22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Yavuz Sultan Selîm Han pâdişâh olmadan önce, Trabzon'da vâliyken Halîmî Çelebi'yi<br />

kendine hoca edinip, talebe oldu ve ondan feyz aldı. Gece-gündüz onun huzûrundan<br />

ayrılmazdı ve devamlı sohbetinde bulunurdu. Abdülhalîm Efendiye pekçok iltifât ve<br />

ihsânlarda bulundu. Allahü teâlânın inâyet ve ihsâniyle Osmanlı tahtına geçip pâdişâh olunca,<br />

onu yine yanından ayırmadı. Devamlı birlikte olmak ister ve kendisiyle ilmî sohbetlerde<br />

bulunurdu. Halîmî Çelebi, Yavuz Sultan Selîm Han ile birlikte Mısır Seferine katıldı.<br />

Nakledilir ki: Yavuz Sultan Selîm Han zamânında, Molla Şemseddîn diye bir saray hocası<br />

vardı. Teheccüd namazını kılan, iyi huylu bir zâttı. Yazması çok süratliydi ki, on günde bir<br />

mushaf-ı şerîfi yazıp bitirirdi. Yavuz Sultan Selîm Han, Mısır feth olununca, hocası, Halîmî<br />

Efendiye buyurdu ki: "Şemseddîn bize Tarih-i Vassâf yazsın." Halîmî Çelebi, pâdişâhın<br />

emrini Şemseddîn Efendiye bildirdikten sonra, Şemseddîn Efendi yirmi beş gün mühlet alıp,<br />

Halîmî Çelebi'nin evinde yazmaya başladı. Ancak Halîmî Çelebi'yi ziyârete gelenlerden<br />

bâzıları Molla Şemseddîn'le tanış olduklarından onun hücresine de uğrarlar ve çalışmasına<br />

mâni olurlardı. Bunun için odasının kapısını kilitleyip ve üstten kapının sürgüsünü çekip<br />

hızla yazmayı sürdürdüğü sırada âniden yanında bir kimseyi oturur halde gördü. Korkup<br />

heyecanlandı.<br />

Bunun üzerine o kimse yaklaşıp, dizine yapıştı ve; "Korkma, biz de senin gibi insanız. Seni<br />

ziyâret için geldik." dedi. Molla Şemseddîn, kapıların kilitli ve pencerelerin demirli olduğunu<br />

görüp, bu kimsenin ricâl-i gâipten olduğunu anladı. Yazmayı bırakıp, sohbete başladılar. İlk<br />

önce şöyle sordu:<br />

"Arap diyârının tamâmı fethedilip Osmanlı topraklarına katılacak mı? Yoksa dönüşten sonra<br />

tekrar başka milletlerin eline mi geçecek?" O zât dedi ki: "Yavuz Sultan Selîm Hân bu vazife<br />

ile vazifelendirildi. Mübârek beldelerin, Mekke ve Medîne'nin hizmeti ona ve nesline verildi.<br />

Şimdi İslâm pâdişâhları arasında makbûl olan Âl-i Osman'dır. Selîm Hân dahî evliyânın<br />

dışında değildir." dedi.<br />

Molla Şemseddîn dedi ki: Sultan Selîm'in saltanat süresi uzun sürer mi?" O kimse; "Üç yıl<br />

vakti vardır." dedi. Molla Şemseddîn tekrar sordu: "Konağında oturduğum Halîmî Efendinin<br />

sonu nicedir? Yâni ne zaman vefât eder?" O zât dedi ki: Şam'ı öteye geçemez, orada kalır."<br />

Şemseddîn Efendi dedi ki: "Ya benim ölümüm ne zaman olur?" O zât; "Kişiye kendi ölüm<br />

zamânını bilmek âdetullaha ters düşer. Hiçbir nefs nerede öleceğini bilemez." dedi.<br />

Şemseddîn Efendi; "Ricâl-ül-Gayb, Allahü teâlânın bildirmesiyle bilebilirler. Lutf edip de<br />

beni uyarınız." dedi. Bunun üzerine; "Allahü teâlâ bilir, ama sen dahi Halîmî Çelebi ile aynı<br />

günde vefât edip, sizinle birlikte bir cenâze daha zuhûr eder. Yavuz Sultan Selîm Hân,<br />

üçünüzün de cenâze namazında hazır bulunur." dedi. Koynundan bir arâkiyye (tiftikten ince<br />

başlık) çıkarıp, Şemseddîn Efendiye; "Bu, Selîm Hana hediyemizdir. Ona iletin." buyurdu.<br />

Bir daha çıkarıp; "Bunu da Halîmî Çelebi'ye veresin" dedi. Bunun üzerine Şemseddîn Efendi;<br />

"Bana bir hâtıranız olmaz mı." dedi. "Sana bir şey hazırlamadım. Eğer kötü demezsen,<br />

başımdaki arâkiyyeyi vereyim." dedi. Şemseddîn Efendinin istek göstermesi üzerine<br />

başındaki arâkiyyeyi ona verip; "Kitabını yaz bakayım, nice hızlı yazarsın göreyim." dedi.<br />

Şemseddîn Efendi yazmaya başladı. Gaybden gelen o zât hemen gözden kayboldu.<br />

Bu durumları Hasan Can'a anlatıp, arâkiyyeyi Selîm Hana ulaştırması için verdi. HasanCan<br />

da arâkiyyeyi vermek üzere Selîm Hanın huzûruna vardı. Olanları anlatıp, arâkiyyeyi Selîm<br />

Hana verdi. Selîm Han arâkiyyeyi alıp, kokladı ve yüzüne saygı ile sürdü.<br />

Pâdişâh Mısır'dan Şam'a doğru yola çıkınca, Halîmî Efendi hastalandı. Hekimlerin ilaçları<br />

fayda etmedi. Yavuz Sultan Selîm Han onu zaman zaman ziyâret edip kalbini hoş tutmaya<br />

çalıştı. Üçüncü günde, Halîmî Çelebi vefât etti. Aynı gün, Molla Şemseddîn ve Pâdişâhın<br />

sarayından bir hoca da vefât etti. Üçünün de cenâze namazı aynı yerde kılınıp, Yavuz Sultan<br />

Selîm Han hazır bulundu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!