22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bunu gören kayık sâhibi pişman olup, özür diledi ve talebelerinden oldu.<br />

Buhârâ'ya varan Hâce Mevdûd, orada ilim tahsili ile meşgûl olmaya devâm etti. Daha çok<br />

Necmeddîn Ömer'in derslerine devâm etti. Ondan fıkıh ilmini öğrendi. Necmeddîn Ömer de<br />

ona şefkat ve merhamet gösterdi. Bu dersleri dinlemeye binlerce cin de gelirdi. Bu esnâda<br />

cinlerle aralarında dostluk peydâ oldu. Cinler, Hâce Mevdûd soyundan gelenlere bu<br />

dostlukdan dolayı kötülük yapmamaktadır."<br />

Mevdûd Çeştî, ölüm döşeğinde hastalığı iyice artınca, sık sık yatağından başını kaldırıp<br />

kapıya bakıyordu. O esnâda nûrânî yüzlü, temiz elbiseli bir zât içeriye girdi. Selâm vererek,<br />

üzerinde birkaç satır yeşil yazı bulunan bir ipek parçasını Mevdûd Çeştî'ye verdi. O da yazıya<br />

biraz baktıktan sonra, onu gözlerinin üzerine koyarak 1133 (H. 527) senesinde Çeşt şehrinde<br />

97 yaşındayken vefât etti.<br />

Cenâzesi yıkanıp, kefenlenip, musalla taşına kondu. Tam cenâze namazı kılınacağı zaman,<br />

müthiş bir ses duyuldu. Sesi duyanların büyük bir kısmı oradan kaçtı. Bunun üzerine, birçok<br />

velînin ruhları ve binlerce cinnî onun namazını kıldılar. Bunlar her ne kadar görülmüyorsa da<br />

duâ ve sesleri orada bulunanlar tarafından duyuldu. Daha sonra talebeleri ile halk, cenâze<br />

namazını kıldı. Namazdan sonra tâbut, Allahü teâlânın izni ile kendi kendine hareket ederek<br />

kabre kadar gitti. Bu kerâmeti gören binlerce gayr-i müslimden birçoğu müslüman olmakla<br />

şereflendiler.<br />

Mevdûd Çeştî, Minhâc-ül-Ârifîn ve Hülâsa-i Şerîat isimli iki eser yazmıştır.<br />

BÜYÜK KÜÇÜĞE SELÂM VERİR<br />

Mevdûd Çeştî, herkese tevâzu ve hürmet gösterirdi. Büyük küçük herkes istifâde etmek için onu<br />

ziyâret ederdi. O da gelenlerle, büyük, küçük, hizmetçi demeden ilgilenir, dertlerini dinlerdi.<br />

Huzûruna gelenlere önce selâm verir, ayağa kalkardı. Kendisine: "Yâ Hâce! Büyük ve küçükten ilk<br />

defâ selâm verecek kimdir?" diye suâl edildi. Buyurdu ki: "Büyük, küçüğe selâm verir. Allahü teâlâ<br />

da, Peygamber efendimize mîrâcda önce selâm verdi ve "Es-selâmü aleyke eyyühennebiyyü"<br />

buyurdu. Peygamber efendimiz de, karşılaştığı kimseye önce kendisi selâm verirdi. Peygamber<br />

efendimiz böyle yaparken, biz, nasıl olur da O'na muhâlefet ederiz. Sonra Resûlullah'a uymak, bize<br />

farz-ı ayndır."<br />

1) Hadîkat-ül-Evliyâ; kısım-2, s. 146<br />

2) Nefehât-ül-Üns; s.364<br />

3) Siyer-ül-Aktâb; s.77<br />

4) Nesâyim-ül-Mehâbbe; s.206<br />

5) Sefînet-ül-Evliyâ; s.90<br />

6) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.7, s.91<br />

7) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı) s.1111<br />

HÂCE MUHAMMED BİN EBÛ AHMED EL-ÇEŞTÎ;<br />

Büyük velîlerden. Lakabı Ahmed Nasihuddîn'dir. Tasavvufta icâzeti, diplomayı babasından<br />

almıştır. Babası vefât ettikten sonra onun yerine geçti. Babasının yerine geçtiği zaman, henüz<br />

yirmi dört yaşındaydı. Hâce Muhammed, zühd ve verâ sâhibi idi. 1020 (H.411) yılında Çeşt<br />

şehrinde vefât etti.<br />

Annesi, Hâce Muhammed'e hâmileyken, karnından "Lâ ilâhe illallah" zikrini işitirdi. Babası<br />

bunu öğrenince, ona:"Sana müjdeler olsun; sâlih bir çocuk dünyâya getireceksin." dedi. Bir<br />

gün otururken babası, ana rahminde olan bu oğluna, "Esselâmüaleyke yâ velîyullah." diye

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!