22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

gidelim. Bu zâtın mâsûm olduğunu, söylenilenlerin yanlış olduğunu bildirelim." dediler.<br />

Hacı Bayram; "Evlatlar! Sizin geleceğinizi biliyorduk. Onun için yola çıkıp sizi bekledik.<br />

Pâdişâhımızın fermânı başımız üzerindedir. Haydi durmayınız, elimi zincirle bğlayınız ve bir<br />

an önce buradan gidelim." buyurdu. Bu sözlere iyice hayret eden çavuşlar; "Sizi yanlış<br />

anlatmışlar efendim. Size karşı edepsizlik etmeye hayâ ederiz. Hele zincire vurmak hiç<br />

aklımızdan geçmez. Mâdem ki emrediyorsunuz, buyurunuz gidelim." dediler.<br />

Hacı Bayram ile yanındaki genç talebesi Akşemseddîn, çavuşlarla birliket Edirne'ye doğru<br />

yola koyuldular. Hacı Bayram-ı Velî, yol boyunca çavuşlarla sohbetler etti, onlar nasîhatlerde<br />

bulundu. Günler sonra Çanakkale Boğazından geçip, Edirne'ye geldiler. SArayda Sultan<br />

İkinci Murâd Han, söylentilere göre devletin selâmetine kasdeden ve tahtına göz diken bir<br />

eşkıyâ beklerken, karşısında; nûr yüzlü, kâmil bir velî gördü. Hayretini saklamayarak, onu<br />

baş köşeye oturttu. Utancından bu büyük velînin yüzüne bakamadan; "Yolculugunuz<br />

zahmetli oldu herhalde." dedi. Hacı Bayram-ı Velî ise tebessümle; "İyi bir vesîle oldu. Birçok<br />

yerde ve buralarda epeyce mâneviyât âşıkları gördük ve tanıştık." diyerek, pâdişâhı rahatlattı.<br />

Sohbete başladılar. Sultan Murâd, şehzâdeliğinden beri ilme pek meraklıydı ve büyük bir<br />

âlim olarak yetişmişti. Hacı Bayram-ı Velî konuştukça, ilminin yüksekliğini daha iyi anladı.<br />

Tâ Ankara'dan buraya kadar getirttiğine çok üzüldü, tanışmakla şereflendiği için de çok<br />

sevindi. Tasavvuftaki bâzı müşkillerini Hacı Bayram-ı Velî'ye sordu. Aldığı cevaplardan<br />

ziyâdesiyle memnun oldu. Pekçok ihsânda bulunup, hediyeler verdi. Fakat Hacı Bayram-ı<br />

Velî; "Sultânım! Bizim dünyâ malında gözümüz yoktur. Siz onları, ihtiyâcı olanlara veriniz."<br />

diyerek nâzikçe reddetti. Pâdişhâh ısrar edince de; "Mutlaka ihsânda bulunmak istiyorsanız,<br />

talebelerimizin, devlete vereceği vergilerden muaf tutulmasını arzu ederiz." dedi. Pâdişâh da<br />

memnuniyetle kabûl etti. Hacı Bayram-ı Velî'yi günlerce sarayda misâfir etti, izzet ve<br />

ikrâmda bulundu.<br />

Başbaşa sohbet ettiği günlerden birinde; konu İstanbul'un fethine gelmişti. Murâd Han Gâzi;<br />

"Allahü teâlânın izniyle, evliyânın himmet ve bereketleriyle İstanbul'u almak istiyorum.<br />

Rahmetli dedem Yıldırım Bâyezîd Han bu işe girişti. Fakat bir netice elde edemedi. Devlet-i<br />

âl-i Osman'ın toraklarının ortasında bir Bizans Devletinin olmasına hiç gönlüm râzı değil.<br />

Sevgili Peygamberimizin de fethini müjdelediği bu İstanbul bize lâzım. Bunu almak için de<br />

himmetinizi, yardımınızı bekliyorum." dedi. Murâd Han bu sözleri söylerken, Hacı Bayram-ı<br />

Velî derin bir tefekküre dalmış, onu dinliyordu. Sultanın sözü bittikten bir süre sonra şöyle<br />

konuştu: "Sultânım! Bu şehrin alınışını görmek ne size, ne de bize nasîb olacak. İstanbul'u<br />

almak, şu beşikte yatan Muhammed'e (Fâtih Sultan Mehmed Han) ve onun hocası, bizim<br />

Köse Akşemseddîn'e nasîb olsa gerektir." müjdesini verdi. Sonra geleceğin Fâtih'ini kucağına<br />

aldı. Onun gözlerine bakarak, uzun uzun teveccühlerde bulunda. Sultan Murâd Han, bu<br />

müjdeye çok sevindi. Oğlu şehzâde Muhammed'e ve Akşemseddîn'e artık başka bir nazar ile<br />

bakmaya başladı.<br />

Hacı Bayram-ı Velî hazretleri Edirne'de bulunduğu müddet içinde, câmilerde vâz verip, halka<br />

nasîhatlerde bulundu. Edirneliler de onu çok sevdiler. Onun hangi câmide nasîhat edeceğini<br />

öğrenip, oraya akın akın giderlerdi. Pâdişâh da onun Edirne'de kalmasını istiyordu. Fakat<br />

Hacı Bayram-ı Velî, Ankara'ya talebelerinin başına dönüp, onları yetiştirmeye devâm etmek<br />

istediğini bildirdi.<br />

Pâdişâha nasîhatlerde bulunduktan ve onunla vedâlaştıktan sonra yola koyuldu. Önce<br />

Gelibolu'ya geldi. Orada Yazıcızâde Ahmed Bîcân ve Muhammed Bîcân kardeşlerle görüştü.<br />

Bir müddet onları yetiştirmek için orada kaldı. Onların Bayramiyye yoluna girerek,<br />

tasavvufta ilerlemelerine sebeb oldu. Muhammed Efendi, yazdığı Muhammediyye'yi hocası<br />

Hacı Bayram-ı Velî'ye takdim ettiğinde; "Ey Muhammed! Bu kitabı yazacağına, kalbinin<br />

nûrlanması için çalışsan, nefsini terbiye etmek için uğraşıp onu yola getirseydin daha iyi<br />

olmaz mıydı?" buyurduğunda, Muhammed Bîcân bir "Âhh!" çekti ki, o anda kitabın açık

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!