22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ulunmuştur. İmâm-ı Rabbânî ise, ihlâs ile, uzun yılların amelinin, işinin, kısa zamanda ele<br />

geçeceğini açıklamıştır.<br />

Gönülle bilmek, Allahü teâlâyı hakkıyla tanıyıp bilmek mârifet diye isimlendirilir.<br />

Muhammed Ma'sûm Fârûkî, insanın izzetinin, îmân ve mârifet ile olduğunu, mal ve mevki ile<br />

olmadığını belirtmiştir. Ahmed bin Hadraveyh; "Mârifetin hakîkati, Allahü teâlâyı kalb ile<br />

sevmek, dil ile anmak ve Allahü teâlâdan başka her şeyden ümîdini kesmektir." demiştir.<br />

Ebü'l-Kâsım Nasrâbâdî, mârifet ve Allahü teâlâya yakın olma hâlinin, farzları edâ etmekle ve<br />

sünnet-i seniyyeye tâbi olmakla ele geçeceğini ifâde etmiştir. Ebü'l-Hasan bin Sâî ise;<br />

"Mârifet, her durumda kulun, Allahü teâlânın verdiği nîmetlere şükretmede âciz kaldığını,<br />

genç ve kuvvetli zamanlarında zayıf olduğunu bilmesi ile ele geçer." demiştir.<br />

Allahü teâlâyı kalp ve rûhla tanıyıp bilmeye mârifetullah da derler. Sülûk-ül-Ulemâ adlı<br />

eserde geçen bir hadîs-i şerîfte; "İlimlerden öyleleri vardır ki, onları ancak mârifetullaha<br />

sâhib olanlar bilirler. Onlar bu ilimlerden haber verdikleri zaman, mârifetullaha sâhib<br />

olmayanlardan başkası onları inkâr etmez." buyrulmuştur. Muhammed Mâsûm, bu<br />

dünyâda en kıymetli şeyin mârifetullaha kavuşmak olduğunu belirtmiş, İmâm-ı Rabbânî<br />

kalbinde hardâl tânesi kadar dünyâ muhabbeti bulunan kimsenin mârifetullaha<br />

kavuşamayacağını ifâde etmiştir.<br />

Hâdimî hazretleri; "Mârifetullah bilgileri, keşfle ve ilhâm ile hâsıl olur. Hocadan<br />

öğrenilmez. İbâdetlerin yapılması ve bütün şerîat (İslâmiyet) bilgileri ise, üstâddan<br />

öğrenmekle elde edilir. Şerîat bilgileri, ilhâm ile hâsıl olsaydı, Allahü teâlânın peygamberler<br />

ve kitaplar göndermesine lüzum olmazdı." demiştir.<br />

Bir şeyi hakkıyla bilmek, anlamak, öğrenmek, cehlin zıddı mânâlarına geldiği gibi,<br />

okumak, görmek, dinlemek veya cenâb-ı Hakk'ın ihsânı ile elde edilen mâlumât ve bilgi<br />

anlamında da kullanılan ilim çok çeşitli kısımlara ayrılmaktadır. Amele dâir ilimlerden biri<br />

olan ilm-i ahlâk, fazîlet ilmi olup, buna kavuşma ve bu fazîleti giderecek şeylerden sakınma<br />

yollarını bildirir. Kalp ve rûh bakımından insanı olgunlaştıran ilim ve ameller, tasavvuf,<br />

ahlâk mânâsına da gelir. İnsanın görünmeyen ve âlem-i emirden olan kalp, sır, rûh gibi<br />

latîfelerini konu alan ilme, kısaca gönül yâni kalp ve rûhla ilgili ilme ilm-i bâtın denilir.<br />

Deylemî'nin rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte; "İlm-i bâtın, Allahü teâlânın sırlarından bir<br />

sırdır. O'nun hükümlerinden bir hükümdür. Dilediği kulunun kalbine verir."<br />

buyrulmuştur. Şihâbüddîn Sühreverdî; "İlm-i bâtın ile kulun, Allahü teâlâya yakınlığı artar.<br />

Bu ilim, Allah adamı denen velîlerin ve tâlibleri O'na kavuşturan, doğru yolu kuvvetlendiren<br />

ve insanlara doğru yolu gösteren âlimlerin sohbetlerinde kazanılır. Bu âlimler,<br />

Peygamberlerin vârisleridir." demiştir.<br />

Genel olarak ilim, ilm-i husûlî ve ilm-i hudûrî diye ikiye ayrılabilir. İlm-i husûlî, Ehl-i<br />

sünnet (Peygamber efendimiz ve arkadaşlarının yolunda olan) âlimlerinin sohbetlerinde ve<br />

derslerinde bulunularak, çalışılarak elde edilen ilimdir. İlm-i hudûrî ise, çalışmadan Allahü<br />

teâlânın ihsân etmesiyle kazanılan ilim, vehbî ilim demektir ki bu ilme ilm-i lüdünnî de<br />

denilir.<br />

İmâm İbn-i Mâce'nin Sünen'inde geçen bir hadîs-i şerîfte; "İlim, Çin'de de olsa onu<br />

alınız. Zirâ ilim öğrenmek, kadın-erkek her müslümana farzdır." buyrulmuştur.<br />

Ed-Dürrü'l-Muhtâr'daki hadîs-i şerîfte de şöyle buyrulmuştur: "Bir saat ilim öğrenmek<br />

veya öğretmek, sabaha kadar ibâdet etmekten daha sevaptır." Berîka'da geçen bir<br />

hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz; "İlmi ile amel edene, Allahü teâlâ, bilmediklerini<br />

bildirir." buyurmuştur.<br />

Ebü'l-Esved ed-Düelî; "Hiçbir şey ilimden üstün değildir. Çünkü sultanlar, insanlara<br />

hükmederler. Âlimler ise, sultanlara hükmederler." demiş, Lokman Hâkim de oğluna şunu<br />

söylemiştir: "Ey oğlum! Dünyânın sevinç ve neşelerini tecrübe ettim. İlimden lezzetli bir şey

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!