22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Dursun Efendi, 1977 senesi Şubat ayının 27'sinde Çalek'te vefât etti. Kalabalık bir cemâat ile<br />

kılınan cenâze namazından sonra defnedildi. Hacı Dursun Efendinin tesirleri o bölgede hâlâ<br />

devâm etmektedir.<br />

1) Yürüyenler ve Sürünenler (Sâdık Albayrak-1979); s.184<br />

HACI HIDIR EFGÂN;<br />

Hindistan'ın büyük velîlerinden. İsmi Hıdır'dır. Hacı Hıdır Efgân diye bilinir. Aslen<br />

Afganistanlıdır. Serhend'e bağlı Behlülpûr kasabasında doğdu. Doğum târihi<br />

bilinmemektedir. Behlülpûr'da 1625 (H. 1035) senesinde vefât edip, orada defnedildi.<br />

Küçük yaşından îtibâren ilim ve irfân ehlinin sohbetlerinde bulunup, feyz aldı. Hindistan<br />

âlimlerinden Şeyh Meyânciyûn'un uzun müddet ders ve sohbetlerinde bulunup istifâde etti.<br />

İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetleriyle şereflendi. Kısa zaman içinde feyz alıp yükseldi<br />

ve tasavvuf derecelerini geçti.<br />

İmâm-ı Rabbânî hazretleri tarafından icâzet verilip, Allahü teâlânın dînin yaymak ve sevgili<br />

Peygamberimizn güzel ahlâkını anlatmakla vazîfelendirildi. Hicaz'a gidip hac ibâdetini<br />

yerine getirdi ve sevgili Peygamberimizin kabr-i şerîfini ziyâret etti. Bu sırada birçok Arab<br />

memleketlerini gezip gördü ve insanlara faydalı olmaya gayret etti.<br />

Onun ilim ve sohbet meclisinde birçok kişi hidâyete kavuşup feyz aldı ve yüksek derecelere<br />

ulaştı. İmâm-ı Rabânî hazretlerinin vefâtından sonra, onun ayrılığına dayanamayıp kısa<br />

zaman sonra vefât etti.<br />

Hacı Hıdır Efgân, ilmiyle amel eden bir âlim ve tasavvuf derecelerinde yüksek bir velîydi.<br />

Serhend yakınlarındaki Behlülpûr kasabasında bulunur, sık sık İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin<br />

yüksek dergâhlarına gelir, sohbetleriyle şereflenir ve tekrar dönerdi. Gecelerini, Allahü<br />

teâlânın rızâsına kavuşmak için ibâdetle geçirirdi. Vakitlerini Kur'ân-ı kerîm okumak, zikir,<br />

tesbih ve namaz kılmakla değerlendirirdi.<br />

Tatlı ve gür sesiyle okuduğu ezân, kalblere tesir ederdi. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin<br />

hizmetinde bulunduğu sırada ezânı dâimâ o okurdu. Bazan seher vakitlerinde, bâzan da bütün<br />

gece boyu, yanık sesiyle beytler ve kasîdeler okur, ağlardı. Resûlullah efendimize çok<br />

salevât-ı şerîfe okurdu.<br />

İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki: "Bir gün şeytanı gördüm. Kendisine bir takım suâller<br />

sordum. Allahü teâlânın hükmü ile doğrusunu söyledi. Bu arada; "Talebelerim arasından,<br />

doğru yoldan saptırmak için en az musallat olduğun ve kandıramadığın hangisidir?" diye<br />

sordum. Cevâbında; "Hcı Hıdır'dır." dedi."<br />

Hacı Hıdır Efgân, Serhend'e yakın bir köyde bulunduğu sırada, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin<br />

vefât ettiği haberini duydu. Bu haber üzerine içli göz yaşları dökerek Serhend'e gitti. bu<br />

gelişinde yanık ve tatlı sesiyle ezân okudu. Ezân sesini duyan İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin<br />

talebe ve sevenleri toplanıp, o büyük velînin vefât ettiği gün gibi bir gün yaşadılar.<br />

Hadarât-ül-Kuds adlı eserin müellifi Bedreddîn Serhendî, bu hâdiseyi Peygamber<br />

efendimizin vefâtından sonra, ayrılık ateşiyle yanan Bilâl-i Habeşî'nin durumuna benzetir.<br />

Sevgili Peygamberimizin vefâtından sonra, müezzini olan Bilâl-i Habeşî, Peygamber<br />

Efendimizin ayrılığına dayanamayıp Şam'a gitmişti. Ömrünün sonuna yakın, Peygamber<br />

efendimizin rüyâda dâveti üzerine, kabrini ziyârete gelmişti. Peygamber efendimizin<br />

torunları, hazret-i Hasan ile hazret-i Hüseyin'in ısrârları üzerine, yanık ve tatlı sesiyle ezân<br />

okumuştu. Ezân'ın sesini duyan Eshâb-ı kirâm, Mescid-i Nebî'ye gelerek, Peygamber

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!