22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İskilip'te oturdu ve orada Ebüssü'ûd Efendinin babası Şeyh Muhyiddîn-i İskilîbi ile dostluk<br />

kurdu. Çeşitli ilimlerde derin ve ince bilgilere sâhipti. Çok kerâmetleri görüldü. Hiç kimse,<br />

onun bir yere uzanarak veya dayanarak uyuduğunu görmemiştir. Yalnız hastalığının çok<br />

ağırlaştığı bir hâldeyken, bir yere dayandığı görüldü.<br />

Sultan İkinci Bâyezîd Hânın şehzadesi Şehinşâh Bey'in nişancısı şöyle anlatır: Şeyh Habîb ile<br />

berâber akşam namazını kılıyorduk. Bir akrep, secde yerinden geçip, safın bir tarafına gitti.<br />

Ne olduğunu bilemediğimden aklım karmakarışık oldu. Namazda huzûrum kaçtı. Namazdan<br />

sonra yemek getirdiler. Fakat akrep sanki kafamın içini sokuyordu. Hep onu düşünüyordum.<br />

Bir türlü yemeği yiyemiyordum. Gönlümden geçirdiğim bu düşünceyi Allahü teâlâ, Şeyh<br />

Habîb'in kalbine ilhâm edince, bana; "O zavallı akrep bizim yanımıza geldi.Peygamber<br />

efendimizin; "İki karayı (yılan ve akrebi) gördüğünüzde öldürünüz!" hadîs-i şerîfine<br />

uyarak, onu namazda iken öldürdük. Gönlünüzü meşgûl etmesin!" dedi. (Namazda yılanı ve<br />

akrebi öldürmek namazı bozmaz.) Böylece zihnimdeki endişe ortadan kalkmış oldu. Benim<br />

âdetlerimden olduğu için, gönlümden geçirerek; "Eğer yemek helâl ise Bismillâh." diyerek<br />

yemeğe başladım. Bunun üzerine Şeyh Habîb; "Helâldir, şüphen olmasın!" dedi.<br />

Habîb Ömerî Karamânî 1496 (H.902) senesinde Amasya'da vefât etti. Mehmed Paşa<br />

Câmiinin batı tarafında Nezir Mehmed Paşa ile oğlunun kabirleri arasında defnedildi.<br />

1) Tâc-üt-Tevârih; c.2, s.540<br />

2) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.282<br />

3) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.58<br />

4) İslâm Âlimleri<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.14, s.49<br />

5) Lemezât; (Üniversite Kütüphânesi, No:1896) v.148<br />

HABÎB-İ RÂÎ;<br />

Sekizinci yüzyılda Bağdât'ta yaşayan büyük velîlerden ve Tâbiînden. Koyun otlattığı için Râî<br />

diye tanınmıştır. Râî, çoban demektir. Doğum târihi bilinmemektedir. Bahreyn'de doğdu. 748<br />

(H.130) senesinde Bağdât'ta vefât etti. KabriBağdât'tadır.<br />

Çocukluğu ve tahsil çağı Bağdât'ta geçen Habîb-i Râî, zamânının âlimlerinden ilim tahsil<br />

etti.Eshâb-ı kirâmdan (aleyhimürrıdvân) Selmân-ı Fârisî'nin sohbetinde bulunmakla<br />

şereflendi.Zâhirî ve mânevî ilimlerde yetiştikten sonra, uzleti, yâni insanlardan uzak<br />

yaşamayı tercih etti.<br />

Fırat Nehri kenarında dağlarda ve çöllerde koyunlarını otlatırdı. Görünüşte çobanlık<br />

yapmasına rağmen, bir an olsun Allahü teâlâyı anmaktan gâfil olmazdı. Farzları, vâcipleri,<br />

sünnetleri ve edepleri yerine getirerek, kelime-i tevhîdle zikre devâm ederek Allahü teâlânın<br />

rızâsına kavuşmaya çalıştı. Cumâ namazlarından başka zamanlarda şehre inmeyen ve<br />

insanlardan uzak yaşayan Habîb-i Râî hazretleri, mânevî yönden yükselerek büyük bir velî<br />

oldu. Birçok halleri ve kerâmetleri görüldü.<br />

Emevîler zamânında, yaşadığı beldenin hâkimlerinden birisi Habîb-i Râî'yi haksız yere hapse<br />

attırdı. Sağlam kapılarla ve yüksek duvarlarla çevrili olan hapishânenin vazîfelileri sabah<br />

olunca, Habîb-i Râî'nin bulunduğu kısma gittiklerinde, orada bulunmadığını gördüler. Bütün<br />

kapılar kilitli olduğu halde, Habîb-i Râî'nin içeride bulunmadığını gören vazîfeliler hayret<br />

ettiler. Onun büyük bir velî olduğunu kabûl ettiler.<br />

Çobanken bir ağaç çanağı vardı. Birgün bu çanağı bir taşın altına tuttu, biri bal, biri süt olmak<br />

üzere iki çeşme akmaya başladı. Yanındakilerden biri onun yüksek kerâmetini görerek;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!