22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Süfyân bin Uyeyne de şöyle anlatmıştır:<br />

Mekke-i mükerremeye şiddetli yağmur yağıp, evler yıkılmıştı. Fakat Abdülazîz hazretleri bu<br />

âfetten sağ sâlim kurtulmuştu. Allahü teâlânın bu ihsân ve lütfuna şükür olarak bir köleyi<br />

âzâd etti.<br />

Şakîk-i Belhî hazretleri anlattı:<br />

Yirmi sene gözleri görmemişti. Onun için, bu kadar sene çoluk çocuğunu göremedi. Bir gün<br />

oğlu kendi kendine düşünüp, bu duruma içerleyerek; "Babacığım! Senin gözlerinin<br />

görmemesine çok üzülüyorum." deyince, Abdülazîz hazretleri; "Oğlum! Ben Allahü teâlâdan<br />

gelene râzıyım." cevabını vermiştir.<br />

Yine birisine şöyle buyurdu: "İslâmdan, Kur'ân-ı kerîmden ve saçının beyazlığından öğüt<br />

almayan, nasîhat kabûl etmez."<br />

Abdülazîz bin Ebû Revvâd buyurur ki:<br />

Ölüm hastalığında, Mugire bin Hakî'nin yanına gittim. "Bana nasîhat et." dedim. "Bu yatak<br />

için sâlih amel yap." dedi.<br />

Abdülazîz bin Ebû Revvâd hazretlerine; "Nasıl sabahladın?" diye sorulunca, ağladı. "Niçin<br />

ağladın?", dendi. Bunun üzerine; "Ölümü unutmuş, üstelik günahları da çok olan kimsenin<br />

hâli nasıl olur. Ecel, süratle geliyor, ömür her gün eksiliyor. Akibetin Cennet mi, Cehennem<br />

mi, ne olacağı bilinmiyor. Ya Cehennem olursa, hâlimiz ne olur?" buyurdu.<br />

ŞARAPÇININ SONU<br />

Abdülazîz Revvâd hazretleri başından geçen ibret verici bir hâdiseyi şöyle anlatmıştır:<br />

Medîne-i münevverede idim. Bir gece Mescid-i Nebî'ye gidiyordum. Bir kadın telaşla yaklaşıp; "Ey<br />

efendi! Eğer sevab kazanmak istiyorsan yardıma gel! Şurada bir hasta var can çekişiyor, ölmek üzere.<br />

Yanındakiler hep kadın. Bir erkek yok ki, ona şehâdet kelimesini telkin etsin, söyletsin!" dedi.<br />

Hemen oraya gittim. Ölmek üzere olan adam, kelime-i şehâdeti söyletmek için ne kadar uğraştıysam<br />

bir türlü söyleyemedi!<br />

Birara gözlerini açıp; "Kaç defâdır bunu söyle diyorsun. Fakat ben söyleyemiyorum. Ben bu kelime-i<br />

şehâdetten veİslâm dîninden yüzümü çevirmişim." dedi ve sonra öldü.<br />

Adamın kim olduğunu ve hâlini araştırdım. "Bu adam devamlı şarap içerdi!" dediler. Kendi kendime,<br />

Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselâmın; "Şarap içmeyi âdet eden, vesene (puta) tapan<br />

gibidir." buyurması elbette doğrudur, dedim.<br />

1) Hilyet-ül-Evliya; c.8, s.191<br />

2) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.61, c.4, s.166,168<br />

3) Tehzîb-ül-Esmâ ve'l-Luga; c.1, s.307<br />

4) Şezerât-uz-Zeheb; c.1, s.246<br />

5) Tehzîb-üt-Tehzîb; c.6, s.338<br />

6) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.2, s.112<br />

ABDÜLBÂKİ EFENDİ;<br />

Büyük velîlerden. Kastamonulu olup, doğum târihi bilinmemektedir. İskilib'den Acem Ali'si<br />

demekle mâruf akıllı, güçlü-kuvvetli, dindar ve şerefli bir kimsenin oğlu idi. Babasına Acem

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!