22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Öyle büyük zâtları görmek, bir iki sözünü duymak bile insanı rahatlatıp kalbini<br />

ferahlatıyordu. O mübârek zât da, bu sıkıntılı hâlimde gelerek, kalp hânemi ıtr ve güzel<br />

kokuyla kokulandırıp, beni çok sevindirdikten sonar vedâ edip ayrıldı.<br />

İçeri girip dürülü kâğıdı açtığımda, hayretler içinde kaldım. Çünkü kâğıdın içinde bir miktar<br />

abîr ve bundan başka iki büyük altın vardı. Öyle ki, bu altınlardan sâdece biri, bütün<br />

borçlarımı ödemeye, diğeri de bütün ihtiyaçlarımızı rahatlıkla almaya kâfi geliyordu. Hemen<br />

çarşıya gidip, borçlarımın tamâmını dağıttıktan sonra, ihtiyaçlarımızı da aldım. Hacı<br />

Ramazan hazretlerine çok duâ ederek evime döndüm. Demek ki, kerâmet olarak benim<br />

durummu anlamış ve hiç belli etmeden bana bu altınları vermişti. Onun daha böyle nice<br />

kerâmetleri görülmüştür.<br />

Rivâyet edilir ki; Hacı Ramazan'ın ömrünün sonunda, hastalığı artıp vefâtı yaklaştığında,<br />

âlimlerden Şeyh Muhyiddîn Efendi isminde bir zât, onu ziyârete geldi. Söz arasında Hacı<br />

Ramazan Efendi, Muhyiddîn Efendiye; "Hak celle ve alâ hazretlerinin emriyle, ben herhâlde<br />

yârın öleceğim. Namazımı sizin kıldırmanız uygun görülmüştür." buyurdu. Hakîkaten dediği<br />

gibi, ertesi gün vefât edip, mübârek rûhu melekût âlemine yükselince, vasiyeti gereği<br />

namazını Muhyiddîn Efendi kıldırdı.<br />

1) Sicilli Osmânî; c.2, s.418<br />

2) Şakâyik-i Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.433, 434<br />

3) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.14, s.53<br />

HACI ŞAM DEDE<br />

Yaşadığı devir hakkında bilgi yoktur. Hayır ve iyilik timsâli fakat günahkâr bir kimse iken<br />

kalpten yaptığı tövbe ve istiğfar ile yüksek derecelere kavuştuğu, halk arasında<br />

anlatılmaktadır. Diktiği kuru bir çubuğun yeşermesi kerâmeti meşhûrdur. Merkez Tekek<br />

köyü mezarlığı içindeki türbesi, Denizli'de çok ziyâred edilen yerlerdendir.<br />

HACI ŞERÎF ZENDENÎ;<br />

Evliyânın meşhûrlarından. Lakabı Neyyirüddîn'dir. 1215 (H. 612) senesinde, Çeşt şehrinde<br />

yüz yirmi yaşında vefât etti. Keşif ve kerâmetler sâhibi bir mürşid idi. Hâce Mevdûd Çeştî<br />

hazretlerinin talebesi ve halîfesidir. On dört yaşından îtibâren hiç abdestsiz bulunmamıştır.<br />

Dâimâ eski elbiseler giyer, kanâatkâr ve mütevâzî bir hayat yaşardı. Çok ibâdet eder ve<br />

zarûret miktârı yerdi. Sohbetine dünyâya düşkün biri gelse, zâhid ve müttekî (yâni dünyâya<br />

düşkün olmayan ve Allahü teâlâdan korkarak haramlardan sakınan birisi) olurdu.<br />

Senelerce sahrâlarda yalnız dolaştı. Hep aç bulunur, üç günde bir, çölde biten yeşil bir ottan<br />

tuzsuz olarak bir mikdâr yerdi. Zikr esnâsında ve namaz kılarken kendinden geçerdi.<br />

Bulunduğu bir mecliste Allahü teâlânın ismi anılınca Rabbine olan muhabbetinin ateşiyle<br />

yanar, kendini kaybederdi. Zikir sırasında neden böyle kendinizden geçiyorsunuz? diye<br />

sorduklarında; "Âşık olanlar, mahbûbun, sevgilinin ismini işitince kendinden geçmelidir.<br />

Böyle olmasa henüz o olgunlaşmamıştır." buyurdu.<br />

Mevdûd Çeştî hazretlerinin sohbetine devâm ederdi. Huzûrunda başını önüne eğer, sessizce<br />

ve edeple dururdu. Bir defâsında ona; "İyi bahtlı Hacı, Allahü teâlâdan sein, benden sonra<br />

benim makâmıma oturmanı ve insanları irşâd etmeni istedim. Her kim ki sana talebe olursa<br />

nîmete kavuşur. Şimdi git halvete otur, ibâdet ve tâatla meşgûl ol." buyurdu. Bu emir üzerine<br />

gidip, bir müddet yalnız başına kaldı. İbâdet, tâat ve zikirle meşgûl oldu. Sonra hocasının

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!