />

Neticede Şeyh hazretlerinin buyurduğu gibi Yavuz Sultan Selîm Han, Çaldıran zaferinde<br />

Şâhı ve askerlerini büyük bir bozguna uğrattı. Şâh İsmâil perişân bir vaziyette, taht ve tâcını<br />

bırakarak harb meydanından kaçtı. Az bir mâiyetiyle canını zor kurtardı. Ehl-i sünnet<br />

düşmanı olan Şâh İsmâil'in zulmünden kurtulan müslümanlar, rahat bir nefes aldılar. Osmanlı<br />

Sultânı Tebrîz'e gelince bütün âlim ve sanat sâhibi olgun kimseleri huzûrunda topladı. Onlara<br />

pek ziyâde alâka ve iltifât gösterdikten sonra; "Kur'ân-ı kerîm kırâatinde edâsının güzelliği ve<br />

Dâvûdî sesi ile meşhûr Hâfız Mehmed Yâkûb'u işitir idik. O da burada mıdır, yoksa vefât<br />

etmiş midir? Okuduğu Kur'ân-ı kerîmi dinlemek istiyoruz?" diye suâl etti. Onun da hazır<br />

olduğunu haber verdiler. Kur'ân-ı kerîm tilâvetini dinleyince, hayranlığı bir kat daha arttı.<br />

Ona çok iltifât gösterdi. Tâzim ve hürmette hiç kusûr etmedi. Dönüşte İstanbul'a götürdü ve<br />

yakın dostları arasına aldı. Dâimâ berâberinde bulundurur, sohbetlerinden ayırmazdı.<br />

Sultanın musâhibi, sohbet arkadaşı oldu. Hâfız Mehmed'in vefâtından sonra da oğlu Hasan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!