22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

gece Peygamber efendimizi görmüş. Peygamber efendimiz silahlı bir halde görünüp; "Oğlum<br />

niçin üzülürsün biz de seninle berâber gidiyoruz." buyurarak teselli ettiklerini yolda anlattı.<br />

Abdullah Efendinin böyle kıymetli talebeleri çoktu.<br />

Abdullah Efendi bir gün Gerede'den Bolu'ya giderken; "Oğul yerime bir halîfe<br />

yetiştirseydim, şu dünyâdan gider idim. Zîrâ usandım. Zâhirî ve bâtınî emrolunan işler vardır.<br />

Hattâ elime iki tarafı da keskin bir kılıç verdiler." dedi. Çünkü hocası Sâfî Efendinin<br />

vefâtından sonra ona kutbiyyet makâmı da verilmişti. Bu sebeple zâhiren yapmakla vazîfeli<br />

olduğu işler vardı. Yerine Halil Rahmi Efendiyi yetiştirip kemâle erdirdikten sonra kendi<br />

memleketinde irşâd ile vazîfelendirdi. Mudurnu'da Sultan Süleymân Câmiinde insanlara<br />

rehberlik yaptı. Abdullah Efendi bir gün Bolu'yu teşrif etti. Sohbetiyle nice ölü kalpleri<br />

dirilttikten sonra, bir akşam Muhammed Bey adında bir zâtın evinde misâfir iken; "Yarın<br />

Gerede'ye gitmem gerekiyor." dedi. Dâvet edildiğiniz yerler var, kerem edin birkaç gün daha<br />

kalın dedikleri zaman; "Yarın gideceğim." dedi. Ertesi gün mecbûren bir binek tedârik ettiler.<br />

Sabah vakti yola çıktı. Talebelerinden çoğunun haberi olmadı. Birkaç talebesi Kuruçeşme<br />

denilen yere kadar uğurladılar ve orada vedâlaştılar. Uğurlayan bu talebelerine; "Her ne<br />

zaman benim hasta olduğumu işitirseniz, ihmâl etmeyip geliniz" dedi. Böylece vefâtına işâret<br />

etmiş olmasıyla uğurlamak için orada bulunan talebeleri ağlaşmaya başladılar ve ayaklarına<br />

kapandılar. Bunun üzerine; "Ben sizi herkesten çok severim, bu burada anlaşılmaz, yarın<br />

anlarsınız." diyerek bâzı işâretler verdi. Sonra da oradan ayrılıp gitti.<br />

Abdullah Efendi ayrıldıktan sonra gözden kayboluncaya kadar talebeleri arkasından<br />

bakıştılar. Gerede'ye vardıktan sonra ertesi gün hastalandı. Talebesi İbrâhim Hilmi Beyi<br />

Bolu'dan çağırmalarını emretti. Bâzıları haber gönderdik diyerek, haber gönderilmesine mâni<br />

oldularsa da, arada bir İbrâhim Bey geldi mi diye sorunca, telaş olmaması için haber<br />

göndermediklerini söylediler. Mutlaka gelmesini arzu ediyorsanız haber gönderelim<br />

dediklerinde; "Eyvah şu andan sonra haber göndermekle yetişemez. Ne söylediysem, onu<br />

yerine getirmeniz gerekirdi." diyerek haberi göndermeyen kimseye gücendi. Haberi<br />

göndermeyen kimse, dâimâ yanında olduğu halde bir mâni sebebiyle vefâtı sırasında ve<br />

cenâze namazında bulunamadı. Gerede'deki dergâhında bulunan odasına defnedildi. İbrâhim<br />

Efendi, ancak vefâtının ertesi günü haber alıp gelebildi. Kabrini ziyâret edip üzerine bir türbe<br />

sanduka ve örtü yaptırdı. Abdullah Efendinin vefâtından sonra yerine halîfesi HalilRahmi<br />

Efendi irşâd makâmına geçti ve talebeleri ona intisâb etti.<br />

Halil Efendi uzun ömrü müddetince hocası Abdullah Efendinin ve onun hocası Mustafa Sâfî<br />

Efendinin yolunu devâm ettirdi. Pekçok insanı irşâd edip saâdete kavuşmalarına vesîle oldu.<br />

Geredeli Abdullah Efendinin halîfesi Halil Rahmi Efendidir. Bu zâtın da beş halîfesi vardır:<br />

1) Mudurnu'da postnişin Şeyh İbrâhim Efendi. 2) Bolu'da Şeyh Zuhurî Dergâhının mürşidi<br />

Şeyh Muhammed Efendi. Hilâfetinden üç sene sonra vefât edip, Şeyh Zuhûrî Dergâhının<br />

yanında defnedilmiş ve kabri üzerine türbe yapılmıştır. 3) Şeyh Hâfız Osman,<br />

İzmitSancağında Yeni Câmide mürşidlik yapmıştır. 4) Şeyh Hâfız İsmâil Efendi, Erikli<br />

kazâsında Aktaş denilen yer (Cüdâ) dergâhında rehberlik yapmıştır. 5) Muhammed Zühdü<br />

Bey. Menâkıbnâmeyi yazan İbrâhim Hilmi Efendinin kardeşidir. Bolu'da Hayreddîn Tokâdî<br />

hazretlerinin dergâhı olan İmâret Câmiinde mürşidlik yapmıştır. Bu zâtlar Mustafa Sâfî<br />

Efendinin sohbetlerinde bulunmuşlar ve tasavvufta yüksek derecelere kavuşmuşlardır. Halil<br />

Rahmi Efendiden de icâzet almışlardır. Ayrıca pekçok zât tasavvufta Mustafa Sâfî Efendi<br />

vâsıtasıyla hilâfete lâyık derecelere kavuşmuşlardır.<br />

1) Menâkıb-ı Hacı Mustafa Sâfî, Millet Kütüphânesi Ali Emîrî (Şeriyye) Kısmı, No: 1111<br />

GEYİKLİ BABA;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!