22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yaratmışsak, onun gibi yapayalnız ve teker teker huzûrumuza gelirsiniz." (En'âm sûresi:<br />

94). Yâni mâdem ki işin sonu bu olacaktı, önceden niçin bunu bilmediniz. Bunu bilip,<br />

tercihini bu yönde yapan ne bahtiyâr kişidir. Zîrâ dünyâ nefsin evidir ve dünyâlıklar onun<br />

harb âletleridir. O kendi evinde rahat durmakta, arkadaş ve dostlarından da yardım<br />

beklemektedir. Rûh ise bu âlemde kendi arkadaş ve akrabâlarından uzak kalmış, aslını<br />

unutmuştur. İlâhî bir yardım gelmedikçe, ondan bir iş, bir fayda gelmez." buyurdu.<br />

"Din nedir?" diye sorulduğunda; "Bidayettekilerin dîni, kaçmak ve yapışmaktır. Günahlardan<br />

kaçmak, tâate, iyiliklere yapışmaktır. Ortadakilerin dîni, kesilmek ve rahatlamaktır.<br />

Dünyâdan kesilmek, âhiretle rahatlamaktır. Sâbıkların dîni, teberrî ve tevellîdir. Allah'tan<br />

gayri her şeyden teberrî, yâni uzak durmak ve Allahü teâlâ ile tevellîdir, yâni Allahü teâlâyı<br />

sevmektir. En'âm sûresi 91. âyetinde meâlen; "Sen, Allah de, onları bâtıl dedikodularında<br />

bırak, oynayadursunlar" buyruldu." cevâbını verdi.<br />

"Cennet ve Cehennem'in ne oldukları sorulduğunda; "Cennet ve Cehennem, senin<br />

amellerindir. Zilzal sûresinin 7 ve 8. âyetlerinde meâlen; "Zerre kadar iyilik eden onun<br />

mükâfâtını görecek; zerre mikdârı kötülük işleyen de, onun cezâsını görecektir."<br />

buyruldu. Bugünkü amelinden, yarın sana şekiller verilecek. İyi ameller etmişsen, onlara<br />

uygun iyi sûretler önüne getirecekler." cevâbını verdi.<br />

"Mülkün sâhibi nerededir ki, kalb yüzünü O'na çevirelim?" denildiğinde; "Nerede değildir<br />

ki? "Nereye yönelirseniz, Allah'adır" âyet-i kerîmedir. Dünyâ ve âhiret nasîbinden vaz<br />

geçip mert olmak ve nefsin lezzetlerini terk etmek lazımdır ki, nerede bulunursa, O'nunla<br />

olsun. Nereye giderse, O'nunla gitsin. Ne söylerse O'nunla söylesin, ne ararsa O'nunla arasın.<br />

Sakın, O'nun senden uzak olduğunu sanma! Belki sen O'ndan uzaksın. Sen, sensiz sende yok<br />

olursan, başkasına açılmıyan kapı sana açılır ve sana, seninle maksad gösterilir." buyurdu.<br />

Peygamber efendimiz; "Ölüm keffârettir." buyurdu. Ölüm günahlara keffâret olunca, âhiret<br />

rüsvâlığının mânâsı nedir? diye sorulduğunda; "Günah vardır, ölümle affedilir. Günah vardır,<br />

kabirde kalmakla affedilir. Günah vardır, kabir azâbı ile affolur. Günah vardır, Cehennem<br />

ateşini görmedikçe ve Cehennem ateşi onu yakmadıkça hiçbir şeyle affolmaz. Buradan o<br />

kadar nûr götürmelidir ki, bu nûr, Cehennem ateşini söndürsün ve; "Geç ey mümin, nûrun<br />

ateşimi söndürüyor." desin, cevâbını verdi.<br />

HAKK'A YÖNELENLER<br />

Hamîdüddîn-i Sûfî buyuruyor ki:<br />

Yüzünü yüce makâma çevirenler, Allahü teâlâya yönelenler üç sınıftır.ÊFâtır sûresi 32. âyetinde<br />

meâlen; "Kullarımızdan seçtiklerimizin kimi nefislerine zulmedicidir, kimi kötülüğü ve iyiliği<br />

müsâvî gidendir, kimi deAllah'ın izniyle iyiliklerde ileri geçenlerdir." buyruldu. Yâni özürlüler,<br />

şükürlüler ve fânîler. Özürlüler, hastalar, Allah'a îmân ve tevhîdi ikrâr ettikten sonra, huzûra hâzır<br />

olarak gelmemiş, gelmişse geç ve yavaş gelmişlerdir. Acele edin hitâbından gâfillerdir. Şükürlüler,<br />

îmân ve ikrârla berâber gelmişlerdir. Fânîler, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" hitâbını hatırında<br />

tutup, cevâbında; "Evet dediler." hitâbını unutmayanlardır. Bu âlemde dâvetten önce ezelî hitâb<br />

hükmüne, Hakkın cevâbına icâbet etmiş, başlangıçta nihâyetteki sırlara tâlib olmuşlardır. Bunlardan<br />

çokları, gizli gitmişlerdir. Kimse onların nâmını ve nişânını bilmemiştir. Birkaç kişi bilmişlerse,<br />

Resûl-i ekrem efendimizin bildirmesi ile bilmişlerdir. Yoksa onların nâmını ve nişânını kimse<br />

bilemezdi. Bilinenlerden biri Emîr-ül-müminîn hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk'tır. Biri, Emîr-ül-müminîn<br />

Ali Mürtezâ'dır ki, bâliğ olmadan önce dâveti kabûle elverişliydi. Biri de Üveys-i Karnî idi. Eğer<br />

Resûl-i ekrem bildirmeseydi, onun ismi hiçbir kitapta bulunmaz, nişânı hiçbir deftere yazılmazdı. Biri<br />

de Selmân-ı Fârisî'dir.<br />

1) Ahbâr-ül-Ahyâr; s.35

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!